- Kıbrıs Seçimleri: Erhürman Müdahalelere Rağmen Kazandı! - Ekim 20, 2025
- Kârlı Çıkan Kim? – GüneÅŸ Gümüş - Ekim 18, 2025
- Yunanistan Polisinden Filistin Eylemine Kanlı Saldırı - Ekim 8, 2025
CHP Sol Bir Parti DeÄŸildir
Öymen’in açıklamaları da bir kez daha göstermiÅŸtir ki CHP’nin sol ile bir alakası yoktur. CHP reformist bir sol parti, yani sol ama sömürü sisteminin sınırlarını aÅŸamayan ya da aÅŸmak istemeyen bir parti bile deÄŸildir. Çünkü reformist partiler olaÄŸan dönemlerde (devrimci dönemlerde sermaye safın geçerler) sermaye karşısında emekten ve baskılar karşısında özgürlüklerden yana tavır alır. Gelgelelim CHP ne emekten yanadır, ne de özgürlüklerden. CHP’nin kazandığı Karşıyaka Belediyesi’nde taÅŸeronlaÅŸtırma sonucunda atılan Kent AÅž işçilerine yönelik saldırılar CHP’nin işçi düşmanı yüzünü artık kör gözlerin bile içine sokmuÅŸtur. Sadece bu da deÄŸil, gerek CHP’li Buca belediyesinden çıkarılan 60 taÅŸeron işçi, gerek Manisa’nın Salihli CHP’li ilçe belediye baÅŸkanının toplu iÅŸ görüşmesinde anlaÅŸamadığı Genel-İş’li 255 işçinin grevine polisi saldırtması ve bu arbedede 29 işçinin gözaltına alınması gerekse CHP’ye ait Halk TV’de Türkiye Gazeteciler Sendikasına üye çalışanların iÅŸten çıkarılması ve onlara CHP Genel BaÅŸkan Yardımcısı Yılmaz AteÅŸ tarafından “sendikadan istifa edip çalışmaya devam etmelerini” öğütlenmesi yakın tarihten CHP’nin emek düşmanı duruÅŸuna örneklerdir. CHP’de bu politikalarıyla emekçi düşmanlığında, neoliberal politikaların uygulayıcılığında AKP’den aÅŸağı kalır yanının olmadığını göstermektedir. CHP’nin katıksız bir düzen partisi olduÄŸu yaptığı her icraatla ortaya çıkmaktadır.
CHP Şovenizmde, Baskıcılıkta MHP ile Yarışıyor
AKP’nin iktidara gelişinin ardından tüm muhalefetini düzenin statükocu güçlerinin, askeri ve sivil bürokrasinin sırtına dayanarak yürüten CHP, özellikle Kürt açılımının tartışılmaya başlandığı dönemden itibaren söylemlerindeki şovenist damarı iyice artırdı, hatta bu konuda faşist MHP ile de yarışabilecek kadar yetenekli olduğunu ortaya koydu.
Ancak CHP’nin özellikle son yıllarda MHP ile söylemsel bazda yakınlaÅŸmasına bugün ÅŸaşırarak bakanlara geçmiÅŸten şöyle bir haberi aktararak hafızaları tazelemek gerekiyor. Özellikle 2007 seçimleri öncesinde önemli gündem maddelerinden birisini CHP ile MHP’nin seçimler sonrasında koalisyon hükümeti kurabilme ihtimali oluÅŸturuyordu. Öyle ki Cumhuriyet gazetesinin köşe yazılarında solcuların CHP’ye, saÄŸcıların MHP’ye oy vermeleri isteniyordu. Seçimlerden bir yıl öncesinde ise Milliyet gazetesi yazarı Fikret Bila’ya verdiÄŸi röportajında Deniz Baykal MHP’yi ve Devlet Bahçeli’yi öve öve bitirememiÅŸti: “Ulusalcı yükseliÅŸin cumhuriyet fikriyle ve modernleÅŸme atılımıyla bütünleÅŸik olarak ele alınması çok önemli. Bu anlayışın MHP’den gelmesi çok daha önemli. Ulusalcı dalga cumhuriyet deÄŸerlerine ve Atatürk’e karşı olacak biçimde geliÅŸebilirdi. Ancak, MHP kongresinde bunun cumhuriyet deÄŸerleri ve Atatürk ilkeleri temelinde yansıması çok büyük önem ve deÄŸer taşıyor.” Baykal’ın MHP’ye yönelik bu lütfünü MHP’nin önemli isimlerinden Meral AkÅŸener’de CHP ile ortak paydalarının çoÄŸaldığını belirterek cevaplamıştı (Milliyet, 22 Kasım 2006).
Bu sözler bundan üç yıl öncesine ait, ancak CHP’de o günden bu yana bir değişimin gerçekleşmediğini görmek açısından önemli. Bugün CHP’li Onur Öymen Kürt halkının ulusal taleplerine Dersim Katliamı ile karşılık vermesi CHP’nin faşizan eğilimleri de gerektiğinde rahatlıkla kucaklayabileceğinin bir göstergesidir. CHP, işçi düşmanlığında sermayenin beklentilerini son dönemde pervasızca karşılıyor, Kürt halkına karşı da baskıcı, şovenist eğilimleri yansıtmakta hiçbir çekince görmüyor. İşte CHP gerçekliği budur!
Yoksul emekçi kitlelerin emek düşmanı, neoliberal, şoven CHP’den kopuşunun zamanı gelmiş de geçmiştir. İşsizliğin, yoksulluğun, iş kazalarının, esnek çalışmanın, düşük ücretlerin, emperyalist savaşların, katliamların cenderesine sıkıştırılan emekçilere; haklı öfkelerine rağmen kendilerini sistemle barıştırmaya çalışan katıksız düzen partisi CHP’nin sunabileceği sömürünün katmerlenmesinden başka bir şey değildir.
Bugün hala CHP’nin hegemonyası altında bulunan ve kendisini solcu olarak gören kitleleri devrimci saflara kazanmaksa bizim önümüzde bir görev olarak büyük öneme sahiptir.











