2020 Yılı Bütçesi: Aslan Payı Saraya, Patronlara, Silaha, Dini Kurumlara!

2020 Yılı Bütçesi: Aslan Payı Saraya, Patronlara, Silaha, Dini Kurumlara!

saray ve yoksulluk ile ilgili görsel sonucu
2020 yılı bütçesi geçtiğimiz günlerde açıklandı. Tabi ki iktidarın Suriye operasyonunun ve sonrasındaki gelişmelerin yarattığı toz duman arasında bütçe pek gündeme gelmedi. Oysaki bütçenin içeriği önümüzdeki yılın nasıl şekilleneceğine dair önemli ipuçları içeriyor. Kısaca önemli verileri özetleyecek olursak karşımıza şöyle bir tablo çıkıyor:

  • 2020 yılında bütçe giderleri 1 trilyon 95,5 milyar lira, faiz hariç giderler 956,5 milyar lira, bütçe gelirleri 956,6 milyar lira, vergi gelirleri 784,6 milyar lira, bütçe açığının % 72 artışla 138,9 milyar lira olarak gerçekleşmesi,
  • 2020’de ekonomide % 5 büyüme, istihdamda da 1 milyon 52 bin kişilik bir artış,
  • İhracatın 190 milyar doları, seyahat gelirlerinin ise 34,3 milyar doları bulması,
  • Enflasyonun yılsonunda % 8,5 olarak gerçekleşmesi,
  • Bütçenin % 16,1’inin (176,1 milyar TL) eğitime, % 17,2’sinin (188,6 milyar TL) sağlığa, % 12,8’inin (141,1 milyar TL – 53,8 milyar TL’si Milli Savunma Bakanlığı’na ait olmak üzere) savunma ve güvenliğe ayrılması,
  • Ayrıca genel bütçeden Maarif Vakfı ve Yunus Emre Vakfı gibi vakıflara 2 milyar 471 milyon TL ödenek ayrılması,
  • 2019 yılında 8 milyar 679 milyon TL ile rekor kıran Din Öğretimi Genel Müdürlüğü’ne 2020 yılında yeni bir rekorla bütçenin % 15 artırılarak 9 milyar 904 milyon TL’ye çıkarılması (Bu oran Anadolu ve Fen Liselerinin bağlı olduğu Ortaöğretim Geneşl Müdürlüğü’nün bütçesinden % 93 daha fazla!)
  • Diyanet bütçesinin 1.1 milyar TL’lik artışla 11.5 milyar TL’ye çıkarılması (16 bakanlığın 8’inin bütçesinden daha fazla!),
  • Kamu-Özel ortaklığıyla gerçekleştirilen projeler için 18.1 milyar TL kaynak ayrılması,
  • Kamu ve özel sektörün AR-Ge çalışmalarına 5,5 milyar TL kaynak ayrılması (Diyanet bütçesinin yarısı!),
  • Gelir vergilerinde yüzde 11; ÖTV, Harçlar, Motorlu Taşıtlar Vergisi (MTV) ve KDV gibi dolaylı vergilerde yüzde 35’e yakın artış gerçekleşmesi,
  • Örtülü ve yedek ödeneğin 14.1 milyar TL’ye çıkarılması (2012 yılında 138 milyon TL olan ödenek 2020’de 5 milyar 410 milyon TL’ye çıkıyor! – Neredeyse 40 kat!)

öngörülüyor.
Rakamlar gelecek yılda da iktidarın son dönemde uyguladığı politikalardan sapma göstermeyeceğini ortaya koyuyor: Emekçilere daha fazla vergi yükü, müteahhitlere-dini kurumlara, silah harcamalarına daha fazla kaynak aktarımı, sarayın emrine daha fazla örtülü ödenek…
Örneğin daha şimdiden eğitime ayrılan bütçenin yüksekliğinden söz edilmekte ve bunun propagandası yapılmaktadır. Gerçekler eğitim bütçesinin son yıllarda oransal olarak eridiğini gösterirken; ayrıca eğitime ayrılan bütçenin eğitim sistemini daha rasyonel bir işleyişe kavuşturmak için harcanıp harcanmadığını sorgulamak gerekmektedir. Aksine eğitim bütçesinden ne eşit, bilimsel, demokratik, anadilde, parasız eğitim alması gereken öğrenciler yararlanabilmekte ne de milli eğitimin en önemli parçası olan eğitim emekçileri emekçleri faydalanabilmektedir. Eğitimde yukarıda da değindiğimiz üzere aslan payı yine iktidarın yıllardır sürdürdüğü “dindar ve kindar” bir nesil yaratma projesinin bir parçası olarak din eğitimine ayrılmaktadır. Eğitim sisteminde sınıfsal ayrıcalıklar artık devlet okullarında bile net bir şekilde gözlemlenirken (bazı okullarda özel paralı sınıflar oluşturulduğu sıkça gündeme geliyor.) MEB kendi okullarından ziyade özel okullara kaynak ayırmayı öncelik haline getirmektedir. Bir özel okul patronunun Milli Eğitim Bakanı olduğu bir ülke için şaşırtıcı değil! 2002 yılında % 1 olan özel okullara giden öğrenci oranının 2019 yılına gelindiğinde % 8,2’ye çıkması AKP’nin eğitim sisteminde yarattığı çöküşün kanıtlarından birisidir.
Bir diğer göze çarpan konu ise kamu-özel ortaklığı ile yapılan karayolu, köprü, havalimanı gibi projelere verilen garantilerin bütçeye getirdiği ağır yüktür. Sadece Karayolları Genel Müdürlüğü aracılığıyla Osmangazi, Yavuz Sultan Selim Köprüleri, Avrasya Tüneli ve bağlı karayolları için yapılacak ödemeler için 2020 yılında 7 milyar 876 milyon, 2021’de 10 milyar 714 milyon, 2022’de ise 12 milyar 684 milyon lira garanti ödemesi yapılması öngörülüyor. Yani üç yıl içinde bu projeleri üstlenen ve her biri iktidara yakın firmalara halkın cebinden 31 milyar 274 milyon lira ödenmesi öngörülüyor. Ancak geçtiğimiz yıl yapılması öngörülen rakamların üzerine çıkıldığı düşünüldüğünde, bu rakamın gelecek üç yılda daha da şişmesi muhtemeldir. Yani iktidarın inşaat sevdasının üzerimizde yarattığı yükü önümüzdeki yıllarda da ağır bir şekilde yüklenmeye devam edeceğiz.
İktidarın savaş politikaları da bütçeye ağır bir yük getiriyor. S-400, F-35 alımı, Suriye’ye yönelik operasyonlar, içerde asker, polis, bekçi istihdamı derken güvenlik harcamaları mevcut bütçedeki en büyük kalemlerden biri haline geldi. Milli Savunma Bakanlığı’nın bütçesi önceki yıla göre 7.4 milyar TL artarak 46.4 milyar TL’den 53.8 milyar TL’ye yükseldi.
Diyanet’in bütçesindeki artış ise artık bizleri şaşırtmıyor! Diyanet’in bütçesi 11,5 milyar TL’ye yükseltilirken, AR-GE çalışmalarına yarısından daha az bir bütçe ayrılması iktidarın politik tercihlerini ortaya koyuyor.
Peki bütün bu yükü, özellikle de bu kriz ortamında nasıl sırtlanacağız? Daha fazla ÖTV, KDV, gelir vergisi, vırt-zırt vergisi ödeyerek… Nitekim iktidar bu konuda bir sınırının olmadığını son olarak otellere ve benzeri konaklama yerlerine getirdiği % 2’lik “konaklama vergisi” ile gösterdi. Yakında tıpkı Lübnan’da isyana yol açan abzürt whatsapp vergisi gibi girişimlerin artışı şaşırtıcı olmayacaktır.
Kısacası… Gelecek yıl da iktidarın savaşa, dini kurumlara, çılgın projelere, patronlara, sarayın zevk-ü sefasına ve örtülü ödeneğine ayırdığı kaynağı ödemek için daha fazla çalışmak, daha fazla sömürülmek, daha fazla vergi ödemek zorunda kalacağız!
 
 

KATEGORİLER