Krize Karşı Platform Üzerine – Engin Kara

Krize Karşı Platform Üzerine – Engin Kara

İstanbul’da Ekim ayı sonunda “Krize Karşı Emeğin Haklarını Savunmak İçin Omuz Omuza” başlıklı bir kampanya başlamıştı. 3 Kasım’da Kadıköy’de dağıtılan bildirilerle başlayan kampanyanın sokak ayağı üç haftayı geride bıraktı.

Ortak bir bildiriyle başlayan çalışmaya epey sayıda kurum imzacı olsa da sokak çalışmalarının başladığı aşamada çoğu işin içinde yer almadı. Sokak çalışmalarının organizasyonunda daha çok DİSK, KESK, EMEP, Halkevleri, İDP, Kaldıraç, ÖDP ve SEP yer aldı. ÖDP toplantılara gelse de sokak çalışmalarına bir katılımının olmadığını belirmek lazım.

Üç haftadır yaptığımız kampanya faaliyetlerinde bildirilere ilgi hakikaten yoğun oldu. Kriz kelimesini dönen duyup bakıyor. Konu o kadar yakıcı ki bildiri almayana sitem ettiğinizde genelde hak verip alıyor.

Fakat şimdi, üç haftalık çalışmanın ardından kampanya sürecine dair konuşulması gereken birkaç konu var.

1) Bu şekilde bir sokak kampanyası örgütlemek önemli. Forum yapalım ya da miting yapalım demek yeterli değil. Eğer bu işleri biz bize yapmayacaksak kitlelerle temas kurmak zorundayız. Bu işin en garanti yolu da sokağa çıkıp bildiri dağıtmak, duvarları afişlerle donatmak vb. Bunları kesinlikle basit işler olarak görmememiz gerekiyor.

2) İşin sadece bildiri dağıtımına da indirgenmemesi gerekiyor. Ortaya hedefler konulmalı ve dağıtımlar sırasında temas kurulan insanlara bu hedefler doğrultusunda çağrı yapılmalı. Hedef olarak acilen bir MİTİNG planlanmalı ve sokak faaliyetleri bu plana uygun çağrılarla desteklenmeli.

Yani sokak çalışmaları ve miting gibi hedefler birbirini bütünleyecek şekilde kurgulanmalı.

3) Dürüst olmakta fayda var. İlk hafta kalabalık geçen bildiri dağıtımlarına iki haftadır katılım düşük kalıyor. Bugün Mecidiyeköy ve Avcılar dağıtımları, sayı azlığından yapılamadı. Kadıköy çalışmalarında iki haftadır önlük/bildiri eksikliği yaşanıyor; sorumluluk alan grup baştan savma iş yapıyor.

4) Esas önemli nokta ise kampanyanın farklı yaşam biçimlerine sahip toplumsal kesimlerde uyandırdığı ilgi. Çalışma yaptığımız noktalar İstanbul’un en kilit ulaşım merkezleri, her gün onbinlerce insan geçiyor. Ve büyük çoğunluğu emekçi. Ama emekçiler arasındaki ayrımlar malum.

Laik-sol kesimin önemli bir kısmında insanı deli eden bir umutsuzluk havası var. Her çalışmada “bu halk anlamaz” gibi tepkiler veren birilerini fırçalamak zorunda kaldığımızı itiraf edeyim. Öte yandan birilerinin mücadelede ısrarlı olduğunu görünce gözleri parlayan çok sayıda insanla da karşılaşmak mümkün.

Muhafazakar kesimlerden ise yine iki farklı tepki geliyor. Esas çoğunluk konunun kriz olduğunu duyunca hemen ilgi duyup bildiri alıyor. Az sayıda kişidense “ben sizi dinlemem” yaklaşımı geliyor. Onlarla bile konuyu anlatmaya çalıştığınızda iletişim kurabiliyorsunuz.

Hem sola yakın olup da umudunu koruyan politik sol kesimlerde hem de yoksulluğun dibine doğru son sürat giden muhafazakar kesimlerde olumlu tepkiler yaratan şey, faaliyetin içeriği. Hep söylediğimiz gibi, emekçiler üzerine inşa edilen bir sol politikanın önü çok açık.

5) Bundan sonra süreç nasıl devam edecek? Krizin devamı konusunda soru işareti yok. Peki krize karşı politik bir hat örmesi gerekenler?

Kimseyi olmadık umutlar vermeyelim. Bu kampanyanın bileşenlerinin bile önemli bir kısmının iş yapmaya niyeti yok. Ne yazık ki iş yapmaktan anlaşılan şey bürokratik mekanizmalar inşa edip, çeşitli kürsülerden pozlar vermekten ibaret çoğu zaman.

Oysa bugün solun ihtiyacı, birlikte sokakta çalışabilmek. Halk kitlelerine ulaşmak için buradan başlamak zorundayız.

“Sanayi bölgelerine gidelim, fabrikalara gidelim” gibi sözler sihirli bir değnek etkisi yaratmaz. Oturduğunuz yerden “işçi sınıfı” demek, kimseyi işçi sınıfı partisi de yapmaz. Bu konuda azıcık samimiyseniz sorumluluk alırsınız.

Tablonun bu haliyle “omuz omuza” kampanyasının bu tempoyla uzun süre gitmesi zor görünüyor. Fakat eğer kaderci değilsek gidişatı değiştirmek için harekete geçmeliyiz.

BUNUN İÇİN;

* Kampanyayı bütünleyecek miting gibi hedefleri hızlıca somutlaştırmak lazım.

* Kampanyanın sokak çalışmalarını “dostlar alışverişte görsün” mantığından uzaklaştırmalıyız.

* Emek harcamadan sonuç alınamaz. Bürokratik soğukluğu bir kenara bırakıp devrimci coşkumuzu öne çıkarmalıyız.

KATEGORİLER