Erdoğan’ın Derdi Tecavüzü Bitirmek mi?

Erdoğan’ın Derdi Tecavüzü Bitirmek mi?

AKP’nin muhafazakarlaştırma projesine dönen Türkiye’de kadın düşmanlığı tecavüz vakalarında patlamaya neden olmuşken Erdoğan’dan ikiyüzlüce bir açıklama geldi. Açıklamaya göre, Erdoğan en son Adana’daki korkunç olayın da etkisi ile “en ağır ceza”yı gündemlerine aldıklarını söylüyor. 

Yazı Önerisi:  Tecavüze Karşı Yasa Yetmez AKP Gitmeli!

Adana’daki olay toplumun midesini kaldırdı, öfke ortaya saçıldı. Ancak aynı toplum kadın, çocuk ve hasvan istismarında önde gidiyor. Yani Erdoğan’ın muhafazakar anlayışı toplumda “namus” odakı ikiyüzlü bir tepkiyi doğuruyor. Bir yanda tecavüzün korkunçluğu diğer yanda cinsel saldırıların hedefindeki çocukların AKP politikalarıyla hedef haline getirilmesi. Toplumdaki öfke ve tepkinin dindirilmesi, “iyi hal” indirimlerinin, “rızanın” yasa maddelerinden çıkarılması yoluyla değil “en ağır” cezayla giderilecek”miş” Erdoğan idam ve kimyasal hadım ışığı yakmış bulunuyor. 

Bu kurnazlığın arkasında üç bit yeniği var: Birincisi, Erdoğan’ın 15 Temmuz sonrası gündeme getirip meclise getiremediği idam yasası:

 “Şu anda mevcut yasalar içinde idam cezası yok. Bir değişiklik yapılabilmesi için ana muhalefetin de destek vermesi gerekir. İdamla ilgili konu özellikle terör suçlarıyla ilgili de bizim açımızdan büyük önem arz ediyor. Bu konu üzerinde çalışıp gerek terör gerek buna benzer konular, bunlar bir anayasal düzenleme ile gündeme gelebilir. Hatta bu kapsamın dışında zina konusunda yeniden ele alınmasının çok isabetli olacağının düşüncesindeyim. Bu toplumun manevi değerler noktasında farklı bir konumu var. Biz Avrupa Birliği sürecinde, bu bir özeleştiridir; bu konuda bir yanlışımız oldu. Zina ile ilgili düzenlemeyi de yapmak suretiyle tacizler vs. belki de aynı kapsam içinde değerlendirmemiz lazım. Bu Türkiye’nin, batı ülkelerinin birçoğundan farklı konumda olduğunu gündeme getirmesi bakımından önemli. Diğer taraftan idam konusunun terörle ilişkisi önemli. Çocuk tacizleri asla bağışlanabilir, görmezden gelinebilir konular değil. Şu anda altı arkadaşımız konuyla ilgili çalışmalarını başlattılar ve süratle konuyla ilgili neticeye varıp ardından da yasal düzenlemeyle bunu parlamentoya taşıyacağız”

İkincisi de hadım tartışması ile sert tedbir alıyor gibi görünüp hiçbir şey çözmemek.  Ve zina konusunu gündeme getirmek. Bu efendiler kadın ve çocuklara yönelik saldırıların kimler tarafından gerçekleştirildiğini bilmiyor olamaz. Kadınlar ve çocuklar en çok aile içine, komşu ve tanıdıkları tarafından cinsel saldırıya uğruyor. Muhafazakar anlayış kadına “sus” dediği için konuşmayacak ve sinecek kimseler en yakılarında bulunuyor. Yakın zamanda Hac’da tacize uğrayan kadınların yaşadıkları medyaya düştü. İhramlı, kutsal ibadet mekanında Hac’ca gitmiş olan kadınlar: çıplak mı, davetkar mı, zinacı mı? Biz söyleyelim: sorun hiçbir zaman kadının ne giydiği ne yaptığı ile alakalı olmadı. Sorun, kadınlara toplumda biçilen roldeki anlayış! 

Erdoğan’ın ağzındaki baklayı çıkarması ile daha büyük felaketlerin bizi beklediğini de öğrenmiş olduk:zinayı da kapsayacak bir düzenleme yapmayı hedef görüyor. Toplumu bastırmak, yasaklamak, insanî bir ilişkiyi suç konusu yapmak neyi çözecek? Hindistan, Pakistan gibi ülkelere bakılırsa tablo daha net anlaşılır: yasakçı toplumlarda bu işler gizli olmak zorunda. Bunu kim gizleyecek, nasıl üstü örtülecek? En yakındaki kadın istismar, tecavüz, tacize kurban gidecek ve sesini bile çıkaramayacak! Tarikatlardaki istismar vakaları neden oluyor sanıyorsunuz?

Peki, Erdoğan’ın zina diye gündeme getirdiği şey ne olacak? Bu da muğlak. Zina diye kastedilen şey el ele dolaşan, öpüşen insanlar mı? Genç aşıklar mı? Tecavüzcüler mağdur kadınla evlendirilip olay çözülecek ama rızasıyla birlikte olanlar “zina suçlusu” sayılacak öyle mi? Erdoğan’ın ahlak diye topluma dayattığı  muhafazakar  baskıcı kafadan başka bir şey çıkmaz. 

Niyetinin ne olduğu şimdilik bilinmez ama pek çok Anadolu şehrini zaten linç kültürü donatmış olan Erdoğan’ın büyük şehirlerde yaşayan, milyonlarca genci barındıran, referandumda kaybettiği kitleye bunu anlatamayacağı kesin. Anlatamasa da ekmeğini yer. Zina yasası belki gündeme dahi gelir mi gelmez mi belli değil ama şimdiden muhafazakarların en temel tabularının ve laik yaşam tarzının karşısına konulması ve toplumsal kutuplaşmanın gündemden düşmemesi için kurnazca bir adım olabilir. Değilse de AKP’nin karşısında haklarını savunacak milyonlar çıkacaktır. Kadınlar adına çıkarılacağı iddiasındaki bu yasa en çok kadınları mağdur edecekken kadınların buna sessiz kalmasını bekleyen Erdoğan çok bekler!

İdam, hadım gibi yöntemler olsa olsa devletin şiddetini meşrulaştırır. Sorunu ortadan kaldırmaz, sorunu derinleştirir. 

AKP’nin iktidara geldiği günden bugüne on binlerce kadına şiddet, bebek ve çocuk istismarı ve hatta hayvanlar bile tecavüze uğradı. Bu tür olayların faili çoğu ya rızası var diye serbest bırakıldı, kadınlar suçlu bulundu, koruma tedbirleri verilmedi, karakollar kadınları korumayı değil kadınları eve göndermeyi tercih etti. Sanıklar mağdur ilan edildi, iyi hal indirimi aldı. Şimdi soralım. Sizce saldırganların cesaretinin kaynağı nereden geliyor?

Her türlü olaydan ve durumdan kendisine menfaat ve çıkar sağlayan hükümet öyle görünüyor ki çocuk istismarı adı altında idam cezasını ve yaşam tarzlarına yönelik saldırganlığı gündemine alıyor. Ne idam ne kimyasal hadım!

Kadın düşmanlığının devlet politikası olduğu yerde kadınların rahat bir nefes alması için alınacak olan tedbirler belli:

  • Cinsel suçlarda indirim hükümlerinin iptali,
  • Şiddet gören kadınların koşulsuz şartsız korunması
  • Kadın sığınma evlerinin artırılması
  • Kadın istihdamının artması ve kadınların bağımsız yaşam kurması için ekonomik güce sahip olması
  • Çocuk istismarının ağırlaştırılmış cezaya tabi olması
  • Kadın düşmanı eğitime son verilmesi 
  • Cinsiyetçi söylemlerin suç olması, nefret suçlarının tanınması
  • Aile Bakanlığı kapatılsın, Kadın Bakanlığı kurulsun

En önemlisi de bu hakların  önündeki en büyük engel olan AKP’nin gitmesi!

KATEGORİLER