2025 Zorbalıkla mı Geçecek? – Güneş Gümüş

2025 Zorbalıkla mı Geçecek? – Güneş Gümüş

 

 

Geçtiğimiz Ekim ayında çözüm süreci yeniden başlayacak gibi bir ortam oluştuğunda AKP iktidarının baskıcı siyaseti biraz ılımlılaşır mı, ufak yollu da olsa demokratik siyasetin önü açılır mı düşünceleri akıllarında belirenler olmuştu. Bu tartışmaların başından beri, bu süreç 2013’tekine benzemeyecek, demokratik haklarda genişleme ya da en azından baskı düzeyinde azalma bekleyen yanılır diye uyarmıştık. Şimdilerde liberallerden de, Kürt ulusal hareketinden de barış ile demokratikleşmenin birarada yürümesinin zaruri olmadığı tespitlerini duyar olduk.

İktidar bugün toplumsal muhalefete karşı Ekim ayından daha sert tepkiler veriyor. 2024’ü hem DEM Partili hem CHP’li belediyelere kayyum atanmasıyla kapattık, çapı genişleyen operasyonlarla açtık. CHP Gençlik Kolları Başkanı adli kontrolle serbest kaldığı bir gözaltı sürecinden geçti. Dizi sektörü açısından tekelleşmiş bir menajer, Gezi direnişinin örgütleyicisi olması iddiasıyla gözaltına alındığı gibi birçok oyuncu Adliye koridorlarında ifadeye taşındı. Ekrem İmamoğlu’nun hedefte olduğunu ülkede bilmeyen yok.

Bugün Türkiye’de bu iktidara ve onun yarattığı düzene muhalif olan herkesin aklındaki soru bu baskıların, zorbalığın nereye kadar gideceği; 2025’in nasıl geçeceğidir. Bu sorunun cevabını belirleyecek olan iktidar değil, bizim muhalefetimiz olacak. AKP iktidarı ekonomik krizi yönetmeye çalışıyor, halkta yoksullaşmaya karşı yoğun bir öfke var, ekonominin istedikleri ölçüde toparlanması zor, uluslararası arena tehlikeli belirsizliklere gebe… AKP için işler iyi gitmezken, seçimlerden %50’nin oyunu alarak çıkmak zorlaşmışken en büyük hedeflerinin muhalefetin sesini, soluğunu kesmek; en güçlü siyasal rakiplerinin ayağını kaydırmak olması bu iktidar için şaşırtıcı değil. İktidar geçmişte de OHAL dönemini fırsat bilerek muhalefete yönelik baskılarda eşik atlamış, binlerce kamu emekçisi ihraç etmiş; ihraç dalgasının ODTÜ ve diğer üniversiteleri vuracağı, Kılıçdaroğlu’nun tutuklanacağı konuşulur olmuştu. Ancak kitlesel bir tepkiye dönüşen Adalet Yürüyüşü sonrasında bu hava dağılmıştı.

Bugün sosyalistlere, muhalif sanatçılara, CHP’ye yönelmiş bu baskı dalgası sadece birer nabız yoklama olduğunu fark etmek lazım. Nasıl bir tepkiyle karşılaşacağını ölçen ve ona göre daha ileri bir adıma hazırlanan bir iktidar var karşımızda. Peki biz ne yapacağız? Muhalefeti ortadan kaldırmak için iktidar harekete geçmişken bir kenarda bekleyecek, evimizde oturup veryansın mı edeceğiz? İşte o zaman istediklerini alacaklarına emin olabilirsiniz. Erdoğan’ın en güçlü rakibi olarak düşündükleri İmamoğlu’nu ekarte etmekle kalmayacak; halkta hoşnutsuzluğun yüksek olduğu bu ortamda tepkileri örgütleyecek sosyalistleri de sürekli zapturapt altına almak için baskının dozunu da yükselteceklerdir.

İlk sorumuza tekrar dönelim; 2025 artan baskılarla mı geçecek? Eğer biz bir kenarda öfkelenmeyi bırakıp kolları sıvayarak demokratik haklara sahip çıkan kitlesel bir tepkiyi örgütlemezsek bu sorunun cevabı evetten başka bir şey olmayacak.

 

 

CATEGORIES

COMMENTS

Wordpress (0)
Disqus (0 )