Mikrofon Emekçilerde – 24 | İkitelli OSB’den Metal İşçisi Ferhat’la Asgari Ücret Üzerine

Mikrofon Emekçilerde – 24 | İkitelli OSB’den Metal İşçisi Ferhat’la Asgari Ücret Üzerine

Merhabalar! Mikrofon Emekçilerde dizimize başlayalı tam bir yıl oldu. Bir yılda 24 röportaj gerçekleştirdik. Tekstil işçilerinden eğitim işçilerine, gıda işçilerinden meslek liseli stajyerlere, Birleşik Metal-İş üyelerinden Petrol-İş üyelerine işçi sınıfının sesi olmaya çalıştık. İşçi sınıfının olayları nasıl yorumladığını, nasıl mücadele ettiğini, nasıl devrimcileştiğini bu sayfalardan birlikte okuduk. Yaptığımız röportajlar çoklukla gelişen mücadelelerin, direnişlerin, örgütlenme süreçlerinin içinden çıktı. Bir yılı geride bırakırken bu defa İkitelli Organize Sanayi Bölgesi’nde sömürüye ve hükümetin işçi düşmanı politikalarına karşı örgütlenmeye başlayan metal işçisi arkadaşlarımızdan Ferhat’a uzattık mikrofonumuzu. Ferhat, Aralık ayı itibariyle işçi sınıfının ve ülkenin gündemine giren asgari ücret tartışmaları etrafında taleplerini ve mücadele çağrısını dile getirdi.

Merhaba Ferhat. Kimsin, ne yaparsın? Seni tanıyalım biraz.

Ben Ferhat. 27 yaşındayım. Askerden döneli 7 yıl oldu. Aşağı yukarı 7 yıldır bu bölgede hizmet sektöründe ve sanayi sektöründe çalıştım.

Öncelikle çalıştığım sanayi bölgesiyle konuya başlamak istiyorum. İkitelli’de Metal İş Sanayi Sitesi’nde çalışıyorum. Makine imalatta taşlama tesviye bölümünde çalışıyorum şu an. Bizim sektördeki sorunlarımızın en büyük nedeni, biz işçilerin birbirimizden haberi olmaması. Patronlarımız, zam zamanlarında kendi aralarında bir rakam belirliyorlar, o rakamın üzerine çıkmayacak şekilde zam yapıyorlar. Bizler işçiler olarak birlik olursak, beraber olursak, kendi alın terimiz için, emeğimizin karşılığı için biz de onlar gibi taleplerimizi belirlersek, biz de patronlara karşı onlar kadar güçlü olabiliriz.

“ALIN TERİMİN GASP EDİLMESİNİ İSTEMİYORUM!”

Güzel bir yerden başladın aslında. Asgari ücret görüşmeleri başlamak üzere. Bu noktada nasıl talepler belirlemek, nasıl mücadele etmek lazım?

Ben bir metal işçisi olarak her şeyden önce mutlu ve huzurlu bir şekilde yaşamak için, açlık ve yoksulluk sınırlarının altında bir maaş olsun istemiyorum. Ben hükümetten ve işverenlerden şunu talep ediyorum: alın terimin gasp edilmesini, vergilendirilerek yok edilmesini istemiyorum. Asgari ücret, bir işverenin işçisine vermesine gereken en az ücret. Zaten hayat çok pahalı. Bir de sen benim asgari ücret seviyesindeki maaşımdan vergi kesiyorsun. Damga vergisi, gelir vergisi, işsizlik vergisi…

Asgari ücret, bir işçinin alması gereken en düşük maaş. Sen bir de 400-500 lira vergi kesiyorsun. Asgari ücretten vergi alınmamalı. Asgari ücretten vergi alınmazsa bizler bir nebze daha iyi koşullarda yaşayabilirdik. Ben mesela bekâr bir insanım. Yarın öbür gün evleneceğim. Ben hayat şartlarından dolayı evlilik ve çocuk hayali kuramıyorum. Çünkü 7 yıldır bu şekilde sürünüyorum.

Biz işçilerin, asgari ücretlilerin toplanıp, kurallara uygun bir şekilde, kırmadan dökmeden kimseye zarar vermeden “yaşanılabilir bir asgari ücret istiyoruz” diyerek eylemler yapmamız, mücadele etmemiz gerekiyor.

Zamlara gelince. Elektrik, su, doğalgaz, benzin, telefon, KDV oranları, ÖTV oranları… Bu vergilerin düşürülmesi ve zamların engellenmesi için bizlerin bir araya gelip toplantılar yapmamız lazım, mitingler yapmamız lazım.

“BEN GRAMLA ET ALIRKEN ONLAR KİLOLARLA ALIYOR”

Aslında Hükümet, bazı vergileri affediyor. Mesela büyük patronların, holdinglerin, bankaların vergileri… Ama işçilerin vergi miktarı giderek artıyor. Bu dengesizlik nasıl düzeltilecek?

Kesinlikle. İşte bu yüzden asgari ücretten vergi alınmaması gerekiyor. Asgari ücret en düşük maaş ama bizim devletimiz bundan vergi alıyor.

Bir de şu var. Mesela asgari ücret alıyorum ama 15 bin lira aylık maaşı olan adamla ya da bir patronla aynı KDV oranını, aynı ÖTV oranını ödüyorum. Ben gramla et alırken onlar kilolarla alıyor. Yani sonuçta asgari ücret de alan aynı vergiyi ödüyor, ayda binlerce, milyonlarca lira kazanan da aynı vergiyi ödüyor. Asgari ücretlilere temel kamusal hizmetlerde indirimler yapılması gerektiğini düşünüyorum. Otobüsler olsun, dolmuşlar olsun, elektrik, doğalgaz, su olsun.

Ödediğimiz vergiler çok yüksek. Bunların düşürülmesi için bizim bir araya gelip toplantılar yapmamız lazım. Topluluktan kuvvet doğar. Birlik beraberlik zamanı!

“PATRONUN YEDİĞİ BİZİM ALIN TERİMİZ!”

Geçtiğimiz hafta Gebze’de metal işçilerinin önemli bir mücadelesi oldu. Hatta bu işçiler aylardır fabrikalarının önlerinde direnişteydi. Ama mesela İkitelli OSB’de şu an için böyle bir hareketlilik göremiyoruz. Bunu nasıl aşacağız? Nasıl örgütleneceğiz? İkitelli işçileri güç birliğini nasıl kuracak?

Sorunlarımız çok aslında. İkitelli OSB’de tanıdığım çok arkadaş var. Mesela pandemi nedeniyle ücretsiz izne çıkartılıp da 3 aydır 4 aydır hâlâ yatanlar var. Geçen bir arkadaşım (Yenisüpergaz’da çalışıyor), patronundan bahsediyor. Patronu demiş ki “ben ayda 20 kilo et yiyorum”. Spor yapıyormuş, kırmızı et, yağsız yiyormuş. Nasıl yiyor o etleri? Bizim alın terimiz o yediği. Bizim alın terimizi sömürerek yiyor.

Bizim de bu ücretsiz izinler konusunda gücümüzü birleştirip elimizden geleni yapmamız lazım. En azından, ücretsiz izinleri yasaklatamasak bile başımızı yastığın üzerine rahat koyabiliriz. En azından biz elimizden geleni yaptık deriz.

Çoğu arkadaşlarımız, bütün bu durumlardan şikâyetçi. Ama kimse şikâyetini dile getiremiyor. Ben ülkemizi, devleti ya da polisi yıkmak istemiyorum. Ama daha iyi şartlarda yaşayabilmek için mücadele etmemiz lazım.

Patronlar servetlerine servet katıyor, bizler perişan oluyoruz. Kirası olan kirasını ödeyemiyor, çoluk çocuk sahipleri çocuğuna kılık kıyafet alamıyor, karınlarını doyuramıyorlar. Bu yüzden bu ücretsiz izin uygulamasına son vermek için bir araya gelmemiz, elimizi taşın altına koymamız lazım.

“TEDBİRLER HEP ZENGİNLERE GÖRE ALINIYOR!”

Süper. Son olarak koronavirüs vakalarının hızla arttığı bir dönemdeyiz. Sağlık Bakanı sağ olsun (!) artık vaka sayılarını da açıklıyor. Sen bir işçi olarak salgına karşı ne öneriyorsun?

Ben kesinlikle Hükümetin koronavirüse karşı almış olduğu tedbirleri yeterli bulmuyorum. Çünkü hep saçma ve mantıksız düzenlemeler, yasaklar getiriliyor. Yasak getireceksin şöyle yapabilirsin mesela: işçilerin çalışma saatlerini kısaltabilirsin. İşçilerin çalışmadığı saatlerin tam ücretini de devlet ödeyecek dersin.

Soruyorum, biz yıllardır kime vergi ödüyoruz? Biz neden devlete vergi ödüyoruz ki? Depremde, pandemide, kötü günlerimizde bize baksın diye. Halk, siyasi iktidarı kendilerine hizmet etsin diye seçiyor. Ama bizim iktidardaki, koltuktaki insanlarımız bize hizmet etmiyor. Bizi sömürüyor.

Tedbirlere dönersek, daha fazla tedbir alınması lazım. Üretimi durdurmuyorsan da vardiyaları ayarlarsın, çalışma saatlerini azaltırsın, işçilerin her gün dönüşümlü çalıştırırsın,  bir sürü yol bulunabilir. Bu şekilde virüsün yayılmasına karşı bir şeyler yapabiliriz.

Ama onlar tedbirleri hep zenginlere göre, kendilerinin çıkarlarına göre alıyorlar.

Son sözlerini alalım öyleyse.

Yıllardır hükümet ve işverenler tarafından sömürülüyoruz, sesimizi çıkarmadık. Artık sesimizi çıkaralım. Bizler daha iyi şartlarda yaşayamasak da, çoluğumuz çocuğumuz, bizden sonraki nesiller rahat yaşasın. Son sözüm budur!

Çok teşekkür ediyoruz Ferhat! İşinde ve mücadelende kolaylıklar diliyoruz.

Sağ olun.

ETİKETLER