Sarı Yeleklikler "Güleryüzlü Emperyalist" Macron'a Karşı! – Emre Can Konyalı
Avrupa’da sular durulmuyor. Hükümetlerin halkın cebine el uzatan hamlelerine karşı Avrupa’nın başta Fransa olak üzere birçok ülkesinde eylemler gerçekleşiyor. 17 Kasım’da başlayan “Yellow Vest Protests” (Sarı Yelekliler Eylemi) denilen kitlesel eylemler gündeme oturmuş durumda.
Gün itibariyle sokak gösterileri hala yoğun şekilde devam ediyor. Bu tarz eylemlere karşı her zaman olduğu gibi “komplo” yorumu yapan bir grup gözlemlemek mümkün. Olaylar, bu kesimler tarafından Macron’un AB ordusu gibi önerileri üzerine ona karşı gizli ellerin harekete geçtiği şeklinde yorumlanıyor.
Fransa-Almanya gibi Avrupa Birliği’nin büyük ekonomilerinin hem ekonomik olarak hem de askeri olarak ABD ile bir yarış içerisinde olduğu bir gerçek, fakat 280 binden fazla insanın sokaklara döküldüğü eylemleri bu kadar üstünkörü açıklamak bazı aklıselimlerin lafazanlığından ileri gitmiyor. Eylemlerin kitleselliği, alt sınıfların yoğun katılımı ve radikalizmi “güleryüzlü” emperyalist Macron’a karşı ülke içinde öfkenin ne kadar büyüdüğünü gösteriyor.
Macron bu yılın başlarında uyguladığı kemer sıkma politikaları ve demiryolu reformuyla büyük bir kitlenin tepkisini çekmişti. Demiryolu işçilerinin öncülüğünde birçok iş kolunda grevler gerçekleşmiş gençliğin de katıldığı eylemler Macron karşısındaki toplumsal muhalefeti beslemişti. Ne var ki sendikal bürokrasinin radikal sınıf mücadelesinin önüne ket vurduğu ve grevleri sonlandırma yönünde çabaladığını görmüştük. Macron’un destekçi sayısı anketlerde devamlı düşüşte.
Macron son dönemde yaptığı açıklamalarla ülke sorunlarından daha çok Fransa’nın gündemini emperyalist rekabete odakladı. Armistice Day anmalarındaki şovu, Trump’la olan Twitter atışmaları, Avrupa ordusu söylemleri bunun örnekleri. Ülke içinde azalmakta olan popülaritesini artırabilmek için Avrupa Birliği içerisinde güç kazanmayı ve emperyalist rekabette ABD ile çelişkileri kontrollü olarak canlı tutmayı sürdürüyor.
Sarı Yelekliler eylemine gelecek olursak… Sokağa çıkmayı tetikleyen mesele mazot fiyatlarına yüzde 23, benzine yüzde 15 zam yapılması oldu. Zamlara karşı başlayan imza kampanyası kısa süre sonra sokaklara on binlerce insanın dökülmesiyle devam etti. Otomobillerde bulunması zorunlu olan sarı yelekleri giyen insanlar yol kesme eylemlerini birçok yerde gerçekleştirdi. 17 Kasım tarihinden beri eylemler devam ediyor. Barikatlarla, polis müdahaleleriyle dolu eylemlerin ilk günlerinde 400’den fazla kişi yaralanmış, bir kadın hayatını kaybetmişti. 24 Kasım’daki eylem için İçişleri Bakanlığı ilk başta Concorde Meydanı’nı yasaklamıştı. Sonrasındaysa Eyfel Kulesi’nin önündeki Champs de Mars Meydanı’na gösteriler için izin verildi. Buradaki büyük eylemde kitle Concorde Meydanı’na yürümek istediğinde polis müdahalesi sert şekilde gerçekleşti.
Sarı Yelekliler’e halk desteği oldukça yüksek görünüyor. Yapılan anketlerde eyleme destek oranı yüzde 80 civarındayken Macron’u onaylayanların oranı yüzde 20’lere düşmüş bulunuyor. Emmanuel Macron zaten başkanlığa geldiği günden beri kitlelerin aradığı heyecanı yaratamamıştı.
Sloganlar ve röportajlar eylemlerin sadece son zamlarla ilgili olmadığını gösteriyor. Macron İstifa sloganı, röportajlarda hükümet ve düzen karşıtı konuşmaların örnekleri görülüyor. İlerleyen dönemlerde Avrupa’da benzeri eylemlerin gerçekleşebileceğini söylemek abartı olmaz. Gerek ekonomik koşullar gerekse hükümetlerin toplumsal fayda amacı olmayan yatırımları nedeniyle hükümetlere karşı öfkesi biriken halkın sokak eylemlerine yöneldiğini görebiliriz. Asıl mesele bu öfkenin örgütlendiği yer neresi olacak.
Avrupa’daki hareketlilik sadece Fransa’yla sınırlı değil. Mevcut hükümetlerle ve politikalarıyla uyuşmayan kitleler sokaklarda tepkilerini gösteriyor. Bulgaristan’da akaryakıt fiyatlarını, hayat pahalılığını ve düşük maaşları protesto amacıyla yol kapatma eylemleri gerçekleşmişti. Bu eylemlerde Başbakan Boyko Borisov’un istifası dillerdeydi. Fransa’da başlayan akaryakıt zamlarına karşı eylemler Belçika’ya da sıçradı, 39 kişi eylemlerde gözaltına alındı.
Avrupa’da sol söylemlerle seçimlere girildiğinde oy oranının oldukça arttığı örnekler görüldü. Sol reformizmden ileri gidemese de Melanchon’un seçim dönemindeki yükselişi de buna bir örnek. NATO’dan çıkmayı, çalışma saatlerini düşürmeyi, yüksek oranda servet vergisi getirmeyi vaad eden Melanchon %19.6 oy almıştı. Eğer radikal sol bu eylemlerdeki öfkeyi örgütlemeyi başarabilirse Avrupa’da denklemler değişebilir. Tersi durumdaysa iki alternatif öne çıkacaktır: Reformizm veya sağa kayış…