Savaşın ve Yoksulluğun Gölgesinde Çocuklar – Derya Koca
Bugün okullar açıldı. 4+4+4 eğitim sisteminin çarpıklığı, imam hatip okulları dayatmasının yanında TEOG’da yeterli puan alamadığı için liselerdeki binlerce boş kontenjana rağmen açık lise okumaya mecbur bırakılan çocuklar bugün okula başladı.
AKP’nin yeni bir nesil yetirmek için oldukça önemsediği eğitim sistemi büyük yetersizlikler, skandallar ve başarısızlığıyla malum. Erdoğan’ın bugün ima hatip liselerinin 1 milyon öğrencinin üzerine çıkmasından duyduğu büyük sevinci dile getirmesi AKP’nin bu projeyi ne kadar önemsediğini gösteriyor. Aynı önemi açıklarken Erdoğan’ın ölü yıkamayı bilmemiz lazım diyerek imam hatipli öğrencilerle de alenen alay etmesi yeni neslin nasıl bir zihniyetin ellerinde olduğunu ortaya koymaktadır.
4 kişilik bir ailenin açlık sınırının bin 283 lira, yoksulluk sınırının 4 bin 57 lira olduğu (DİSK-AR, 2014) Türkiye’de AKP’nin sık sık üzerinde oynadığı ve piyasanın her türlü ihtiyacı için çocukların geleceğiyle bir yap boz gibi oynadığı eğitim sisteminin en önemli sorunu bugün çocuk işçiliği. MEB verilerine göre ortaöğretimde örgün eğitim dışına çıkan öğrenci oranı yüzde 6,17. Bu orandan yola çıkıp ortaöğretimdeki öğrenci sayısı göz önüne alındığında 2014 yılında lisede eğitimden ayrılan öğrenci sayısı yaklaşık 350 bin oluyor.
Eğitim Reformu Girişimi’nin Eğitim İzleme Raporu 2014-2015’e göre de Türkiye’de eğitimden erken ayrılma oranları AB ülkelerinin çok üstünde. Türkiye’de 2014 yılı itibariyle 18-24 yaş arasındakilerin liseyi bitirmeden eğitimden ayrılma oranı yüzde 38. Bu oran kızlarda yüzde 41, erkeklerde yüzde 35. 1 Milyon çocuğu liseye başlamadığını ortaya koyan raporda okul sıralarında olması gereken çocukların yüzde %10’unun eğitimin dışına itiliyor ve çocuk işçilerin arasına katılıyor.
2013-2014’te açık öğretim lisesinde okuyan öğrenci sayısı 1 milyon 12 bin 349 iken, 2014-2015’te bu sayı yüzde 46 artışla (458 bin kişi) 1 milyon 470 bin 434’e çıktı. Bu, merdiven altı atölyelerde güvencesiz ve çok ucuza uzun saatler çocukların çalıştırılabilmesinin önünü açan bilinçli bir hamle olarak AKP tarafından yaratıldı.
Al Jazeera’nin bugünkü haberinde :
“Açıktan nasıl okuyacağım. Görmeden, duymadan eğitimin nasıl faydası olacak? Anaokulu öğretmeni olmak istiyordum. Kızların okuması daha önemli ama… “
Sekiz kişilik ailelerinde bir tek babası çalışıyor. İki ablası da onun gibi liseyi bitirmeden ayrılmış. Bir ablası da geçen sene herhangi bir liseye puanı yetmeyince açıkta kalmış. Şimdi bir ayakkabı atölyesinde çalışıyor. Diğer ablası, lise birinci sınıfta kalınca okulu bırakmış. O da markette çalışıyor.” (http://www.aljazeera.com.tr/al-jazeera-ozel/liseden-uzakta)
Eğitim-Sen’in bugün yayınladığı rapor bu tabloyu daha da derinlemesine gösteriyor. Kürt çocukları mevsimlik işçi olarak şehirden şehire gezerek ağır işlerde çalışması neticesinde ancak kış aylarına doğru eğitime başlayabiliyor.Eğitim-sen’in raporu aynı zamanda savaşın ortasındaki çocukların hayatlarını da mercek altına alıyor.
Türkiye’deki göçmen işçiler ve onların hiçbir hakka sahip olmayan çocukların halini Aylan’ın sahile vuran bedeni ortaya koyuyor.2 milyonu geçkin Suriyeli göçmenden sadece 65 bin çocuk okula gidebiliyor. Yaşadıkları uyum ve müfredat problemi ise okula gidenlerin ne derece iyi bir eğitim aldığı konusunda büyük soru işaretleri oluşturuyor. BM’ye göre Ortadoğu ve Kuzey Afrika’daki savaş ve çatışmalar yüzünden 13 milyon çocuk okula gidemiyor. Bu çocukların aileleri çareyi Avrupa’ya kaçmakta buluyor.Suriye, Irak, Yemen ve Libya’da 9 bin okul yıkıldı ya da kullanılamaz hale geldi. Ortadoğulu çocuklar, emperyalizmin kan deryasında kurban ediliyorlar. Dünyada okula gidemeyen çocukların sayısı ise 58 milyonu bulurken 100 milyon çocuk ilkokulu dahi bitiremiyor.
Amacını 2015-2016 eğitim öğretim yılı öncesinde giderek şiddetlenen ve tüm toplumu büyük bir endişeye sevk eden çatışmalı sürecin eğitim öğretim ve öğretmenler üzerindeki etkisini tespit etmek olarak ifade eden rapor Ağrı, Bingöl, Dersim, Diyarbakır, Hakkâri, Kars, Mardin, Urfa, Şırnak ve Van illerini kapsayan bir anket çalışmasının sonucunda oluşturuldu.
Rapordan çarpıcı notlar:
- Türkiye’nin içine itildiği çatışma ortamında eğitim öğretimin sağlıklı yapılabilmesinin mümkün olduğunu düşünüyor musunuz? sorusuna verilen yüzde cevapların sadece %11’i evet iken %89’u hayır .
- Hakkâri ve Şırnak’tan gelen veriler katılımcıların yüzde 97’sinin mevcut koşullarda eğitim öğretimin sağlıklı bir şekilde yapılmasının mümkün olmadığını düşündüğünü, eğitim-öğretim yapılabilir diyenlerin ise sadece yüzde 3 ile sınırlı kaldığı görülmektedir.
- Hakkâri ve Şırnak’tan gelen veriler katılımcıların yüzde 97’sinin mevcut koşullarda eğitim öğretimin sağlıklı bir şekilde yapılmasının mümkün olmadığını düşündüğünü, eğitim-öğretim yapılabilir diyenlerin ise sadece yüzde 3 ile sınırlı kaldığı görülmektedir.Özellikle batıdan gelen öğretmenlerin önemli bir bölümünün en kısa sürede memleketlerine ya da başka illere gitmek istediği bilinmektedir.
- “Ülkede yaşanan çatışma ortamı nedeniyle mesleği bırakmayı düşünüyor musunuz?”
sorusuna katılımcıların yüzde 68’i HAYIR, yüzde 32’si EVET yanıtını vermiştir. Verilen yanıtlar, bölgedeki koşulların, görev yapan her 10 öğretmenden 3’ünün mesleği bırakmasını düşündürecek kadar kötü ve olumsuz olduğunu göstermektedir.
Bismil’de bombayla katledilen 8 yaşındaki Elif Şimşek’in toprağa verildiği gün okula başlayan milyonlarca çocuk yoksulluk, adaletsizlik ve AKP’nin gölgesinde büyümeye çalışıyor. Eğitim-Sen’in raporu sadece öğrenciler için değil eğitim emekçileri açısından savaşın gölgesinde eğitimin imkansız olduğunu gözler önüne seriyor.