Kısa Çalışma Ödeneği Sona Erdi: Milyonlar İçin İşsizlik Kapıda!
Yaklaşık 4 milyon işçinin yararlandığı kısa çalışma ödeneği bugün itibariyle sona erdi. İşten atma yasağı ise Mayıs ayının ortasında bitecek. Pandemi yasaklarının geri dönmesiyle birlikte milyonlarca emekçi için işsizlik tehlikesinin kapıya dayandığını söylemek yanlış olmayacaktır.
Patronlar için KÇÖ’nün bitişinin ardından iki seçenek var: Ya işçiyi tekrar işe başlatıp normalleşme desteğinden yararlanacaklar ya da işçiyi ücretsiz izne gönderecekler. Normalleşme desteği, işçiyi tekrar işe başlatan patrona 1341 TL destek ödenmesini öngörüyor. Ancak hem pandemi yasakları hem de ekonomik kriz düşünüldüğünde özellikle milyonlarca işçinin istihdam edildiği hizmet sektöründe ücretsiz izin uygulamasının daha yaygın bir tercih olacağı görülüyor. Böyle bir durumda da milyonlarca emekçi günlük 47 TL’lik sefalet ücretine mahkum edilecek. Mayıs ayında işten çıkarma yasağının son bulmasıyla birlikte işsizler ordusunun katlanarak büyümesi kaçınılmaz.
Salgının başladığı günden bu yana iktidar işçi ve emekçilere destek sağlamak yerine sınıfsal bir tercih yaparak musluğu patronlar için açtı. Emekçilerin payına ise daha fazla işsizlik, borçlanma ve sefalet düştü. Türkiye bu bir yıllık süreçte vatandaşına en az destek sağlayan ülkelerden birisi oldu. On milyonlarca çalışanın maaşlarından kesilerek oluşturulan işsizlik sigortası fonundan asıl yararlananlarsa çeşitli desteklerle patronlar oldu. Öyleki bugün TİSK de kısa çalışma ödeneği uygulamasının devamından yana. Zira kısa çalışma ödeneği işsizlik sigortası fonundan karşılanırken; patronlar için bir kayıp yaşanmıyor. Kısa çalışma ödeneği ve ücretsiz izin desteği sayesinde patronlar işçilere ücretli izin verme yükümlülüğünden de kurtarılmış oldular. İktidar da işsizlik oranlarındaki yükselişi perdeleyerek bu sayede bunun politik faturasından da kurtulmuş oldu.
Milyonlarca insan için gelecek belirsizliğini koruyor. Öte yandan gıdadan, doğalgaza hemen hemen her şeye gelen zamlar katlanarak büyüyor. Keyfi ve herşeyden önce iktidarın kol kola girdiği sermaye çevrelerinin çıkarlarını gözeten ekonomi politikaları sayesinde TL her geçen gün değerini yitirirken, yoksulluk daha da büyüyor. Geçtiğimiz günlerde MB Başkanı’nın değişimi, İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılması ve HDP’ye yönelik saldırılarla birlikte bir günde TL’deki değer kaybı % 15’lere ulaşmıştı. Bu bedeli ise her zaman olduğu gibi yoksul emekçiler sırtlanacak.
Her ay maaşlardan kesilen vergilere, fon kesintilerine rağmen iktidar ne milyonlarca insanın sefalete sürüklenmesinin önüne geçiyor ne de krizi ağırlaştıran pandemiyi kontrol altına alabilecek önlemleri uyguluyor. Salgını kontrol altına almak adına ne kısıtlamalarda emekçilerin gelirleri güvence altına alınıyor ne de aşı temin edilebiliyor. Aksine iktidar kongre şovlarıyla salgının bu denli kontrolden çıkmasının birinci dereceden sorumlusudur.
Milyonlarca emekçi dayatılan yoksulluk ve sefalete dur demelidir. Bütçenin ağzı söz konusu büyük projelerin garanti ödemeleri, patronlara teşvikler olduğunda sonuna kadar açılıyor; ancak emekçilere kırıntılar reva görülüyor. Hep birlikte bunun böyle devam edemeyeceğini haykırmak bir zorunluluktur.