"Stratejik Sığlıkta" Son Nokta: Tampon Bölge – Çağın Erdinç
Bilindiği gibi tampon bölge tartışmaları sürerken AKP’nin desteklediği Sultan Murad Tugayları isimli örgütün Türkiye sınırından Suriye’ye geçtiği iddia edildi. Peki, kimdir bu “Sultan Muradcılar?” Halep’in kuzeyinde oluşturulacak tampon bölge için gönderilen öncü birlikler mi? Ve daha önemlisi, örgütün Suriye’ye AKP desteğiyle geçiş yaptığı iddiaları doğru mu?
İyi bildiğimiz sorudan başlayalım: Sultan Murad Tugayları isimli örgütün AKP desteğiyle Suriye’ye geçiş yaptığı biliniyor. Yani bu durum iddiadan öte, gerçekliğe işaret ediyor. Söz konusu örgüt 10 Ağustos’ta Bab Es Selame Sınır Kapısı’ndan Suriye’ye giriş yaptı. Bab Es Selame, Öncüpınar’ın hemen karşısında bulunuyor. Geçiş yapıldığına dair haberler çıktıktan sonra, resmi kaynaklar haberleri yalanlamadı.
Bu noktada şunu da eklemek lazım: Sultan Murad Tugayları zaten Suriye’de bir süredir savaşıyor. Örneğin Temmuz başında Halep’in Şii bölgesi olan Zahra’ya yönelik “Halep’in Kurtuluşu Operasyonu’nda önemli kayıplar verdiler. Halep’in Kurtuluşu Operasyonu demişken bu operasyonu Nusra’nın da içerisinde bulunduğu ve birçok Selefi unsurun bir araya gelerek oluşturduğu Fetih Ordusu’nun gerçekleştirdiğini belirtelim. Selefi gruplarla ortaklaşa hareket edip Halep’e saldıran Sultan Murad Tugayları, AKP’nin “tampon bölge” planlarında başrol oyuncusu olarak Suriye’ye sokuldu. Yani Sultan Murad Tugayları, Selefi çizgide mezhepçi bir örgüt. Aksini iddia etseler de sahadaki tavırları bunu açıkça gösteriyor.
YPG’ye yakın kaynaklar, Sultan Muradcılarla beraber MİT’çilerin ve Türk askerinin de bölgeye girdiğini yazdı. Aksi ispat edilene kadar bu iddiayı doğru kabul etmek lazım. Zira AKP’nin dün yaptıkları, bugün yapıyor olduklarının kanıtıdır!
Yalanlarla Doğruların Birbirine Karıştığı Süreç
Bilindiği gibi Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu tampon bölge konusunda ABD’yle anlaştıklarını, hatta PYD veya IŞİD’in tampon bölgeye girmesi durumunda ABD’yle birlikte müdahale edileceğini duyurdu. Bunun üzerine ABD Dışişleri Sözcüsü Mark Toner, Feridun Sinirlioğlu’nu yalanladı ve sadece IŞİD’le mücadele konusunda ortaklaşıldığını ifade etti. Yalanlamanın ardından “tampon bölge” birden bire “temiz hat” oldu. İsim değişti ancak özü aynı kaldı. Davutoğlu yaptığı son açıklamada tampon bölge söylemini devam ettirdi ve gerekirse Türk askerinin Suriye’ye girebileceğini ifade etti.
Peki tampon bölge konusunda kim yalan söylüyor? Kim doğru söylüyor? Olası tampon bölgenin sınırları, amaçları ve araçları ne olacak? İlk sorudan başlayalım: Herkes yalan söylüyor olabilir. Zira burjuva devletler halklara yalan söylemek konusunda ustadır. İncirlik’in ABD’ye karşılıksız açılmadığını biliyoruz. İncirlik’in açılması karşılığında tampon bölge için Türkiye’ye onay verilmiş olabilir. ABD’nin bu meseleyi şimdilik gizliyor olmasının çeşitli stratejik kaygılardan kaynaklandığını tahmin etmek zor değil. Zira birlikte iş tuttukları ülkenin iktidarı, bilgisayar oyunu oynar gibi dış politika üretiyor. Tampon bölgenin şekli ve içeriği konusunda olmasa da detayları hususunda arada anlaşmazlık olma ihtimalini gözardı etmemek lazım.
Diğer sorulara geçelim: Tampon bölgenin sınırları nasıl çizilecek? Bazı kaynaklara göre olası tampon bölge, Azez-Cerablus hattının arasında olacak. Bölgenin genişliği 90 KM; derinliği ise Halep’e kadar uzanan bir alanda 40 kilometre olacak. Bu hattın Azez ile Arjele arasında kalan önemli bir bölümünü Nusra ve diğer muhalif gruplar denetliyor. Daha doğrusu denetliyordu. Nusra söz konusu bölgelerden güneye kaydı. Yerini Şam Cephesi ve Ahrar-Uş Şam (Ahrar Uş Şam son zamanlarda ABD’ye yaranmaya çalışıyor) gibi başka selefi gruplar aldı. Nusra’nın çekilme gerekçeleri konusunda birçok spekülasyon yapılıyor. Söylenenler arasında akla en mantıklı gelen seçenek, ABD ve Türkiye desteğiyle IŞİD’e karşı savaşıyor görüntüsü vermemek için Nusra’nın çekilmiş olabileceği.
Tampon bölge için tasarlanan hattın Azez ve Kilis sınırındaki Arjele köyü arasını muhalifler kontrol ettiği için burada yumuşak geçiş sağlanabilir; ancak Arjele’nin doğusundan itibaren IŞİD’in kontrol ettiği bölgeler başlıyor. AKP’nin “kullanışlı müttefiki” IŞİD, TSK’ya bu bölgelerde kolay geçit vermeyecektir. Elbette tampon bölge, 90 KM genişliğinde ve 40 KM derinliğinde olursa bu ihtimaller geçerli olur. Olası bir tampon bölge daha dar alandan girilerek de gerçekleştirilebilir.
Tampon bölgeyle neyin amaçlandığı sorusuna gelecek olursak, birincisi, AKP’nin açıktan desteklediği Halep’in kuzeyindeki muhaliflerin kontrol ettiği bölgelerin IŞİD’in eline geçmesi önlenmek isteniyor. Peki böyle bir durum gerçekleşir mi? IŞİD Kilis’in karşısında, muhaliflerin elinde bulunan bölgelere yönelik operasyonlarına devam ediyor. IŞİD’in muhaliflerle çatıştığı Herbel bölgesiyle yine muhaliflerin kontrol ettiği Nubl arasında yaklaşık 8-10 KM’lik mesafe var. Muhaliflerin bu bölgede çözülmesi durumunda, AKP’nin muhaliflere doğrudan ulaştırdığı yardımların önü kesilebilir. Bu durum Esad’ın elini kuzey cephesinde ciddi anlamda güçlendirir. Bu yüzden, tampon bölge oluşturularak söz konusu hattı IŞİD’in kesmesine engel olunmaya çalışılacak ve Halep hattı üzerinden muhaliflere verilen destek arttırılacak.
AKP’nin tampon bölge kurmaktaki asıl amacı ise PYD’nin Kobanê ve Afrin kantonlarını birleştirip Rojova’yı tam anlamıyla kontrol etmesinin önüne geçmek. YPG’nin Kobanê üzerinden Afrin’e ulaşarak kantonları birleştirmesi kısa vadede zor görünüyor. Zira bunun sağlanması için YPG’nin yaklaşık 100 KM’lik bir alanı ele geçirmesi gerekiyor. Daha önemlisi bu alanı kontrol eden çok farklı gruplar var. YPG’nin birlikte hareket ettiği ÖSO da bu gruplardan biri. YPG’nin kısa vadede kantonları birleştirmesi mümkün değil ancak AKP bu senaryodan ölesiye korktuğu için bir an önce atım atmak istiyor.
Tüm bunların yanında AKP’nin tampon bölge oluşturmak için uluslararası kamuoyunu ikna etmek adına kullandığı gerekçeleri de ifade edelim. AKP’li muktedirler canını kurtarmak için kuzeye hareket eden sivil halkın tampon bölgede korunacağını iddia ediyor. Ne yalan ama! Sen Selefi çeteleri silahlandır; İdlib saldırısında söz konusu çetelere aktif destek ver; sonra sivil halkı, uluslararası ortamı tampon bölgeye ikna etmek için kullan!
AKP’nin Harakirisi: Tampon Bölge!
Tampon bölge için TSK’nın belirlenen alanlara girmesi tam anlamıyla intihar olabilir. Eğer tampon bölge Azez ve Kafr Dran ya da Arjele (muhaliflerin kontrolündeki bölgeler) dışına taşarsa -ki taşacak gibi duruyor- buralarda çatışma ihtimali yüksek olur. Zira söz konusu bölgelerde AKP’nin “kullanışlı müttefiki” IŞİD var. IŞİD TSK’yı buyur etmeyeceğine göre çok yoğun çatışmaların yaşanması kuvvetle muhtemel.
İkincisi, Esad’ın tepkisi sert olabilir. Zira Esad, Türkiye’nin olası müdahalesini savaş nedeni olarak göreceğini ve karşılık vereceğini açıkça ifade etti.
Sonuç olarak ABD’nin mevcut durumda isteksiz desteklediği AKP, Suriye’de tamamıyla yalnız kalırsa şu anda boğazına kadar battığı bataklıkta tamamıyla boğulabilir. Unutmamak gerekir ki olası tampon bölge girişiminde TSK’nın doğusunda IŞİD; batısında YPG; güneyinde muhalifler ve Esad olacak. Gözünü kan bürüyen AKP kendisiyle birlikte Ortadoğu halklarını da ateşe atıyor!