SDH: İçeride, Dışarıda Savaş Bataklığı

17 Şubat akşam üstü Ankaralıların aşina olduğu bir sesle yarıldı gökyüzü. Yine mi sorusu döküldü dillerden…

Ne yazık ki içerde ve dışarıda savaş bataklığına sürüklenen bir ülkede bu soru çokça sorulmaya devam edecek.

AKP’nin, Tayyip Erdoğan’ın mutlak iktidarını her şeye rağmen sürdürmek istemesinin bedelini bizler kanımızla, canımızla, geleceğimizin elimizden alınmasıyla ödüyoruz!

Kör topal işleyen müzakere sürecinde ülke biraz nefes alma şansı buldu; onu da AKP’nin iktidar hırsları yok etti. AKP’nin 7 Haziran’da yaşadığı yenilgiden sonra müzakere masasını devirmesinden sonra ülkede cehennem kapıları açıldı: IŞİD katliamları, olağanüstü hali dönemlerini mumla aratan uygulamalar, muhalefetin her geçen gün daha çok baskı altına alınmaya çalışılması…

Bu topraklar, Kürt sorununun çözümsüz kalmasının bedelini on yıllardır ödüyor; daha on yıllarca bu bedel bize ödetilmek isteniyor!

Son 30 yıldan fazla bir süredir kan dökerek, acıları perçinleyerek, yürekleri dağlayarak yaratılan “çözüm”ün daha çok acı, gözyaşı ve kandan başkasını açığa çıkarmadığını görmedik mi? 35 binden fazla evladımızı kaybettik, yetmedi mi?

İktidarın ezilen bir halkı silah zoruyla sindiremeyeceğini kafasına kazıması için daha kaç kayıp daha vermemiz gerekiyor?

Onlarcasını daha kayıplarımızın listesine eklemekten geri durmayan AKP’ye dur demenin zamanı değil mi?

Unutmamalıyız ki bu saldırının sorumluluğu da Kürdistan’da her gün katliam yapan AKP’dedir.

“Kanlı siyasetinize içerde ve dışarıda son verin” demenin zamanı geldi de geçiyor!
Artık yeter; bu toprakların evlatları mutlu, güzel günleri hak ediyor.

Bu şiddet sarmalının yaratıcısına dur demek, iktidarı tekrar barış için görüşmelerine dönmeye mecbur etmek için sesimizi her zamankinden daha çok yükseltmeliyiz.

Devlet masaya oturmalı, Kürtlere özerklik verilmelidir.

Artık yeter! Daha çok kurban edilecek evladımız yok; kana kan istemiyoruz; aksine barış içinde kardeşçe yaşamak istiyoruz! İşte yükseltmemiz gereken şiar bu!

Saldırıyı gerçekleştiren güçlere de diyecek lafımız var! Bu kanlı saldırı ne Kürt halkına yarar sağlar ne de devlete bir zarar verir. Bu tarz eylemler, Kürt halkına yönelik daha sert ve büyük saldırıların iktidarca yaşama geçirilmesini kolaylaştırır, iktidarın toplumsal ve uluslararası basınç korkusuyla kendini frenleme gereğini ortadan kaldırır. Sivil ölümleri Kürt ulusal davasına gölge düşürür; onca sivili katletmek utançtan başka birşey getirmez. Halkların kardeşliği gibi bir derdimiz olmalı. Yoksa basit milliyetçilerden farkınız kalmaz.

KATEGORİLER
ETİKETLER