SEP: "Sefalete Son! İnsanca Asgari Ücret!"
Asgari Ücret Tespit Komisyonu bugün ilk toplantısını yapıyor. 2020 için geçerli olacak asgari ücret, birkaç hafta içinde belirlenmiş olacak. AKP ve patronların koalisyon halinde çoğunluğu oluşturduğu komisyondan emekçiler lehine bir hamle beklenmiyor. Komisyona işçi sendikaları adına katılan Türk-İş ise en son kamu işçileri adına yürütülen toplu sözleşme sürecindeki ihanetiyle akıllara kazınmıştı. Bu açıdan bakıldığında komisyon bir tiyatrodan fazla anlam içermiyor.
Sosyalist Emekçiler Partisi, bugün başlayan asgari ücret görüşmelerine dair bir açıklama yayınladı. İnsanca geçinmeye yetecek bir asgari ücret talebi etrafında mücadele çağrısı yapılırken, asgari ücretten vergi alınmaması talebi de ortaya konuldu.
Açıklamanın tamamı şöyle:
“SEFALETE SON! İNSANCA ASGARİ ÜCRET
Geldik bir yılın daha sonuna. Asgari Ücret Tespit Komisyonu toplantıları başlamak üzere. Ekonomik kriz, artan enflasyon ve işsizlik rakamları da dikkate alındığında bu yılki asgari ücret milyonlarca emekçinin yaşam koşullarını çarpıcı bir şekilde etkileyecek.
Her zamanki gibi emekçileri sefalet ve açlık koşullarına mahkûm etmeye hazırlanıyor. Tek dertleri kârlarını büyütmek ya da iflasa sürüklenen yatırımları kurtarmak! Başka hiçbir şey umurlarında değil!
Kasım 2019 itibariyle dört kişilik bir ailenin açlık sınırı 2.108 TL, yoksulluk sınırı 6.849 TL olmuş durumda. Bekâr ve çocuksuz – tek başına yaşayan bir çalışanın yaşama maliyeti ise 2.557 TL.
Bu arada açlık sınırı sadece gıda harcamalarını kapsarken, yoksulluk sınırı ise gıda harcaması ile birlikte giyim, konut (kira, elektrik, su, yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu harcamaları da kapsıyor.
Kamu işçilerinin toplu sözleşme sürecindeki satışı, açık kalan mikrofonlara yansıyan Türk-İş yönetimi, yaşama maliyeti üzerinden yola çıkarak 2.500 TL’lik bir talepte bulundu. Yani zam talepleri %25.
Oysa dört kişilik bir ailede ortalama iki çalışan üzerinden hesaplama yaparsak, bu rakam yoksulluk sınırına yaklaşmıyor bile.
Son 2 yıl içerisindeki yüksek enflasyon oranlarını da dikkate alırsak, asgari ücretlilerin ve bütün ücretli işçilerin ciddi bir yoksullaşma yaşadığı ortada. Dolayısıyla asgari ücret zammı yapılırken, sadece şu anki yaşama maliyetini dikkate almak, asgari ücretlileri birkaç ay içerisinde temel ihtiyaçlarını karşılayamaz bir duruma mahkûm etmek anlamına gelecektir.
Asgari ücret, sefalet ücreti olmaktan çıkartılmalı ve insanca bir yaşam için gerekli asgari koşulları karşılayacak bir düzeye yükseltilmelidir.
Asgari ücretin artırılması, daha yüksek ücretler için asgari ücretle eşitlenmek anlamına gelmemelidir. Asgari ücretin üzerindeki bütün ücretlere de son iki yıldaki gerçek enflasyon artışı dikkate alınarak en az %40 zam yapılmalıdır.
Sadece ücretlerin belirlenmesi, yasal ayak oyunlarını düşününce yeterli olmayacaktır. Son yıllarda özellikle düşük gelirli emekçiler ağır vergi yükleri altında giderek daha fazla ezilmektedir. Bu nedenle asgari ücret ve diğer ücretlerde yapılacak artışların yanı sıra asgari ücretten vergi alınmamalı, 4.000 TL ve altındaki ücretlere çalışanlardan alınacak vergi %10 ile sınırlandırılmalı, vergi ödemelerinde işverenlerden katkı payı alınmalı, ağır artan oranlı bir vergilendirme sistemi getirilmelidir.
***
Bu Kazanımlar Mümkün Mü Değil Mi?
Asgari ücretin 2.020 TL’den 3.500 TL’ye çıkartılması, bütün ücretlere %40 zam yapılması, düşük gelirlilerin vergi yükünün azaltılması gibi talepler, bazılarına çok iddialı hatta hayal ürünü gelebilir. Biz bu rakamların gerçekçi olduğuna inanıyoruz. Esas sorun, bu tartışmaya kimin adına dâhil olduğunuzdur.
Kârlarını ve servetlerini artırmaktan başka bir şey düşünmeyen patronlardan taraf mısınız?
Bankaları, holdingleri, şirketleri kurtarmaktan başka bir amacı olmayan bakanlardan taraf mısınız?
Bir yandan işçiye hoş görünüp bir yandan arkasından iş çeviren sendika bürokratlarından taraf mısınız?
Yoksa alın teriyle yaşamaya çalışan on milyonlarca emekçiden taraf mısınız?
İlk iki gruptakilerin bırakalım asgari ücreti artırmayı, ellerinden gelse daha da düşürmek isteyeceklerini biliyoruz. Üçüncü gruptakilerin ise emekçilerin gerçek ve ciddi kazanımlarını düşündüğünü söylemek zor. Onlar ancak kendi koltuklarının ve elde edecekleri çıkarların peşindeler.
Ortaya koyduğumuz asgari ücret programı, ancak emekçiler tarafından ve emekçilerin penceresinden dünyaya bakanlar tarafından anlaşılacak ve haklı görülecektir. Derdimiz de budur.
Talep ettiklerimizi bugünkü hükümetin / asgari ücret komisyonunun verme ihtimali yok. Çünkü onlar ilk iki grubun çıkarlarını, üçüncü grubu maske olarak kullanarak koruma, kollama derdindeler.
Bu yüzden asgari ücret programımız için mücadele etmek ve dişimizle tırnağımızla insanca yaşam koşullarını kazanmak zorundayız.