Nükleer Santraller Kime Yarayacak?
Dün Sinop’ta kurulması planlanan nükleer santral için düzenlenen ÇED Halkın Katılım Toplantısı’na halkın katılımını önlemek için Sinop Valiliği ve emniyeti kentte sıkıyönetim ilan etti. Neredeyse her köşe başını polis tutarken, toplantıya katılmak için toplanan kalabalığa polis müdahale etti. Toplantının düzenleneceği otelin çevresi tomalar, iş makineleri ve zırhlı araçlarla çevrelendi. Toplantıya sadece AKP’nin il teşkilatlarından, gençlik ve kadın kollarından gelen katılımcıların girişine izin verildi. Öyle ki toplantıya Sinop Belediye Başkanı bile alınmadı. Gazeteciler de akreditasyonları olmadığı gerekçesiyle toplantıya alınmadılar.
Toplantıya sabah çok erken saatlerde girmeyi başarabilen belgesel fotoğrafçısı ve çevre aktivisti Volkan Atılgan Emek yaşananlarla ilgili olarak şunları kaydetti: “Bu tip ÇED toplantılarında örgütlü bir yapıyla karşılaşıyoruz. Bir gün önce bölgede bir ev kiraladık. Uyumadan bekledik ve sabah 05.00 gibi 4 kişi salona girdik. Saat 06.00’dan itibaren AKP’nin il ve ilçe örgütlerinden yöneticiler, belediye başkanları, kadın kolları üyeleri otobüslerle gelmeye başladı. Kahvaltıları kendilerine açık büfe olarak ikram edildi. Sıcacık salondabeklemeye başladılar. 200 kişilik salonda 230 – 240 kişi kadar vardı. Şirket yetkilisi, “Halkın toplantısına hoşgeldiniz sayın halk” gibi bir şey söyledi. Arkadaşımız da “Ne halkı, halk dışarıda” diye bağırınca hem polisler hem de nükleer yandaşı AKP’liler iki arkadaşımıza saldırmaya başladılar. İki arkadaşımız da burada tarımla uğraşıyorlar. Pirinç üretiyorlar. Kürsüye bir miktar kanlı pirinç savurdular. Biz burada tarım emekçisi ve aktivist kimliğimizle bulunuyoruz.”
Sinop Türkiye’nin en sessiz sakin ve mutlu illerinden birisi olarak biliniyor. Fakat AKP iktidarının günün birinde bu rahatı bozacağı açıktı. Şimdilerde Sinop’ta yaşayanlar kent üzerindeki tahribattan fazlasıyla muzdaripler. Cumhuriyet gazetesine konuşan 67 yaşındaki Hikmet Kara şunları dile getiriyor: “Sinop sadece nükleer santralla cebelleşmiyor. Türkiye’nin Mezarlığı olmuş Sinop. Füzeciler gelir, füze kurarlar. Denize balıkçılar gelir, balık çiftliği kurarlar. Yolgeçen hanı olmuş kent. Sanki başka bir enerji yok, yeni teknolojiler yok, nerede köhnemiş, miadını doldurmuş bir teknoloji onu getiriyorlar. Sinop’u nasıl öldürebiliriz projesi bu. Sinoplu ölür ama buraya bu nükleeri kurdurtmaz.”
Kurulması planlanan Akkuyu ve Sinop nükleer santrallerinin o bölge için yaratacağı riski tartışmaya bile gerek yok. Karadeniz halkı Çernobil faciasının izlerini hala taşıyor ve bir daha aynı deneyimi yaşamamak için sonuna kadar direnmekte kararlılar. Üstelik tüm dünyada Fukuşima felaketi bu kanlı hafızayı tekrar tazelemişken ve bu yüzden birçok ülkede nükleer santrallerden vazgeçilirken, AKP’nin neden nükleere bu kadar taptığı gerçeğini biraz kazıdığımız yine devasa bir rant karşımıza çıkıyor. Sinop’a kurulması planlanan nükleer santral projesinin maliyeti 22 milyar dolara kadar çıkıyor ve inşa edecek firmalara bakıldığında şaşırmıyoruz: Ruslarla birlikte ortak bir konsorsiyum oluşturan Cengiz-Kolin ve Kalyon İnşaat. Yıllardır bu üç şirket iktidarla işbirliğine girerek geniş çaplı projelerden milyarlarca dolarlık rant elde etti. Milleti bilmem ne yapacağız diyen Cengiz’e emanet edilen rant bir yana, bu kafaya on milyonlarca insanın sağlığını etkileyecek bir risk de teslim edilmiş oluyor.
Türkiye’nin önümüzdeki on yıl içerisinde enerji üretimi açısından bir sıkıntısı bulunmuyor. Yaklaşık 85 megawattlık kapasitesiyle elektrik ihtiyacını karşılayabilir. Yani nükleer santralin enerji açığını kapatma gibi bir misyonu da olmayacak. Tamamen gösterişe harcanan milyarlarca dolar ve ben yaptım oldu zihniyetinin tatmin edilmesi…
Öte yandan bu firmalara verilen alım garantileri gelecekte emekçilerin sırtına ağır bir yük bırakacak. Elektrik Mühendisleri Odası’nın açıkladığı veriler şu şekilde:
- Sinop NGS için 20 yıl alım garantisi verilmiş ve yakıt bedeli hariç kilovat saat (kWh) başına birim bedeli 10.83 sent olarak tespit edildi. Bugünkü kurlar üzerinden 40.6 kuruş olan bu fiyat, 2017 piyasada ağırlıklı ortalamasında 16.81 kuruş olan fiyattan yüzde 242 daha pahalı. Yıllık 35 milyar kWh civarında üretim yapacağı hesabından hareket edilirse, alım garantisi nedeniyle yıllık olarak bu santrala 3.79 milyar dolar (14.2 milyar TL) ödenecek. Bu rakam 20 yılda 75.8 milyar dolara (284 milyar TL) ulaşacak. Üstelik bu rakama yakıt bedeli dahil değildir.
- Akkuyu NGS’ye, 15 yıl boyunca üreteceği elektriğin yüzde 50’sine 12.35 sent/kWh üzerinden alım garantisi verildi. Bugünün kurları ile 46.31 kr/ kWh olan bu rakam 2017 piyasa fiyatından yüzde 275 daha pahalı. Santrala 15 yılda 285 milyar kWh elektrik karşılığında 35.2 milyar dolar (132 milyar TL) ödenecek.
Tüm dünyada yenilenebilir kaynaklardan elde edilen elektriğin fiyatının 3 sent/kWh, doğalgazdan elde edilenin fiyatının 5.5 sent/kWh olduğu düşünüldüğünde bu rakamlar iktidarla iş tutan firmaların halkın sırtından yapacağı vurgunun boyutunu gösteriyor.
AKP iktidarı hem doğanın hem insan sağlığının hem de çocuklarımızın geleceğini çalmak için yeni bir adım atıyor. Sadece Sinopluların, Mersinlilerin mücadelesi yetmez. Emekçi sınıflar geleceklerinin çalınmasına hep birlikte dur demelidirler!