Mücadele Parolası: Örgütlenme ve İşyeri Komiteleri – Av. Engin Kara

Mücadele Parolası: Örgütlenme ve İşyeri Komiteleri – Av. Engin Kara

Geçtiğimiz yıl pek çok olumsuzlukla doluydu. Bir yandan ülkede 2018’den bu yana devam eden ekonomik kriz, bir yandan dünya çapında bütün çelişkileri katmerleyen Covid-19 salgını, bir yandan işçi sınıfının haklarına ve yaşam koşullarına yönelik bitmek bilmeyen saldırılar…

Kapitalist Barbarlıkla Geçen Bir 2020

Evet, pek yaşanılası bir yıl geçirmedik. Ama bunu sebebi ne 2020’ydi ne de yarasa yiyen Çinliler… Dünya tarihinde pek çok örneği olan bir salgın hastalığın bütün dünyayı eve kapatmaya kadar zorlamasına neden olan şey, emperyalist kapitalist düzenden başkası değildi.

Velhasıl, patronlar ve devletler hem salgının hem de ekonomideki kötü gidişatın bütün faturasını emekçilerin üzerine yüklemek istedi. AKP/Erdoğan rejimi salgını işçileri kazık atıp patronlara fırsatlar yaratmak için kullandı. Mesela, salgının başlamasıyla patronların dayatması olarak karşımıza çıkan ücretsiz izin uygulaması, Nisan 2020’de çıkan yasayla “yasanın dayatması”na dönüşmüştü. Aradan geçen onca ayda bu uygulama, patronların tamamen keyfiyet içerisinde kullandığı işçi düşmanlığı aygıtına dönüştü. Sipariş azaldı ücretsiz izin, işçiler sendikalaştı ücretsiz izin, sesini çıkaran oldu ücretsiz izin…

AKP’nin 2020’de işçi sınıfına attığı son kazık ise asgari ücret oldu. Milyonlarca işçi, açlık ve sefalet koşullarında bir asgari ücrete daha mahkum edildi.

2021’i Değiştirmek

Bu açıdan içerisine girmiş bulunduğumuz yıl, devam eden ekonomik kriz ve pandemi dolayısıyla sınıf çelişkilerinin keskinleştiği bir yıl olacak. Aslında bu durum 2020’li yıllara yayılacak görünüyor. Zira, kapitalist düzen, çelişkileri bastıracak ya da en azından törpüleyecek araçlar geliştirme kapasitesi açısından da görece zayıf bir durumda.

Bu nedenle 2021’i değiştirmek, ilerleyen yılları da kapsayacak şekilde sınıf mücadelesindeki gidişatı değiştirmek anlamına gelecek. Mevcut tablo, şu an itibariyle olumsuzlukları göze soksa da bize sunduğu fırsatlar açısından en olumlu olanakları da içeriyor. Yürüttüğümüz her çalışmada, hatta mesai çıkışı bindiğimiz ulaşım aracında ya da sokakta yürürken bile işçi sınıfının, emekçilerin, esnafın bıkkınlığını, öfkesini, arayışını hissediyoruz. Gördüğümüz tablo şudur: eğer tarihe müdahale etmeyi başarabilirsek, işçi sınıfının öncülüğünde yükselecek olan örgütlü mücadele açısından Türkiye’de 2021, kritik ileri atılımların en azından başlayabileceği bir atmosferde geçecek.

Sınıf Mücadelesi Denklemi

Ufak tefek kazanımları bir kenara bırakırsak, sınıf mücadelesinde 2020 patronların işçi sınıfının karşısında güçlü olduğu ve kazandığı bir yıl oldu. Sınıf mücadelesi de, her mücadele gibi nihayetinde güç dengeleriyle belirleniyor. Patronlar her zaman örgütlenmeye ve kendi talepleri için hamleler yapmaya önem veriyorlar. Ama işçi sınıfının örgütlülük düzeyi düşük ve var olan örgütlü güçler de potansiyellerini değerlendirmekten uzak durumda.

Emekçi kitlelerin kendiliğinden bir patlaması yaşansa bile, böyle bir harekete öncülük edecek güçler ortada olmadıkça önemli kazanımlar elde etmek zor olacaktır. Elbette bir sınıf hareketinin yükselmesi öncü güçlerin örgütlenmesini besler ancak öncesindeki hazırlıkların ve altyapının yeterli olması koşuluyla.

Örgütlü güçten kastımız sadece skor olarak üye sayısı da değil elbette. Örgütlü işçilerin sınıf bilinçlerinin yükselmesi ve sınıf mücadelesi içerisinde kendilerine biçilen rolü oynayabilecek stratejik donanıma ve taktik gücüne sahip olması gerekir.

Örgütlenmek ve Mücadeleye Hazırlanmak İçin İşyeri Komiteleri

Özellikle sendikalı işyerlerinde hak mücadelelerini vermek ve hatta bazı zamanlarda kazanmak mümkün olsa da geniş işçi yığınları için örgütsüzlük en ufak bir hak mücadelesi bile verememek ya da giriştikleri mücadelede kaçınılmaz yenilgi anlamına geliyor. Sendikalı işyerlerinin çoğunda bile çeşitli “mücadeleler”, işçilerden bağımsız bir şekilde tamamen teknik/yasal bir olay olarak sürüyor. Bu çıkmazı nasıl aşacağız?

Öncelikle işçi hareketinde görevlerimizi tespit edelim:

  1. Geniş işçi kesimlerini örgütlü mücadeleye kazanmak,
  2. Verilecek mücadelelere, yumurta kapıya dayandığında değil çok daha öncesinden hazır olmak,
  3. Mücadele esnasında ipleri sendika bürokratlarına, uzmanlara bırakmamak, işçilerin iradesini geçerli kılmak,
  4. Tüm bunları hedefleyen sosyalist emekçi bir program etrafında kenetlenmiş öncü işçilerin devrimci örgütlenmesini güçlendirmek.

Bu görevleri yerine getirmek için atmamız gereken adımları ise şöyle özetleyebiliriz:

  1. İşyerinde örgütlenmek ve patronun saldırılarına karşı önlemler alabilmek için en az 2 kişiye ulaştığımız bütün işyerlerinde ÖRGÜTLENME KOMİTELERİ kurmak,
  2. Güçlenilen ya da zaten sendikalı olan işyerlerinde bütün işçiler tarafından seçilecek İŞYERİ KOMİTELERİni örgütlemek,
  3. Farklı işyerlerinde, sektörlerde, bölgelerde sürdürülen mücadeleleri organize etmek ve birlikte hareket edebilmek için bölgesel ve ulusal düzeyde ağlar geliştirmek, İŞÇİLERİN GÜÇ BİRLİĞİNİ sağlamak,
  4. Patronların ve iktidarın her türlü saldırısına karşı seferber olmak ve üretimden gelen gücümüzü kullanmak.

Bütün bunlar, kağıt üzerinde durduğu gibi kolay değil elbette. Ancak gidişatı ve geleceği değiştireceksek bu yolda gidebileceğimiz en ileri noktaya kadar canla başla ilerlemek zorundayız. Bütün mesele, katettiğimiz mesafeye bağlı olacak. Biz bunun için kollarımızı birlikte sıvayalım istiyoruz!

 

 

KATEGORİLER