1 Mayıs 2017: Umut Var!
Yaklaşık bir senedir devam eden OHAL’e, iktidarın otoriterliğine ve şaibeli bir şekilde de olsa referandumdan çıkan evet’e rağmen ülke çapına on binlerce emekçi, genç, kadın 1 Mayıs’ta alanları doldurdu. Özellikle İstanbul ve Ankara’daki 1 Mayıs etkinlikleri geçtiğimiz yıla göre daha canlı geçti. 2017 1 Mayıs’ı tekrar gösterdi ki umutsuz olmak için hiçbir neden yok! Yeter ki alanlardaki bu enerji örgütlensin ve aktif bir mücadele hattının bir parçası haline getirilsin.
OHAL’e ve Evet’e Rağmen On Binler 1 Mayıs’ta Alandaydı
Başta büyük şehirler olmak üzere pek çok kentte kitlesel katılımlı 1 Mayıs mitingleri gerçekleşti. İstanbul ve Ankara’da geçtiğimiz yıl bombalı saldırıların gölgesinde geçen 1 Mayıs’lar hem katılım açısından hem de enerji açısından zayıf geçmişti. Bu yıl ise bu iki büyük kentteki 1 Mayıs’lar geçen seneye göre çok daha kitlesel ve coşkulu geçti.
Esasında bu yıl da pek olağan şartlar altında gidilmedi 1 Mayıs’a. Yaklaşık bir senedir devam eden Olağanüstü Hal nedeniyle pek çok kentte süreklileşmiş olan eylem-miting yasakları söz konusuydu. Toplumsal muhalefetin hareket alanı ise OHAL ve güvenlik gerekçeleriyle sürekli kısıtlanıyor. Mitingler güvenlik gerekçesiyle yasaklanıyor, üniversiteler polis-güvenlik ablukası altında, kent merkezlerindeki siyasi çalışmalar düzenli olarak engelleniyor.
Aynı şekilde referandum süreci de benzer tablolar doğurdu. Devlet kaynaklarının sınırsızca kullanıldığı evet kampanyasına karşı, hayır kampanyaları yasaklandı, hayır çadırları engellendi, medyada “hayırlı olsun” demek bile panik nedeni sayıldı. Dahası kampanya süreci boyunca hayır çalışması yürüten onlarca insan gözaltına alındı. Sosyalist Emekçiler Partisi’nin Kızılay’daki bildiri çalışması polis terörüne maruz kaldı, çalışmayı ısrarla sürdüren yoldaşlar gözaltına alındı.
Erdoğan ise onca eşitsizliğe rağmen, sopalı ve şaibeli geçen referandumda ancak %51 alabildi. Fakat yine de sonuç evet çıktı, itirazlara rağmen sonuçlar resmileşti ve Erdoğan referanduma sunduğu değişiklikleri gerçekleştirmeyi kıl payı da olsa başarmış oldu.
Tüm bu tablo, ne devam eden OHAL, ne propaganda yasakları ne de referandumdan evet çıkması, emekçilerin ve devrimcilerin 1 Mayıs alanlarını doldurmasını engellemedi. On binler 1 Mayıs’a geldi.
1 Mayıs ve İçeriğin Önemi
Katılım ve coşku açısından, mevcut toplumsal şartlara rağmen başarılı geçtiği kabul edilebilecek 1 Mayıs 2017 ne yazık ki içerik açısından aynı başarıya ulaşamadı. Solun önemli bir kısmı alana neredeyse sadece referandumun ardından da bir süre devam eden hayır hareketinin sloganlarını taşıdı. Bu durum İstanbul’daki 1 Mayıs ortak metnine de yansıdı. Kıdem tazminatının gaspı, ihraçlar, OHAL, iş güvencesi, iş cinayetleri, taşeron, geleceksizlik ve daha nice kritik gündem pek çok korteje yansımadı.
İstanbul açısından kimi gruplar ise meseleyi hepten içerikten uzak tutarak, 1 Mayıs çalışmalarını Taksim propagandasına indirgedi. Taksim’de sabah saatlerinde başlayan çatışmalar, emekçi kitlelerden yalıtılmış bir şekilde geçti.
Sendikalar ve meslek örgütleri ise fark yaratacak bir kitleselliği yakalayamadı. Ancak yine de DİSK, KESK, TMMOB ve TTB temsilcilerinin konuşmalarında, emekçilere yönelik saldırılara karşı ses çıkarıldı. Ne var ki özellikle kıdem tazminatının gaspı ve ihraçlar gibi yakıcı ve acil gündemlerde aktif bir mücadele hattı çağrısı ortaya çıkmadı.
Ankara’da Tandoğan’da merkezi 1 Mayıs mitingini gerçekleştiren Türk-İş ise devletçi tavrını yine ortaya sererek, alana gelen işçilerin sınıfsal taleplerindense 15 Temmuz, “terör” gibi gündemleri öne çıkardı. Kıdem tazminatı gündemi kürsüdeki konuşmalarda yer bulsa da emekçilerin şimdiden savunma hattında bir mücadeleye girişmesi gerekliliğinden uzak, Hükümete uyarılar tadında dile getirildi.
Ülke çapında farklı konfederasyon ya da sendikaların kortejlerine katılan işçi-emekçiler ise kendi sınıfsal taleplerini yükselten dövizler ve sloganlarla alana çıktı.
Sosyalist Emekçiler Partisi ise 1 Mayıs’a “Paranın ve Zulmün Saltanatı Yıkılacak! Yaşasın Sosyalizm” pankartlarıyla çıktı. SEP kortejlerinde kıdem tazminatının gaspına, iş cinayetlerine, kadın düşmanlığına, iktidarın Ortadoğu’daki emperyalist heveslerine, OHAL’e ve ihraçlara HAYIR sesi yükseldi. Ayrıca 100. yılında Ekim Devrimi ve önderleri Lenin ile Troçki de anılarak kurtuluşun sosyalizmde olduğu vurgusu öne çıkarıldı.
İstanbul’da, 1 Mayıs hazırlıklarının içerik bakımından yetersizliğine karşı yürüyüşte ve miting alanında SEP korteji ile İşçi Demokrasisi Partisi (İDP) korteji OHAL, emekçilere yönelik saldırılar ve ihraçlara karşı ortak ses yükseltti.
Bu Enerji Örgütlenirse Umut Var!
OHAL’e ve evet’e rağmen on binlerin katıldığı ve büyük bir coşkuyla geçen 1 Mayıs 2017, tek adam rejiminin onca seçim başarısına ve fiili diktasına karşı bu topraklarda mücadelenin bitmeyeceğini tekrar gösterdi. Bazı büyük şehirlerin de dahil olduğu pek çok ilde siyasi çalışma yapmak bile polisiye müdahalelerle engellenirken, emekçi ve genç kitlelerin 1 Mayıs’ta alanlara çıkması, toplumsal muhalefetin hala azımsanamayacak bir güce sahip olduğunu ortaya koydu.
Evet, ülkede mücadele için ciddi potansiyeller mevcut. Ancak özgürlük “oturduğumuz yerden laf üreterek gelmeyecek. Kolayca sandığa atılan bir oyla da işler düzelmeyecek. Gökten bir kurtarıcı da gelmeyecek.”*. Bu potansiyelleri değerlendirebilmek için taşın altına elimizi sokmamız ve 1 Mayıs alanlarına yansıyan bu enerjiyi örgütlememiz gerekiyor.
Ne özgürlük ne de emekçilerin kazanımları kendiliğinden gelmeyecek. Harekete geçip örgütlenmek ve örgütlemek zorundayız. 1 Mayıs’ta yükseltilen herhangi bir talep de tek bir günlük mücadeleyle kazanılmayacak. Bugünden tezi yok, aynı mücadeleyi aynı kararlılıkla yükseltmek, özgürlük ve iyi bir gelecek isteyen herkes için bir görev.
Sosyalist Emekçiler Partisi, yılın 365 gününü 1 Mayıs coşkusu ve kararlılığı ile geçirmeye kararlıdır. Bütün emekçileri ve gençliği sosyalizm mücadelesini büyütmek için partimize katılmaya çağırıyoruz.
Yaşasın 1 Mayıs!
Yaşasın Devrim!
Yaşasın Sosyalizm!
*Marksist Bakış’ın 64. sayısının arka kapağı.