Eyüp Dal ve İşsizlik Trajedisi
Dün Gaziantep’te işsizliğin, toplumda özellikle gençler üzerinde yarattığı trajik boyutu gözler önüne seren bir olay yaşandı. 31 Mart seçimleri öncesinde AKP’nin yönettiği Şahinbey Belediyesi’ne iş başvurusu yapan ve kendisine bu yönde vaatlerde bulunulan Eyüp Dal; seçimler sonrasında verilen sözlerin tutulmaması üzerine kendisini yakarak hayatına son verdi.
Eyüp Dal’ın kendini yakarak intiharı ilk örnek değil. İşsizlik, özellikle genç insanlar üzerinde ağır bunalımlar yaratırken, intihar vakaları giderek sıklaşıyor. Eğitimli genç nüfus, tarihin en ağır genç işsizliği ile yüzleşmek zorunda kalırken geleceğe dair bütün umutlarını yitiriyor. Bu çıkışsızlık örgütsüz bireyler üzerinde kendi yansımasını hayattan tamamen vazgeçişle gösteriyor.
Anne Türkan Dal’ın anlattıkları da Eyüp Dal’ın yaşadıklarını özetliyor: “Oğlum ortalama 5 yıldır iş arıyordu. Geçenlerde bir fabrikadan kendisini aradıklarını ve işe başlayacağını gülerek anlatan oğlum daha sonra buradan da ret cevabı almıştı… Daha sonra İş-Kur üzerinden oğlumu Şahinbey Belediyesine yönlendirmişler. Şahinbey Belediyesinin hükümlü kadrosunda oğlumun işe başlayabileceği dile getirilmiş. Belediye görevlileri oğlumu önce umutlandırarak işe başlayabileceğini söylemişler. Daha sonra ise oğlumun işe alınmayacağı anlatılmış. Bunun üzerine oğlum belediyenin önünde kendisini yaktı. Biz oğlumun iyileşmesi için 4 gün yoğun bakım ünitesinin önünde bekledik. Fakat oğlum uyanmadı. Yüreğimiz yanıyor. Ölen bir köpeğe bile insanlık üzülürken benim oğlum için bir tek belediye yönetici gelip başsağlığı dilemedi.”
Eyüp Dal’ın abisi Mesut Dal ise kardeşinin kendisini yakmadan önce aracına benzin almak için para istediğini belirtti.
Yine AKP’nin elinde olan Gaziantep Büyükşehir Belediyesi’ne iş için başvuru yapan Mustafa Sayacı’nın yaşadıkları ise insanların intihara nasıl göz göre göre sürüklendiğini gösteriyor. İş için belediyeye başvuran Sayacı başına gelenleri şu sözlerle aktarmıştı: “Ben belediyeye gittim ve iş talebimin ne olduğunu sorduğumda bana telefon açarak öğren dediler. Ben de Büyükşehir Belediyesi Özel Kalem Müdürlüğüne telefon açarak iş durumumu öğrenmeye çalışıyordum. Beni bir gün kendisini belediye görevlisi olarak tanıtan bir kişi nerede olduğumu sordu. Bende Yukarıbayır Mahallesindeyim dedim. Bunun üzerine beni belediyeye davet etti. Ben Büyükşehir Belediyesine geldiğimde Halk Girişinin olduğu bölümde kendisini şoför olarak tanıtan bir kişi kendisiyle gelmemi istedi. Ben de bunun üzerine kendisiyle yürüdüm. Merdivenlerden inerken o kişi boynuma sarılarak, belediye özel kalemini neden rahatsız ettiğimi sordu. Ben de kendisine rahatsız etmedim, sadece iş talebimi sormak için arıyordum diye açıklamada bulunurken kendisi aniden bana küfür etti. Küfür üzerine bende kendisine, ‘ben hakaret etmedim neden hakaret ediyorsun’ dediğimde olanlar oldu. Belediyenin bazı güvenlik görevlileri ellerimi ve kollarımı tuttu. Ellerimi ve ayaklarımı oynatamayınca benimle birlikte yürüyen kişi gelişigüzel vurmaya başladı.”
Bu tabloyu nasıl okumalı? Bir yanda belediyeleri arpalık gibi kullanarak parti teşkilatlarına, yandaş cemaatlere, din bezirgânı tacizci vakıflara milyarlar akıtanlar… Trol ordularını bankamatik memuru olarak istihdam edenler… Diğer tarafta ancak karnını doyurmaya yetecek bir ücret kazanabileceği bir iş istediği için hor görülenler, itilip kakılanlar, intihara zorlananlar…
Bu insanların hikâyelerini Ahmet Hakanların kanallarında göremezsiniz. Onlar her ay hesaplarına yatan milyonların hakkını vermek için bu toplumun ezilen, sömürülen milyonlarının hikâyelerini bizden saklamak için çırpınırlar.
Milyonlarca emekçiye şunu söylemek boynumuzun borcudur: Eyüp Dal’ın hikâyesi bizim hikâyemizdir. Onun yaşamaya zorlandığı trajedinin hesabını sormak, kendimizin ve çocuklarımızın geleceğini güvence altına almanın tek yoludur.