Emek Gençliği, Selin Sayek Böke ve Adaptasyon – Emrecan Konyalı

Emek Gençliği, Selin Sayek Böke ve Adaptasyon – Emrecan Konyalı

Emek Gençliği’nin geçen hafta ODTÜ’de düzenlediği “Ekonomik Kriz Nedenleri ve Etkileri” paneli konusunda tartışılması gereken konular olduğunu düşünüyorum. Niyetim sekter ve dar grupçu bir polemik geliştirmek değil. Ama eleştiri ve tartışma eksikliğinin sosyalist soldaki kısırlığın bir yansıması olduğu da bir gerçek. Derinlikli ve dolu tartışmalar ön açıcı olacaktır.
Panelistler ODTÜ Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden Pınar Bedirhanoğlu, CHP Milletvekili Selin Sayek Böke ve Emek Partisi MYK üyesi İskender Bayhan sırayla konuştular. Etkinlik üzerine baştan söylenmesi gereken şey, etkinliğin CHP’li Böke’nin hakimiyetinde geçmesi ve Böke için bir propaganda alanına dönüşmesiydi. Böke’nin panel boyunca vurguladığı sosyal demo
krasi söylemine panelistlerden kayda değer bir karşılık gelmedi. Ekonomik kriz ve kapitalizmin çıkmazları arasındaki bağları yok sayan Böke, panel boyunca “CHP olsaydı böyle olmazdı” söylemini korudu ve katılanları da açıktan açığa bu çizgide kendilerine destek olmaya çağırdı.
Selin Sayek Böke’nin ODTÜ’de sosyalistlik iddiasındaki bir grubun paneline davet edilmesinde kendi başına bir sorun olmayabilir. Ama devrim ve sosyalizm iddialı bir grup Böke’yle kendisi arasında bir fark koymuyorsa, eleştiri getirmiyorsa, Böke’nin dominantlığını kabullenmişse ortada ciddi bir sorun vardır. Bu noktada reformizme adaptasyon eğiliminin ayan beyan ortada olduğu kanısındayım.
Böke’nin Sosyal Demokrasisi ve Emek Gençliği Paneli

Panelin odak noktası ve dominant kişisi Böke bu yılın başlarında İlhan Cihaner ile birlikte yayınladıkları manifestoyla gündeme gelmiş, parti merkezine getirdikleri eleştiriler ile “CHP içerisinde bir sol kanat mı şekilleniyor” sorusunu akıllara getirmişti. Ama böyle bir kanadın şekillenemeden kaybolup gittiğini gördük. Nedenlerini tartışmak bence önemli, çünkü bu konunun ucu çok temel meselelere çıkmakta.
Böke ve Cihaner, CHP içinde bir eğilim yaratamadılar, çünkü ellerinde farklı bir mücadele programı yoktu. Laiklik vurgusuna ek olarak emek ve emekçiler lafını bolca kullanıp AKP’yi vahşi kapitalizm uygulamalarından ötürü eleştirmek Böke’yi farklı bir yere koyamazdı. CHP Genel Merkezi’nden Veli Ağbaba, Aykut Erdoğdu ve hatta Mehmet Bekaroğlu gibi isimler de emekçinin yanında bir duruş iddiası taşıyıp AKP’yi bu noktalardan vurmaya çalışıyor. Böke’nin sol kanat oluşturmak adına bu isimlerle fark yaratması mümkün olmadı. Üstelik Veli Ağbaba başta olmak üzere bir takım milletvekilleri eylem sahasında da boy gösterirken Böke’yi işin bu kısmında da pek göremedik.
Emek söyleminin laf kalabalığından öte bir gerçekçiliğinin olabilmesi için sınıf karşıtlıklarını gündeminize almak zorundasınız. Emekçiler var, tamam ama bir de onları sömürenler var değil mi? Onlara, yani kapitalistlere-patronlara bir çift laf etmeden sınıf söylemi mi olur! Yani aslında tam da Kılıçdaroğlu çizgisi gibi Böke de TÜSİAD, AB ve ABD’yi karşısına alan bir CHP istemiyor. Bundan sonrası ise nüans farklılığından öteye gidemiyor. Böke’lerin kendilerine bir cephe yaratamamış olması en çok da bununla ilgilidir. Yoksa zaten tıkanmış bir CHP’de Böke gayet de güçlü bir kanat yaratabilirdi.
Böke AKP döneminde ekonomik krizin nasıl ortaya çıktığını anlattı. Bu anlatıyla vardığı sonuç ekonomik krizin sadece AKP iktidarının yanlış politikalarından ibaret olmasıydı. Ona göre farklı alternatiflerle kapitalist dünya düzeni içerisinde ve ona uyumlu yaşanabilir bir ülke ortaya çıkabilirdi! Oysa krizler kapitalizme içkindir. Kaldı ki dünya kapitalizmi 2008’deki ekonomik krizi halen daha atlatabilmiş değil ve bugün burjuva iktisatçılar dahi yeni bir krizin gelmekte olduğunu haber veriyorlar. Kapitalizm ve kriz ilişkisini kurmadan konunun uzmanı ekonomist olarak krizden dem vurmak ne kadar anlamlı olabilir ki.
Aslında Böke’nin söylemin temellerini aldığı yer sermayedarlarla emekçilerin kardeşçe yaşayabileceğine olan inanç. IMF ve Dünya Bankası’nda aktif görevler üstlenmiş bir akademisyen olan Böke daha düne kadar serbest piyasaya bağlılığı ile bilinen neoliberal bir akademisyendi. Sosyal liberal sentezin yolcusu olan Kılıçdaroğlu da Böke’yi CHP’ye bu yüzden transfer etti. AKP’ye karşı giriştiği siyasi kavgalar Böke’yi bir miktar sola kaydırsa da Böke halen sermayesiz bir dünya düşünemiyor. Panelde de bu konumunu açık etmekten geri kalmadı.
Çizilen Karamsar Tablo ve Veril(e)meyen Cevaplar
Emek Partisi MYK üyesi İskender Bayhan, konuşmasında kendisinden önceki konuşmacıların söylediklerini doğru kabul edip bırakılan yerden devam etmeyi tercih etti. “Krizden çıkış nasıl mümkün” sorusunu diğer iki panelist Bayhan’a pasladı, fakat Bayhan bir sosyalistin tam da devrimci bir perspektif geliştirerek farkını ve programını ortaya koyması gereken yerde soruya bir cevap bile getiremedi; şakaya vuruldu, geçiştirildi.
Bayhan’ın konuşmasının geneli ve özellikle son kısmı, umutsuz ve karamsar bir ruh hali çiziyordu. Öyle ki panel izleyicilerinden bir öğrenci Bayhan’a bu karamsarlığın nedenini bile sordu. Bayhan “mücadele ederseniz umutsuz olmazsınız” dese de durumu toparlama mealindeki bu sözün motive edici olma şansı yoktu.
Emek Partisi MYK üyesinin durumu buydu ama Emek Gençliği sıralarından da paneldeki umutsuz havayı kıracak, Böke’nin dominantlığına eleştirel bir duruş getirecek ya da sosyal demokrasi söylemi yerine sosyalizm vurgusunu yapacak ciddi bir çıkış olmadı. Panelin ilk konuşmacısı Pınar Bedirhanoğlu’nun “kapitalizmden çıkış sadece sosyalist bir programla olmak zorunda değil, başka alternatifler aranabilir” ya da “sınıf mücadelesi denendi olmadı, başka şeyler denemek lazım” gibi postmodern söylemlerine de cevap veren olmadı. Hal böyle olunca panelin havası iyice sağa kaydı ve Böke’nin etkisi de iyiden iyiye artmış oldu.
Durum böyle olunca soru-cevap kısmında ben de söz alma gereği hissettim. Sorular toplu alındı ve toplu cevaplandı. Böke’yi eleştirdiğim ve sonuna da bir soru eklediğim konuşmama bu toplu cevaplama kısmında net bir karşılık alamadım. Konuşmamda Böke’nin sınıfsal duruşuna eleştiriler yönelttim. 16 yıllık AKP iktidarından kurtuluşun milyonları bir araya getirebilecek sınıf radikalizmine dayanan bir emek söylemiyle olabileceğini, CHP’deyse emek söyleminin genel geçer olmanın ötesine gidemediğini ve CHP’deki genel tavrın benim işçim benim köylüm ve benim sermayem olduğunu vurguladım. Böke ve Cihaner’in manifestosunda geçen emek vurgusuna değindim. Sınıf mücadelesinin antagonistik ilişkiler barındırdığını, işçi sınıfıyla patronların çıkarlarının uzlaşmaz olduğunu, dolayısıyla emek söyleminin gerçek temellere dayanabilmesi için bu söylemin bu uzlaşmazlık üzerinden şekillenmesi gerektiğini söyledim. Böke’nin çıkışının net olmadığını, CHP’nin genel emek söyleminin biraz ilerisine gidilse de ne içerik olarak ne de aktif mücadelede gerçek sınıfsal bir çıkış olmadığını vurguladım. Bunların sonunda Böke’ye yönelttiğim “siz patronlarla emekçiler arasında net bir tavır alabildiğinizi düşünüyor musunuz” sorusunaysa neredeyse hiç cevap alamadım. Bütün sorulara ortak cevap veren Böke’nin son vurgusu “aslında aynı mücadeleyi veriyoruz, o yüzden bu tarz ayrışmalara gerek yok” şeklindeydi. 
Sonuç Yerine
Sonuç olarak Emek Gençliği’nin düzenlediği panel, Böke için büyük bir başarıyken kanımca Emek Gençliği için kocaman bir başarısızlıktı. Çünkü Emek Gençliği ve EMEP liderliğinden Bayhan, Böke’nin sosyal-liberal sentezine bir eleştiri getirmeyerek reformizme ne kadar adapte olduklarını gösterdiler. Fark koyamamak bir yana böyle bir dertlerinin olmadığını hissettirdiler. Böke ise kendisinin ve partisinin propagandasını iyi yaptı, neşesi yerindeydi.
Oysa sorun şu değil miydi: Kapitalist kriz karşısında emekçilerin ve gençliğin kurtuluşu nerede? Ama panelistler sınıf mücadelesini bile yadsıdılar. Sosyalizm mücadelesi gündem bile olmadı. Oysa krizsiz, sömürüsüz, savaşsız bir kapitalizm olmayacağına göre gençliğin sosyalizm iddiasını koruması ve sosyalizm mücadelesini de kader ortağı olduğu emekçi milyonlarla aynı yolda yürüyerek vermesi gerekiyor. Durum buyken panelde sosyal demokrasinin bolca övülmesine karşılık sosyalizm vurgusu bir kez olsun yapılmadı. Hem AKP iktidarından kurtulmak hem de kapitalizm bataklığını kurutmak için gençlik mücadelesi sağlam temellerde en net haliyle verilmelidir. Düzen siyasetine ayak uyduranların düzeni değiştirmesi beklenemez.
KATEGORİLER