MİKROFON EMEKÇİLERDE – 2 | Bilişim Sektörü, Ağır Çalışma Koşulları ve İşsizlik

MİKROFON EMEKÇİLERDE – 2 | Bilişim Sektörü, Ağır Çalışma Koşulları ve İşsizlik

gökhan

Mikrofon Emekçilerde dizimizin ikinci röportajını Ankara’da bilgi teknolojileri işçisi olarak çalışan ve bir süre önce işsizler kervanına katılan Gökhan Şentürk ile gerçekleştirdik. Röportaj için yaptığımız buluşmada bizi çok sıcak karşılayan Gökhan ile yazılım işçilerinin maruz kaldıkları çalışma koşullarını, işçi sınıfı örgütlenmesini, işsizliği, dünya çapındaki isyanları konuştuk.

Haftaya, röportaj dizimize su ürünleri tesisinde vinç operatörü olarak çalışan bir işçi ile devam edeceğiz…

Sosyalist Gündem: Merhaba Gökhan. Mikrofon Emekçilerde dizimizde bu hafta seninle sohbet edeceğiz. Seni tanıyalım önce. Ne iş yapıyorsun, durumlar nasıl?
Gökhan Şentürk: Merhaba. Ben 2 yıldır Ankara – Çankaya’daki Renktaş Mimarlık isimli inşaat firmasında bilgi işlem personeli olarak çalışıyordum. Fakat geçtiğimiz hafta işten ayrılmak zorunda kaldım.
Ne oldu? Neden işten ayrıldın?
Süreci kısaca özetlemem gerekirse, işyerinde çalışan 10 arkadaşımla maaş zamlarının gecikmesinden ve artan hayat pahalılığından dolayı ya zammın yapılması ya da neden yapılmadığı konusunda bir açıklama yapılmasını talep etmek üzere şirketin genel koordinatörü ile gittik. Talebimize olumlu bir dönüş yapılmadı. Ama sonucunda önce bir arkadaşımız işten çıkartıldı. İki gün sonra bir arkadaşımız daha işten çıkartıldı.
Bu arkadaşlarımızı işten çıkartarak kalanlara da gözdağı vermeye çalıştılar. Diğer çalışan işçileri sindirmek istediler.
İki arkadaşımız işten çıkartıldıktan sonra, onların işini de diğer işçilere yüklemeye başladılar. Kalan işçiler de işten çıkartılmak korkusuyla bu durumu kabullenmek zorunda kaldı. Çalışma koşulları da genel olarak ağırlaşmaya başladı bu süreçte. Zam talebiyle genel müdürlüğe gittikten sonraki dönemde, şirketin bir katını kapatarak iki katın bütün çalışanlarını tek katta topladılar. Hem iş yükünü artırdılar hem de işyerindeki çalışma koşullarını zorlaştırdılar.
Ben de bütün bu sürece tepki olarak istifa etmek durumuna kaldım.

“PATRONLAR, ‘SENİ ÇIKARTIRIM, BİR BAŞKASINI İŞE ALIRIM’ DİYE BASKI KURUYOR”

İşyerinde haklarınız için patronun karşısına dikildiniz. Ama bu süreçte kazanım sağlamak bir yana işten atılanlar oldu. Neden yenildiniz? Eksik olan neydi?
Kazanamama sebebimiz açık aslında. İşyerinde 40 kadar işçi vardı. Ama biz talebimiz için sadece 10 kişi bir araya geldik. Hatamız ya da öngöremediğimiz şey belli: Patronun olası baskılarına ve saldırılarına karşı, işten çıkarma ihtimaline karşı bir önlemimiz, hazırlığımız yoktu. Yeterince iyi bir şekilde örgütlenemeden giriştik bu işe.
Eğer biz başarabilseydik, bizimle birlikte genel müdürlüğe gelmeyen arkadaşlar da buradan kazanım sağlayacaktı. Dolayısıyla çok daha iyi örgütlenebilseydik, hem işsiz kalmayacaktık hem de haklarımızı diğer arkadaşlarımızla birlikte kazanabilecektik.
Sen de artık işsizler kervanına katıldın. Ülkede işsizlerin sayısı uzunca bir süredir istikrarlı olarak yükseliyor. Sen nasıl hissediyorsun? İş bulabilecek misin?
Bilişim sektöründe genelde işsizliğin yüksek olması nedeniyle işten çıkarmalar patronlar tarafından çok rahatlıkla devreye sokulabiliyor. “Seni çıkartırım bir başkasını işe alırım” şeklinde bir baskı kuruyorlar.
İş bulmamın zor olduğunu düşünüyorum. İşyerime istifa dilekçesini verdikten sonra birkaç iş başvurusunda bulundum. Görüşmelere de çağrıldığım yerler oldu. Fakat görüşmelerde şuna benzer durumlarla karşılaştım: Bir firma gün içerisinde çay molası bile verilmediği koşullardan bahsetti.
Az önce de söylediğim gibi, işsizlerin sayısında ciddi bir yükseliş olduğu için patronlar çok rahatlıkla, ucuza ve ağır koşullarda çalışacak işçi bulabileceğini düşünüyor. O yüzden şu an işsiz bir yazılımcı, piyasada iş bulsa bile çok ağır çalışma koşullarına mahkûm olmak zorunda kalıyor.

“EKONOMİ SANIRIM ONLARA GÜZEL!”

Hükümet ve patronlar kanadından ara sıra “işçilerin iş beğenmediği” gibi ifadeler duyuyoruz. İşçiler iş beğenmedikleri için mi işsiz kalıyor? Sen de iş beğenmiyor olabilir misin?
İşçilerin iş beğenmediğini ileri sürüyorlar ama esas sorun sömürü koşullarını ağır olması. Benim son çalıştığım firmada, patron hiç de işin daralmasını ileri sürmeden başka bahanelerle işçi çıkardı ancak yeni işçiler almak yerine onların işini de çalışan diğer işçilere yükledi. İş başvurusuna gittiğim yerde molasız çalışmayı dayattılar. Yani insanı, insanlıktan çıkaran bir durum söz konusu…
Bu kadar uzun süreli çalışma saatleri, mola hakkının, yemek hakkının gasp edilmesi, yöneticilerden gelen baskılar… Bilgi teknolojileri personelleri için her zaman iş bulmanın imkânsız olduğunu söyleyemeyiz elbette ancak girdiğimiz işlerde uğradığımız baskılar nedeniyle çok uzun süreler çalışma olanağımız olmuyor. Bu yüzden işsizlik ve diğer sorunlar, bizlerin iş beğenmemizden değil patronların kâr hırsından kaynaklanıyor.
Ekonomik krizi konuşalım biraz da. AKP’nin “krizi atlattık” söylemi doğru mu hakikaten? İşsizler kervanına katılmış biri olarak nasıl yorumluyorsun süreci?
Bizim işyerinde zam talep etmemiz, her şeye sürekli olarak gelen zamlar nedeniyleydi. Hükümet enflasyonun düştüğünü söylüyor ancak mesela markete gittiğinizde bir hafta önceki gidişinizden bu yana yeniden zam geldiğini görüyorsunuz. Geçim sıkıntısı çok yüksek seviyede.
Kriz yok diyorlar ama markete, doğalgaza, elektriğe her şeye aşırı zam gelmiş durumda. Hala da geliyor. Yılbaşından sonra da yeni zamlar bekleniyor.
Ekonomi sanırım onlara güzel! Kendi ekonomileri gayet iyi durumda ama işçilerin ekonomik durumu oldukça kötü.

“İSYAN EDENLER, KAZANIMLAR ELDE EDİYOR”

Gelelim dünyaya. Son aylarda dört kıtada gerçekleşen toplumsal hareketlerde ve isyanlarda çoğunlukla işsizliğin ve geleceksizliğin önemli bir patlama noktası yarattığını görüyoruz. İsyan eden dünya emekçilerinden öğrenebileceklerimiz var mı?
Geçim sıkıntısı herkesin ortak sıkıntısı. Sadece Türkiye’deki işçiler değil dünyanın her yerindeki bütün işçiler sömürüye maruz kalıyor. Latin Amerika’daki işçiler, Çin’deki işçiler de, Avrupa’daki işçiler de aynı şekilde sömürülüyor. Ben oralardaki işçilerin, ortak sorunumuz olan sömürü ve yoksulluğa karşı isyan etmesini yürekten destekliyorum.
İsyan edenlerin kazanımlar elde ettiğini görüyoruz. Olanlara ses çıkarmadığımız zamansa iyice tepemize biniyorlar. Ama “n’oluyor kardeşim” diyip ayaklandığınız zaman, “yeter artık” dediğiniz zaman iş değişiyor.
Geçim sorunları, yoksulluk, politik ve sendikal engeller, hiçbir sosyal hayat kalmamış, hayatın yükü iyice üstüne biniyor emekçilerin… Bir yerden sonra haliyle toplumsal patlamalar oluyor. Bu süreçlerde insanlar birleşiyor, birlikte mücadele ediyor ve kazanımlar elde ediyorlar.
Teşekkür ediyoruz Gökhan. Senin eklemek istediğin bir şeyler var mı?
Son olarak bütün dünyanın işçileri birleşsin demek istiyorum. Ancak birleşerek kazanımlar elde edebiliriz. Başka da çaremiz yok.


 Bunu da okumanızı öneriyoruz:
MİKROFON EMEKÇİLERDE – 1 | Tekstil Sektöründe Çalışma Koşulları, Ekonomik Kriz ve Örgütlü Mücadele

  • Add to Phrasebook
    • No word lists for Turkish -> Turkish…
    • Create a new word list…
  • Copy
  • Add to Phrasebook
    • No word lists for Turkish -> Turkish…
    • Create a new word list…
  • Copy
  • Add to Phrasebook
    • No word lists for Turkish -> Turkish…
    • Create a new word list…
  • Copy
  • Add to Phrasebook
    • No word lists for Turkish -> Turkish…
    • Create a new word list…
  • Copy
  • Add to Phrasebook
    • No word lists for Turkish -> Turkish…
    • Create a new word list…
  • Copy
  • Add to Phrasebook
    • No word lists for Turkish -> Turkish…
    • Create a new word list…
  • Copy

Yazılımcılar
Yazılımcılar
SAVE
CONTINUE
view saved words →
Don’t translate on double-click

Don’t show floating button

No Internet Connection
  • Add to Phrasebook
    • No word lists for Turkish -> Turkish…
    • Create a new word list…
  • Copy
ETİKETLER