Sağlıkta Soygun Dönüşümü Tamamlanıyor (Serkan Üstün)
AKP’nin Sağlıkta Dönüşüm adı altında gerçekleştirdiği, piyasacı sağlık uygulamalarına bugünlerde iki yeni değişiklikle hız kesmeden devam ediyor. Sağlıkta dönüşüm son oniki yılda sosyal devlet uygulaması niteliğindeki tüm kırıntıları ortadan kaldırarak sağlıkta hastanın üstüne müthiş bir maddi külfet bindirmiş ve hekimlerin çalışma koşullarını kötüleştirmişti. AKP iktidarı şimdiye kadar eğitimde ve sağlıkta büyük bir dönüşüme imza atmış olmasına rağmen, bu iki alanda da hala durmadan gerici-piyasacı uygulamalarına azgınca devam ediyor.
Sağlıkta dönüşüm adı altında hayata geçirilen son iki uygulamaya göre, 1 Ekim tarihinden itibaren 15 kalem etken maddeyi kapsayan ilaçlarda taban fiyat uygulaması başlatıldı. Yani hastadan daha fazla katılım payı alınacak. Aynı etken maddeyi içeren eşdeğer grup içinde en ucuz olan ilaç SGK tarafından ödenecek, bu fiyatın üstündeki ilaçların reçete edildiği hastalar, cepten daha fazla ödeme yapmak zorunda kalacak. Ayrıca bu 15 kalem etken madde, mide, antibiyotik, kalp, tansiyon, hepatit B, astım gibi kronik hastalıkların ilaçlarını da içeriyor.
Sağlıkta dönüşüm yasalarından sonra hastaların sağlık hizmeti almak için ödediği bedeller şöyle:
– İlaç katılım payı (Yüzde 10-20)
– Muayene katılım payı (5-12 lira)
– Reçete ücreti (3 lira)
– Eşdeğer ilaç fiyat farkı
– Kutu başına ilave 1 TL (3. kutudan sonra)
– Özel hastane fark ücreti (yüzde 200’e kadar)
– Tetkik fark ücreti (Her tetkik ödenmiyor, farkı alınıyor)
– Erken muayene fark ücreti
– Öncelikli tetkik ücreti
– İstisnai sağlık hizmeti (Laparoskopik cerrahi gibi yöntemler için bile fark talep ediliyor)
Eczacı Odaları yaptıkları basın açıklaması ile AKP’nin bu uygulamalarına tepki gösterdi. Açıklamada Sağlık harcamalarının liberal piyasacı anlayış tarafından özel sektöre kanalize edildiği belirtildi. Odalar açıklamayı şöyle sonlandırdı: “Biz eczacılar, bugün sağlık harcamalarının en az yüzde 30’unu cebinden ödeyen hastalarımızla ilaç fiyat farkı, muayene ücreti, reçete ücreti, piyasada olmadığı için ulaşamadığı ilacın getiriliş prosedürünü değil, ilacını nasıl kullanacağını, kullanırken nelere dikkat etmesi gerektiğini, yani hastalarımızın sağlığını konuşmak, birer sağlık danışmanı olarak asli görevimizi yapmak istiyoruz.”
Taban fiyat uygulamasının getirisiyle aynı etken maddeyi içeren eşdeğer grup içinde en ucuz olan ilaç SGK tarafından ödenenmesi, bu fiyatın üstündeki ilaçların ücretlerinin hastaların cebinden çıkmasına yani hastanın cebinden toplamda daha fazla ücret çıkmasına neden olacak. 15 kalem ilaçtaki taban fiyatı temel alan ödemeye dâhil olan ilaçların toplam tüketim içindeki yeri yaklaşık %5. Ancak SGK tarafından yapılan açıklama bu etken madde gruplarının önümüzdeki süreçte sayısı artırılacağını gösteriyor.
İlaç alımı ile ilgili ikinci bir uygulama ise 25 Eylül tarihi itibarıyla ülkede bulunmayan, ithal edilerek yurtdışından getirilen kanser dâhil pek çok kronik hastalıkta kullanılan ilaçların başvurularının yurt genelindeki eczanelere yapılmasına ilişkin bir düzenleme. AKP iktidarı bunu yeni bir düzenleme olarak halka pazarlamaya çalışsa da, ithalat prosedürünün sipariş usülü ile olması, hastanın bekleme süresinde hiçbir değişikliğe neden olmayacaktır. Eczacılar, bu ilaçların eczane raflarında bulunması ve hastaya reçete edildiği zaman hemen sunulması ve tedaviye başlanması gerektiğini düşünüyor.
Piyasacı anlayışın artık tamamen egemen olduğu sağlık ve eğitim sektörlerinde, AKP’nin neoliberal dönüşümleri her zaman olduğu gibi yoksul halkın cebini boşaltıp, zenginleri daha da zengin etmeye yönelik adımlar atmaya devam ediyor.