Urfalı Bir Mevsimlik Tarım İşçisinden Okur Mektubu: Mevsimlik Köleliğe ve Ölümlere Mahkum Olmayacağız!
Kürdistan emekçilerinin ve emekçi çocuklarının kanayan yarası olan mevsimlik işçi sorunu her yıl yüzlerce emekçinin canını alırken; emekçilerin eğitim, barınma, sağlık vb. birçok hakları hiçe sayılıyor. Mevsimlik tarım işçilerinin sorunları neredeyse cumhuriyetle yaşıt olmasına rağmen, AKP iktidarı da dahil olmak üzere yaşanılan sorunlar hemen hiçbir iktidarın radarına giremedi.
Son on yılda trafik kazası, gıda zehirlenmesi, yaşam koşullarından dolayı oluşan hastalıklar vb. gibi birçok nedenden dolayı 383’ü çocuk olmak üzere toplam 1803 tarım işçisi iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi. İktidarın ve medyanın umursamazlığı yüzünden yaşanan ölümler istatistikten ibaret kalıyor. Biz emekçiler ise ölümlerimizin sadece birer sayı olmadığını biliyoruz. Daha geçtiğimiz haftalarda Kürdistan’dan Karadeniz’e fındık toplamaya giden tarım işçilerinin dağ yollarında nasıl öldüğü haberini gördük. Kimin umrunda? İktidar sermayenin daha fazla kazanması için ucuz emek gücü yaratmaya ve emekçi halkı ölüme göndermeye devam ediyor.
Mevsimlik işçiliğin en büyük sorunlarından biri de eğitimlerinden geri kalan genç nüfus. Mevsimlik işçi olan ailelerin çocukları maalesef yaşıtlarına kıyasla eğitimden geri kalıyor; bu durum ise Kürdistan da eğitimsiz ve niteliksiz bir geleceğe yol açıyor. Okul sıralarında teneffüs zili beklemek yerine tarla başında mola sesi beklemek zorunda bırakılan Kürdistanlı çocuk işçiler her ne kadar okumak istese de yoksulluk bunun önüne geçiyor. Bu da kendi şehirlerine döndüklerinde feodal ağaların elinde birer fedaiye dönüşen, fabrikalarda güvencesiz, ucuz işçiliğe itilen ya da yurt dışına kaçmanın planlarını yapmak zorunda kalan genç bir nüfus anlamına geliyor. Oysa dünyanın en verimli topraklarından biri üzerinde yaşayan Kürt emekçiler sadece 2023 yılında TUİK verilerine göre 25.033 kişi yurt dışına göç etmiş. Türkiye’nin batısına en fazla kalıcı göçte ise durum farklı değil en fazla göçün yaşandığı bölge ise Kürdistan coğrafyası. Yine bu bölgeden en fazla göç veren il ise Urfa (Riha) olarak kayıtlara geçerken yine 300 binin üzerinde mevsimlik işçi ile en fazla mevsimlik işçi veren ve ortalama öğretim süresinin Ağrı’dan sonra en yüksek olduğu il olması şaşırtıcı gelmiyor.
TATİL Mİ REZALET Mİ?
AKP Şanlıurfa eski il başkanı Ali İhsan Delioğlu’nun onlar tatile gidiyor sözü iktidarın kendi şatafatlı hayatlarının penceresinden mevsimlik işçilere bakışının yansımasıdır. Mevsimlik işçiler tatile değil üç kuruş için ölümü göze alıp kölece şartlarda güvencesiz, hijyen kelimesinin adının bile duyulmadığı koşullarda çalışmaya gidiyorlar. Eğer ölüme, ırkçılığa, facialara maruz kalmak tatil ise mevsimlik işçiler tatile gidiyor; fakat bu durumun öyle olmadığını hepimiz biliyoruz. Çalışılan yerlerde yaşanan sel, yoksulluk, sağlık sorunları, gıda zehirlenmesi gibi olaylar mevsimlik işçilerin ne kadar zor koşullarda yaşamaya çalıştıklarını göz önüne seriyor. Bu kadar zorluğa rağmen çalışmak bir seçenek değil bir zorunluluktur ve bu zorunluluğun sebebi yerel burjuvazinin kar, iktidarın vurdum duymazlığı, DEDAŞ’ın yerelde çiftçilere yaşattığı zulüm, meraların para babalarına peşkeş çekilip hayvancılığın sonunun getirilmesi, yerelde işsizlik ve yerli burjuvazinin emek sömürüsüdür.
AKP iktidarının eliyle yoksullaştırılan, maliye bakanının vergi yükleri altında kıvranan emekçi halkın açlık yoksulluk ile savaşı dünden bugüne derinleşmeye devam ederken; emekçilerin bir gün bile çalışmadan hayatta kalmasına imkân bırakmazken sermaye palazlanmaya devam ediyor. Bundan emekçilere açlık, yoksulluk, ırkçılık, uzun yolculuklarda ölümler, eğitimsizlik, zorunlu göçler kalıyor.
Emekçiler için kolay bir kurtuluş yolu yok. Geleceksiz, güvencesiz emekçiler olarak örgütlü mücadele bizler için tek seçenek!