Mikrofon Emekçilerde – 8 | Termik Santraller Kapanırken ENERJİ İŞÇİLERİ MÜCADELE ETMEK ZORUNDA!

Mikrofon Emekçilerde – 8 | Termik Santraller Kapanırken ENERJİ İŞÇİLERİ MÜCADELE ETMEK ZORUNDA!

Toplamda 6 termik santral, baca gazı arıtma tesisi bulunmadığı gerekçesiyle kapatıldı. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın birlikte gerçekleştirdiği operasyonda Kahramanmaraş Afşin A, Kütahya Seyitömer, Kütahya Tunçbilek, Sivas Kangal ve Zonguldak Çatalağzı termik santralleri tamamen, Manisa Soma Termik Santrali ise kısmi olarak durduruldu. Yatağan’ın da aralarında olduğu 4 santrale ise geçici faaliyet izni verildi.

Emekçiler Mikrofonda dizimizde bu defa termik santrallerde neler yaşandığını, kapatılan termik santrallerde çalışan işçilere ne olacağını TES-İŞ Yatağan Şube Eski Başkanı Erol Soğancı ile konuştuk. Erol Soğancı 80’li yıllardan 2000’li yıllara Yatağan ve çevresindeki santrallerde enerji işçilerinin lideri olarak mücadele etmişti.

Santraller Neden Kapatıldı?

Kapatılan santrallerde baca gazı arıtma tesisi yok. Bu yüzden Kahramanmaraş Afşin A, Kütahya Seyitömer, Kütahya Tunçbilek, Sivas Kangal ve Zonguldak Çatalağzı, Manisa Soma Termik Santralleri hakkında kapatma işlemi yaptılar. Yatağan, Orhaneli, Kahramanmaraş Afşin B ve Ankara Çayırhan santrallerine ise 6 aylık geçici faaliyet izni verildi.

Mesela Yatağan’ın hikâyesi şu şekilde. Bu santraller, çevre mevzuatı çıkmadan önce işletilmeye başlanmıştı.  İşletilmeye başlandığı zaman da çevreciler dava açmış ve neticede Yatağan santrali mahkeme tarafından kapatılmıştı. Sonrasında bizim o dönem yaptığımız eylemler sayesinde Yatağan santrali, Bakanlar Kurulu kararı ile çalışmaya başladı.

Ama tekrar çalışmaya Bakanlar Kurulu kararı ile başlandığı için, yıllarca mevzuatın gerektirdiği düzenlemeleri yapmadılar. Bu sırada da 2014’te Yatağan’ı özelleştirdiler. Ancak -çevre hareketinin de etkisiyle- bizim bölgemizde (Yatağan, Yeniköy, Kemerköy) santrallerde baca gazı arıtma tesisi yapılmıştı.

“SANTRALLERİN KAPATILMASINDA BAŞKA NEDENLER OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUM.”

Eskiden enerji ihtiyacının %120’si üretilirken şu an %162 oldu üretim. Bu kapasite mevcut yani. Bu yüzden santrallerin kapatılmasında başka nedenler olduğunu düşünüyorum. Kapatma kararının altında yatan gerekçesinin insan sağlığı olduğunu düşünmüyorum.

İşçiler Ne Olacak?

İşçilere gelirsek, onlarla ilgili hiçbir şey yok! Bakan açıklamış “şirketlerle konuştuk, bu konuda makul yaklaşıyorlar” diye. Zaten kapatma koşullarında bu şirketler batacak. Bu durumda işçiler için ne olur? Ancak tazminatlar söz konusu olabilir! Zaten bunların söylediği başka bir şey de yok.

“10 BİNE KADAR İŞÇİ İŞSİZ KALACAK”

Şimdi bu kapatılan 6 santralde 2-3 bin işçi var. Sadece termik santral işçileri değil. Bu rakamdan belki daha fazla maden işçisinin de ekmeği söz konusu. Kömür çıkarıyorlar, o kömür santral için çıkıyor. Bu şekilde bakarsak termik santral ve bağlı işlerde çalışan 10 bine kadar işçi bulunuyor. Bu durumda bunlar artık çalışamaz hale gelecek. İnsanlar işsiz kalacaklar, aç kalacaklar. Olaya bu şekilde bakmak gerekiyor.

Baca Gazı Arıtma Tesisi Nedir?

Bu sistemler neredeyse santralin yarısı kadar teknoloji kullanılarak kurulan sistemler. Çok büyük miktarlarda, 150-200 milyon dolarlık yatırımlar gerekiyor bir santral için. Bir santralde üretilen enerjinin %10’u santrali çalıştırmak için kullanılır. Bir %10’luk enerji de bu baca gazı arıtma tesisine harcanır.  Bu baca gazı arıtma tesisleri kireç taşıyla çalışıyor. Kireç taşı, sülfürik asidi tutarak atmosfere salınımını engelliyor.

“EVDEKİ ÇEŞMEYE FİLTRE TAKMIYORSUNUZ!”

Bu sistemin kurulumu bir yılı aşan bir süre alır. Bacaya filtre takmak gibi basite indirgenebilecek bir olay değil. Santralin yanına tıpkı santral gibi bir tesis kurmayı gerektiriyor. Büyük bir olaydan bahsediyoruz ve planlama gerekiyor.

“Bacaya filtre takılmadı” denilerek olay basitleştirilmeye çalışılıyor. Sanki evdeki çeşmeye su arıtma filtresi takılıyormuş gibi algılanıyor!

Yatağan’da 1994’te Mücadele Ederek Kazandık!

Yatağan’daki santrale karşı çevre hareketleri dava açmıştı, bu santrallerin emisyon izni, deşarj izni yok diye. İdari davayı kazanmışlar ve Danıştay da onamıştı. Böylece Mart 1994’te Yatağan’ın çalışması durdurulmuştu.

O dönemde Yatağan santrali Türkiye Elektrik Kurumu’na bağlıydı. Kurumdan işyerine bir yazı geldi bize ve şunu söylüyordu: “Santral kapatılmıştır. Yıllık izin hakkı olan işçilere bunlar kullandırılsın, yıllık izin hakkı kalmayana da ücretsiz izin verilsin. Daha sonra da iş akitleri feshedilecektir.”

Biz de Enerji Bakanlığı’na, TEK’e gidip ilgili yerlerle görüşmeler yaptık ama sonuç alamadık. Sonuçta eylem yapmak zorunda kaldık.

“YATAĞAN’I YATAĞAN YAPAN 10 GÜNLÜK MÜCADELE”

O zaman 1.300 işçi çalışıyordu, 50’sini “santrali korumak” adına tuttular, “kendi adamları” olarak düşündükleri 150-200 kişi kadarını da Yeniköy ve Kemerköy santrallerine gönderdiler. Bu son işlemi iptal ettirdik, görev kâğıtlarını ben yırttım.

Sonrasında oturup işçi arkadaşlarımızla konuştuk ve değerlendirmeler yaptık. Her gün eylem yapmaya başladık. Süreç işyeri meclisi kurmaya kadar evrildi bu sırada. Kadınlar ve çocuklar da bu işe katıldı. Çocukları okula göndermiyorduk. Her sabah santral kapısında buluşup burada konuşma yapıyorduk sonra yol kapatarak, yürüyüş yaparak PTT’ye giderek hükümete ve sorumlulara telgraf çekiyorduk.

Bu süreç 10 gün kadar sürdü. Her gün bir şeyler yapıyorduk. Sabah 8’den akşam 7’ye kadar, sanki mesai yapıyor gibi disiplinli bir şekilde eylem sürecimiz devam ediyordu.

En son dönemin Muğla Valisi’nden işyerindeki sorun hakkında görüşme talep ettik ve heyet olarak geleceğimizi söyledik. Ertesi güne randevu verdi. O akşam heyeti büyüttük. Yatağan’da ne kadar minibüs, otobüs varsa tuttuk ve Muğla’ya gittik. Yaklaşık 2.000 kişi kadar gittik görüşmeye. İşçiler, eşleri, çocuklar… 2-3 saat sürdü Valilik önündeki bekleyişimiz. Sonra içeriye alındık ve bu görüşmede Vali bize Bakanlar Kurulu’nun karar almak üzere olduğunu ve işletmenin geri açılacağını söyledi.

Sonra Yatağan’a geri döndük ve daha o gün çalışmaya başladık. Yıllara yayılan Yatağan mücadelesinde Yatağan’ı Yatağan yapan bu 10 günlük mücadeledir diyebiliriz. Özelleştirme karşıtı mücadelemiz için de bir kırılma yaratmıştı bu eylemler.

Muğla’yı sarsan 10 gün… Türkiye’yi de etkilemişti hatta.

Mücadeleden Başka Çözüm Yok!

Mücadele etmek dışında çözüm yolu yok. Mutlaka mücadele etmek zorundayız.

Eğer kapatılan santrallerin işçileri, işsiz bırakılmaya karşı mücadele ederlerse yalnız kalmazlar.

Dünya çapında emekçilerin isyan ettiği bir dönem yaşıyoruz. Her yerde olumsuzluklara karşı ayağa kalkıyor işçiler. Türkiye’de de asgari ücreti, ekonomik krizi düşünürsek santral işçileri işsiz bırakılmaya karşı mücadele ederse yalnız kalmazlar. Çünkü benzer sorunlarla boğuşan binlerce işçi onlara destek olur.

Hep de böyle olmuştur. Bizim Yatağan direnişinde de böyle olmuştu.

ETİKETLER