Özel Eğitim Kurumları Açılırken, Bir Okurumuzdan MEB’e Açık Mektup!
Pandemi devam ederken normalleşme sürecine girildiği gerekçesiyle MEB tarafından özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinin 15 Haziran’da açılmasına karar verildi. Bu karar alınırken yalnızca kurum sahiplerinin ve velilerin görüşlerine başvurulduğunu; özel eğitim öğretmenlerininse bu süreçte dışarda bırakıldığının altını çizmek gerekiyor. Bu tarihin MEB tarafından resmi olarak açıklanmasından önce Özel Eğitim Dernekleri Federasyonu yetkililerinin 1 Haziran tarihinden itibaren kamuoyu yokladığına çok kez şahit olduk. Özel eğitim emekçileri ise bu tarihin çok erken olduğunu, alınan bu kararla binlerce özel gereksinimli çocuğun ve bu kurumlarda çalışan emekçilerin sağlıklarının riske atıldığını söyleyerek kararın tekrar gözden geçirilmesini talep etmişlerdi.
Tamamen maddi kaygılarla hareket eden kurum sahiplerinin MEB’e yapmış olduğu yoğun siyasi baskı lehlerine sonuç verdi. Kurumlarda alınacak önlemlere dair 15 maddelik bir genelge yayınlandı. Genelgedeki önlemler biz eğitimcilerin nazarında somut koşullara uymayan, gerçeklikten uzak ve göstermelik maddeler olmaktan öteye gidemedi. Özel eğitim merkezleri bulaş riskinin en yüksek olduğu kurumlar. Bu kurumlarda eğitim gören öğrencilerin çoğunun kronik rahatsızlıkları var ve bağışıklık sistemleri oldukça zayıf olduğu için salgın karşısında en riskli gruptalar diyebiliriz. Özel eğitim merkezlerinde en ufak bir grip salgınının bile eğitim emekçisinden tutun velisine kadar yayıldığını düşünürsek covid-19 salgınının yayılmayacağının garantisini kim verebiliyor.
Açıklanan maddelerin her birine burda tek tek değinmek mümkün değil ancak alınan tedbirlerin somut koşullardan ne kadar uzak olduğunu anlatmak adına maddelerinin bir kısmına değinmek yerinde olacak. Özel eğitim merkezlerinde eğitim gören çocuklarımızın çoğu zihinsel ve bedensel desteğe ihtiyacı olan bireyler. Birçok çocuğun özbakım becerileri ve motor gelişimleri eğitimciler tarafından sağlanmaya çalışılırken bizlerden çocuklarımızla 1,5 metre mesafe kuralına uyarak, masa başında maske takarak ders yapmamızı bekliyorlar. Sınıfların metrekaresini ve 40 dk aralıksız ders saatini düşünürsek bu önlemlerin ne kadar yetersiz kaldığı ortada.
Özel gereksinimli bireyler maske, siperlik, eldiven gibi koruyucu ekipmanları bırakın üzerinde barındırmayı karşı tarafın takmasından dahi rahatsızlık duyar. Koruyucu ekipman takmayan personele, engelli bireye cezai işlem uygulanacağı yazıyor. Duygu durum bozukluğu yaşayan çocuklarımıza koruyucu ekipman giyme zorunluluğu dayatmanın pedegojik açıdan birçok olumsuz sonuç doğuracağını görmezden gelen kurum sahiplerinin, kurallara uymayan engelli bireye nasıl bir cezai işlem uygulayacağını biz eğitimciler çok merak ediyoruz. Bazı durumlardaysa -fiziksel rehabilitasyon ve konuşma terapisi gibi- fiziksel temas biz emekçiler için kaçınılmaz hale geliyor. Kurumlarda öğrenciler için kullandığımız pek çok ortak materyal de salgının yayılmasına hızlandırabilir. Patronların normal dönemde dahi materyal almaktan kaçındıklarını çok iyi bilen biz emekçiler, salgın sürecinde materyal sayısını arttıracaklarına ihtimal dahi vermiyoruz.
Özellikle Covid-19 salgını nedeniyle ekstra önlemlerin alınması gerektiği bir dönemde kurumların koruyucu ekipmanlara ekstra özen göstermesi gerekiyor. Ancak normal bir dönemde dahi birçok sorumluluktan kaçan çocuğun bütün sorumluluğunu eğitimcilerin üzerine yıkan kurum sahipleri için bu duruma ne kadar dikkat gösterileceği konusunda şüphelenmemiz oldukça doğal. Yardımcı personel eksikliği nedeniyle salgın öncesinde teneffüslerde dahi çocukla ilgilenmek zorunda kalırken şimdi verilen 20 dakikalık teneffüs süresinde biz eğitimciler hangi işi yapacak: Çocukla mı ilgilenecek, veliyi mi bilgilendirecek, odayı yeni derse mi hazır hale getirecek bir de dezenfekte mi edecek?
Kurumlarda kronik rahatsızlığı olan, ileri yaşta veya hamile emekçilerin durumuna ilişkinse kurumlardan herhangi bir açıklama henüz gelmiş değil. Emekçilerin ve öğrencilerin başlarına bir şey gelmesi durumunda bunun sorumlusu kim olacak?
Dolayısıyla yeni dönemde birçok sorun bizleri bekliyor olacak. Korktuğumuz senaryoların gerçekleşmesini istemeyen biz eğitimciler kararın tekrar gözden geçirilmesini talep ediyoruz.