Türkiye'nin Bir Yansıması; Beşiktaş/Konya Maçı -Ali Baran Gökçer
Geçtiğimiz hafta 6 Ağustos Pazar günü oynanan Beşiktaş-Konya Spor maçında giderek kutuplaşan toplumun bir yansıması olarak alışkın olduğumuz görüntülerle karşı karşıya kaldık. Artık sıradanlaşan, sahaya meşale fırlatma görüntüsünün ardından Konya Spor taraftarı Beşiktaşlı futbolculara yönelik çakı fırlatarak sahanın güvenliğini tehlikeye attı. Maçtaki gerginlik bununla da bitmedi,maç bittikten sonra yüzlerce taraftar polis ve diğer güvenlik güçlerinin gözleri önünde sahaya girerek sahadaki herkesin can güvenliğini tehdit etti.
Futbolda Artan Şiddetin Nedenleri
Dünya genelinde milyonlarca insan yaşadıkları hayattan memnun değil. Endüstriyel futbol da öfkenin doğru kanallara yönlendirilmesine engel olmanın bir aracı olarak sistem tarafından kullanılıyor. Örneğin Franco İspanya ‘daki büyük stadyumları bilinçli olarak futbolu toplumun afyonu olarak kullanabilmek için yaptırmıştı.Diğer yanıyla futbolseverlerin birbirilerine yönelen öfkesi artan şiddet olayları toplumun kututuplaşmasına sebep oluyor. Türkiye’ye baktığımızda da bunun pek çok örneğini görmek mümkün; 1969 yılında Kırıkkale ile Tarsus arasında şampiyonun belirlenceği maçta iki takım arasında ortaya çıkan gerginlik Kırıkkale taraftarların silahlı olmasıyla birlikte çıkan çatışmalarla bütün kente yayıldı, 25 kişi yaralandı, 4 kişi hayatını kaybetti. Görüldüğü gibi tarihte çok daha büyük olaylar da var. Ancak günümüzde gelinen noktayı sadece bununla açıklamak yetersiz olacaktır. AKP’nin kurmaya çalıştığı totaliter rejimin izleri artan şiddet olaylarıyla trübünlerde de kendisini göstermektedir. Aslında Beşiktaş-Konya maçı da bu anlamda kutuplaşmış ülkenin bir yansımasıdır. Tribünler arasında çıkan gerginlik laiklik-muhafazakarlık gibi toplumun kutuplaştığı noktalardan çıkmıştır.Beşiktaş taraftarı İzmir Marşı’nı söylemekte Konya Spor taraftarı ise tekbir getirip karşı tarafı terörist ilan etmektedir.Bu gerginlikten kimin beslendiğini görmek hiç de zor değil.Herhangi bir yere girerken bile her gün birçok kere aranıyoruz ve her yerde polis ordusu ile karşılaşıyoruz. Ancak taraftarlar nasıl oluyorsa TFF’nin en büyük organizasyonuna meşaleler ve çakılar ile girebiliyor. İktidar gücünü, ayrıştırıp öfkeyle birbirine düşürdüğü toplumdan alıyor ve kendi kitlesini nefret üzerinden birleştiriyor. Siyasal İslam toplumsal yaşama yaptığı müdahalelerle ayrışmayı tetiklerken kendi radikal eylemcilerini de buradan devşiriyor. Giderek keskinleşen bu kesimler büyük bir çoğunluk oluşturmasa da asıl tehlike bu tip spor müsabakalarıyla kutuplaşmanın AKP’ye muhtaç bırakılmış geniş emekçi kitlelerine yayılmasında.
PASOLİG
Böyle bir şiddet gösterisinden sonra Pasolig’i konuşmamak olmaz.Pasolig ile vaat edilen şey sahalarda şiddetin bitmesi ve taraftarların rahat,küfürsüz ve huzurlu bir ortamda maçı izleyebilmesiydi. Tabii ki bunun böyle olmayacağını hepimiz biliyorduk. Pasolig çıktığından beri olaylarda azalmayı bırakın büyük bir artış olduğunu gözlemleyebiliriz. Pasolig uygulamasından sonra seyirci sayısında çok büyük bir düşüş yaşandığını da değerlendirecek olursak bu uygulamanın amacının stadlardaki şiddeti engellemek olmadığı gözüküyor.Diğer bir göstergeyi ise son yaşanan olaylarda gördük.Pasolig şiddet olaylarına karışan veya küfür eden taraftarların kolayca tespit edilip ciddi cezalar alacağını söylüyordu. Ancak sahaya yabancı madde atarak bütün bir stadın güvenliğini tehlikeye sokan bu kişiler ya hiç ceza almıyor ya da bir maç men gibi gülünç cezalar ile neredeyse ödüllendiriliyor.Hatta son olayda sahaya kesici alet attığı gerekçesiyle gözaltına alınan T.P serbest bırakıldı. O zaman Pasolig’in amacı neydi?
Nuriye Gülmen ve Semih Özakça için Açılan Pankart
Amaç belli, stadlarda muhalif seslerin kısılması. Beşiktaş Konya maçında Beşiktaş taraftarı Nuriye ve Semih Yaşasın pankartı açarak 157 gündür açlık grevinde olan iki onurlu emekçiye destek oldu. Bunun üzerine başsavcılıktan cevap gecikmedi; eğitimciler Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın ‘DHKP-C militanı’ ilan edildiği başsavcılığın açıklamasında, “Tribünlerde yasa dışı DHKP-C silahlı terör örgütü ve bu örgüt militanlarının pankartını açtıkları tespit edilen 17 kişi hakkında ‘terör örgütünün propagandasını yapmak’ suçundan tutuklamaya yönelik yakalama kararı çıkartılmıştır” ifadeleri yer aldı. Ardından da haklarında yakalama karar çıkarılan 17 kişiden biri olan Volkan Çalışkan dün itibariyle tutuklanarak Sincan Cezaevi’ne gönderildi. AKP tek adam rejimini kalıcı kılmaya çalışırken bütün muhalif sesleri kısmak ve bastırmak peşinde. Bu uğurda OHAL’i uzatıyor, KHK’lar ile insanları işinden ediyor ve sesini yükselten vekilleri, gazetecileri ve direnişçileri zindanlarına atıyor. Ancak Beşiktaş maçında açılan pankartın gösterdiği gibi bu ülkede diktaya boyun eğmeyecek, başına gelecekleri bile bile cesurca gerçekleri savunacak binlerce insan var.
Bolsevik.org