Sosyalistlere Yönelik Kumpas Sökmeyecek!
İktidar toplumsal muhalefetin hareket alanını daraltmaya devam ediyor. Her gün yeni yeni soruşturma haberleriyle karşılaşıyoruz. Youtube yayınında IŞİD aleyhine yapılan bir yorum veya Suriye’de öldürülen gazetecileri sahiplenmek tutuklama gerekçesi haline getirilebiliyor.
Bu örneklerden en çarpıcılarından birini 13 Aralık’ta SEP’e yapılan operasyon ile yaşadık. Operasyonda aralarında KESK üyelerinin de bulunduğu 19 sosyalist gözaltına alındı. Gerekçe ne peki? Ankara emniyeti eliyle yaratılmış, hayali bir terör örgütüne üye olmak. Binlerce yıllık “devlet aklı” uydura uydura liseli genç bir devrimcinin bile gülüp geçeceği bir “terör örgütü” imal edebilmiş.
Elbette sosyalistlerin yasal faaliyetlerinin terörle ilişkilendirilmesi yeni birşey değil. Ancak insan ister istemez biraz gerçekçilik arıyor. Ankara Emniyeti ve Savcılığının SEP ile ilgili hazırladığı dosya bu anlamda baştan aşağı gülünç iddialarla dolu. Dosyada bahsi geçen Troçkistler 4. Sol İnşa (Bolşevik-Troçki) adlı örgüt savcılığa göre 12 Eylül sonrasında kendisini feshediyor; aradan 20 yıl geçtikten sonra Marksist Bakış dergisinin yayınlanmasıyla yeniden canlandırılmaya çalışılıyor. Yıl 2024. Bugüne gelene dek her ne hikmetse Ankara Emniyeti dışında bu örgütün ismini cismini duyan tek bir kişi bile yok. Soruşturma kapsamında sorabildikleri herşey SEP ve yan kurumları adına yürütülmüş yasal faaliyetlerden ibaret. Spartaküs Kültür Sanat Merkezi’nin balkonunda çay içmek, Tekstil İşçileri Güç Birliği Sendikası’na ait bildirileri dağıtmak, işçi direnişini ziyaret etmek, yasal bir mitinge katılmak, hatta iki kişi yan yana oturup tantuni yemek… 2020 yılından başlayarak dört yıl boyunca parti üyelerine yapılan fiziki ve teknik takip sonucunda bulabildikleri hepi topu bu. Gazeteci İsmail Saymaz da 23 Aralık tarihli yazısında bu komediye vurgu yapmış.
Mesele açık: İktidar içerde ve dışarda saldırganlığın dozajını artırırken sokaklarda, meydanlarda muhalefete, özellikle de sosyalistlere tahammül edemiyor. Bu dava yasal zeminde dahi olsa herhangi bir muhalif partinin, ki buna CHP de dahil edilebilir, çalışmalarının illegale düşürülüp dava konusu yapılabileceğini gösteriyor. Bu anlamda SEP’e yapılan bu operasyonun gelecek için bir örnek teşkil etmesi tehlikesi bulunmaktadır.
SEP’e yönelik baskının da tesadüf olmadığını biliyoruz. Ankara Emniyeti bir süredir partinin çalışmalarını özel olarak hedef alırken, özellikle gençleri aileleri üzerinden sıkıştırmaya çalışıyordu. Özellikle geçen sene yapılan seçimler de Güneş Gümüş’ün bağımsız milletvekili adaylığı etrafında yürütülen çalışmanın rahatsız ettiği biliniyordu. Seçim çalışmasından başlayarak partinin çalışmaları düzenli olarak terörize edilmeye çalışılıyordu. Gelinen noktada bu operasyonla birlikte emniyet ve savcılık çıtayı yükseltmiş oldu.
Burada yaklaşan bir tehlikenin olduğunu görmek gerekmektedir. İktidar katliamcı IŞİD çetelerini bir bir serbest bırakırken, yenidoğan bebeklerin canına kastedenlerin üzerine gitmezken cezaevlerini muhaliflerle doldurmak istemekte. Baskılar karşısında devrimci dayanışmayı büyütmek ve bu davanın toplumsal ve siyasal muhalefetin sınırlarını daraltmak adına atılmış bir adım olduğunu kamuoyuna yaymak aciliyet taşımaktadır. Yoksulluğun, çeteleşmenin böylesine yaygınlaştığı bir düzende emekçi halkın sesinin susturulmasına geçit vermemeliyiz.