Referandum Virajı, Troika, Syriza
AB-IMF-AMB’den oluşan 3’lü (Troika), kelimenin tam anlamıyla Syriza’yı köşeye sıkıştırmış durumda. Tsipras’ın çarşamba günü Troika’nın başlarına kesinti paketlerini (kimi küçük şartlar hariç) kabul ettiklerine dair yazdığı mektuba rağmen Merkel önderliğindeki emperyalist kapitalist koalisyon geri adım atmadı ve “referandumun sonuçlarını görelim” dedi. Tsipras’ın attığı bu yüz kızartıcı geri adım Merkel’in elini güçlendirirken Syriza’yı ve referandumdaki HAYIR cephesini olağan üstü zayıflatmış durumda. Nasıl mı?
1) Tsipras bir kere çarşamba günü getirdiği rezil teklifle kendi kararsızlığını ortaya koymuş oldu. Belirleyici bir kavga anında (referandum) kendinden emin ve kararlı bir görüntü çizmesi gerekirken Tsipras tereddütlü, zayıf ve ne yaptığını kendisi de bilmeyen bir profil sergiledi. Sermaye ile işçi sınıfı arasında bir ara yol bulmaya çalışan tipik bir küçük burjuva solcu tiplemesi olarak Tsipras’ın havası ara yolun mümkün olmadığı bir ortamda sönmektedir.
2) Tsipras, Troika’nın başlarına yazdığı mektupla her nasıl olursa olsun AB ile anlaşmalıyız mantığını güçlendirmiştir. Zaten Syriza başından beri bu mantıktadır, ama şu anki dönüm noktasında bu mantık Merkel’e teslim olmanın alt yapısını döşemektedir. Bu da “nereye sürükleniyoruz” diye endişeli bir bekleyiş içerisinde olan Yunanistan’daki halkı daha büyük bir karamsarlığa sürükledi. Böylelikle referandumda EVET’in önü açılmış oldu. Troika Syriza’nın İpini Çekmek İstiyor!
Troika’nın Syriza’nın attığı her türlü geri adıma rağmen anlaşmaya yanaşmamasının bir sebebi var elbette. Emperyalist kapitalizmin etkin sözcülerinden The Economist’in başlığı “Hemen şimdi Yunanistan’a yeni bir başbakan lazım” idi. Açık ki Merkel ve şürekası, çelişkili doğası ile ayaklarına dolaşan Syriza iktidarından kurtulmak istiyorlar. Böylelikle hem Yunanistan emekçilerine iyi bir ders vermek, hem de yeni bir sağ iktidarla sosyal yıkım projelerine daha güçlü bir şekilde devam etmek niyetindeler. Aynı zamanda İspanya, Portekiz, İtalya, Kıbrıs gibi borç batağında olan diğer ülkelere de Yunanistan üzerinden iyi bir örnek yaratmak istiyorlar. Böylelikle Syriza’ya benzeyen PODEMOS gibi siyasi aktörlerin de ileride kendilerine zorluk çıkarmasının potansiyellerini de şimdiden büyük oranda tahrip etmiş olacaklar.
Halihazırda Yunan sağı, PASOK ve avenesi ile kapitalist basın müthiş bir korku ortamı yaratmakla meşguller. Bankalar kapalı, ATM’lerden sadece 60 euro çekilebiliyor, emekliler maaşlarını ancak uzun kuyruklardan sonra elden alabildi, Yunanistan’a gelecek turistlere yanınızda nakit para bulundurun uyarıları geliyor. Bütün bunlar EVET cephesini güçlendiriyor. Anketler, referandumda ülkenin ikiye bölüneceğini gösteriyor. Şimdilik az farkla EVET cephesi önde. Bunda en büyük suç tabi ki “aman AB’den-Euro’dan kopmayalım” diyerek her türlü talebi kabul etmiş olan Syriza’da. Troika’nın reddetiği son teklif, başlıbaşına bir hezimet ve siyasi fiyaskodan başka bir şey değil. Syriza’dan sonrası Tsipras ve Maliye Bakanı Varoufakis, referandumdan evet oyu çıkması durumunda istifa edeceklerini duyurmuşlardı. Bakalım evet oyu kazanırsa Tsipras bu sözünü yerine getirecek mi? Ama baştan söyleyelim. Referandumdaki olası EVET zaferinin baş sorumlusu Tsipras ve Syriza olacaktır. Syriza zaten kesinti paketlerine karşı çıktığı için seçilmemiş miydi? Eee. O zaman gereğini yapsana! Neden tekrar topu halka atıyorsun? Halk zaten seni başbakan yapmış, iktidar olmak, sözünü tutmak gerekmez mi? Ama Tsipras küçük burjuva solculuğunun bir örneği olarak iktidarsız; sağa sola etrafına bakarak siyaset yapan bir kararsızlık abidesi. Referandum, Yunan kapitalistlerine, sağa ve Troika’ya tekrar üstünlüğü ele alma fırsatını vermek değil mi? Üstelik referanduma giderken de olmadık geri adımlarla EVET’in önünü açacaksın. Yenilgiye giden yol bu şekilde döşeniyor.
Syriza’nın iktidara gelmesi bir yandan Yunanistan emekçilerinin kesinti paketlerine karşı tavrını net bir şekilde ortaya koyuyordu, diğer yandan emperyalist kapitalistlerin işi Syriza iktidarıyla zorlaşacak ve kapitalizmin krizi derinleşecekti ve aynı zamanda Syriza hayatın testinden geçecek ve yerini daha radikal sola bırakmasının koşulları ortaya çıkacaktı. Bu üç sonuç da Syriza iktidarıyla ortaya çıkmış durumda.
Yunanistan emekçilerinin gemisini kendi AB hayalleri ve düzeniçiliklerinde karaya oturtan Tsipras, bu saatten sonra gözden düşmeye başlayacaktır. Özellikle EVET kazanırsa sınıf bilinçli işçiler faturayı Syriza’ya keseceklerdir. Ama bu siyasal kaymanın mantıksal sonuçlarına ulaşmasının koşulu kesinti paketlerine karşı mücadelenin Syriza’nın parlamenter-lobici kanallarından yeniden sokağa ve iş yerlerine dönmesiyle olacaktır.
Bir çift söz de referandumda geçersiz oy kullanacağını ilan Yunanistan Komünist Partisi (KKE) için etmek gerekir. KKE’nin tarihi oportünizm ve ihanetle dolu. Şimdi de at başı giden referandum dönemecinde emperyalist kapitalistlerin değirmenine su taşıyarak geçersiz oy kararı almışlar. Bu ihanetçi pozisyonlarını kalkmış bir de sol laflarla süslüyorlar. Yunanistan’da sadık bir tabanı, %6-7 civarındaki kemik oy tabanı, işçi bürokrasi içerisinde önemli gücü olan KKE’nin neden bu kadar büyük krize rağmen bir varlık gösteremediği izlediği bu siyasetle doğrudan alakalıdır. KKE, milliyetçi eğilimleriyle şiddetli bir Drahmi yanlısı olduğu halde referandumda Euro lehine tavır alması ne kadar büyük bir oportünist eğilim olduklarını ortaya koyuyor. Radikal sol alternatif olarak Antarsya’nın önünü açıp açamayacağı Yunanistan’daki sınıf mücadelesi için en önemli meselelerden birisi olarak şekillenecektir.