Katledilişinin Yıldönümünde Troçki: Bir Devin Omuzlarından Dünyaya Bakmak – V.U. Arslan

About Latest Posts Sosyalist Gündem Latest posts by Sosyalist Gündem (see all) Keşmir’in Kitlesel İsyanı: Ezilenlerin Ayaklanması – Umar Shadid – Ekim 2, 2025 Akbabaların Gazze’ye Çökme Planı – Emre Güntekin – Ekim 1, 2025 TRUMP VENEZUELA’YA SALDIRGANLIĞINI YOĞUNLAŞTIRIYOR! – Eylül 29, 2025 Troçki, Stalin’in profesyonel katiller sürüsünden biri olan Ramon Mercader tarafından katledildiğinde Bolşevik devrimciler kuşağının son temsilcisi de yok edilmiş oldu. Lenin ile beraber bu kuşağın en önemli lideri olan Troçki, geleneği geleceğe taşıma sorumluluğunu sırtlamıştı. Ekim Devrimi’nin önderi, ayaklanmanın yöneticisi, Dışişleri Halk Komiseri, Komintern’in Lenin hayattayken gerçekleşen ilk dört kongresinin metinlerinin yazarı, Kızıl Ordu’nun mimarı ve lideri, iç savaş önderi ve kahramanı…  Birbirinden hayati bu sorumluluklara daha birçoğu eklenebilir, ama Troçki kendisinin en kritik vazifesinin bu görkemli roller içinde 4. Enternasyonal’in kuruluşu olduğunu belirtir. Bunu biraz açıklayalım. Stalin’in önderlik ettiği bürokratik karşı devrim, Rusya’da işçi iktidarını adım adım boğarken bir yandan da Bolşevizmin ideolojik temeli olan devrimci Marksizmi torpillemek zorundaydı. Sürekli devrime karşı başlatılan büyük kampanya ile dünya devrimi ve enternasyonalizm rafa kaldırılıyor, yerine yurtsever-milliyetçi burjuva zırvalar getiriliyordu. Eşitlikçiliğe karşı başlatılan yıpratma kampanyası ile Stalinist bürokrasinin ayrıcalıkları ve gitgide büyüyen sosyal eşitsizlikler meşrulaştırılıyordu. Tek ülkede sosyalizm ve (emperyalizmle) barış içinde bir arada yaşama politikalarıyla emperyalist kapitalist sisteme adaptasyon sağlanıyor ve SSCB dünya statükosunun bir parçası haline geliyordu. “Anavatan Rusya savunusu” ile dünya komünist hareketi SSCB dış politikasının basit araçları haline geliyordu. Proleter demokrasisi küçük burjuva liberal bir sapma olarak damgalanırken SSCB giderek polis devletine dönüştü. Ezilen uluslara yönelik baskılar Çarlık dönemini fersah fersah aşarken doğal olarak Rus şovenizmi aldı yürüdü. Kadınlar, Yahudiler ve diğer farklı bütün kimlikler baskılandı, sindirildi. Bütün bunların sonucu olarak Stalinist bürokrasi dünyanın herhangi bir yerinde başlayan devrimleri kendisi için büyük bir tehdit olarak gördü ve her defasında diğer kapitalist güçlerle işbirliği halinde devrimler arkadan hançerlendi. SSCB Çarlık dış politikasını yayılma rotalarıyla beraber devraldı, emperyalizmin iki büyük süper gücünden biri haline geldi. Stalinist karşı devrimin değişik veçhelerini sayfalar dolusu yazmak mümkün ama Stalin’in Hitlerle anlaşmasını ve şerefine Moskova’da bir sürü davet, balo vb verilmesini not düşersek Ekim Devrimi’nin ne kadar büyük bir karşı devrimle yüz yüze kaldığını göstermiş oluruz. Karşı devrimlerin en tipik görevi devrim kadrolarının baskılanması, ağır cezalara çarptırılması veya yok edilmesidir. İşte, Stalinist karşı devrimin dünya sınıf mücadelesi tarihi açısından ne denli büyük bir kırılma anlamına geldiğini SSCB’de 1940’a kadar katledilen komünist sayısının milyonlara ulaşmasından görebiliriz. Birçokları SSCB’de karşı devrimin 1991’de gerçekleştiğini düşünür. Oysa Doğu Bloku çözüldüğünde Stalinist bürokratlar öldürülmek ya da cezalandırılmak şöyle dursun yeni rejimlerin de en tepe noktalarını aynen işgal ettiler, milyarder oligarklar oldular. Diğer taraftan Stalinist karşı devrim Bolşevik kuşağı yok etmeyi kelimenin gerçek anlamında soy kurutma biçimlerine vardırmıştı. Üstelik katliamlar sadece SBKP içerisinde olmadı, dünya komünist partileri içerisinde Stalinizasyon sürecine direnen ya da bu sürece uyumsuzluk gösteren çeşitli milletlerden binlerce komünist de Stalinist kıyım tezgâhlarında kurban oldu. Bunlardan birisi de TKP’li Ali Cevdet (Fahri) idi. Komintern’in 5.Kongresi’nde Stalin’in sözde bilim adamlarının Türkiye’yi feodalizmden bile oldukça geride arkaik koşulların hüküm sürdüğü bir ülke olarak tariflenmesine ve buna bağlı olarak sosyalist devrim programının iptal edilmesine karşı çıkmış, ayrıca Kemalizmin ilerici ilan edilmesini şiddetle eleştirmişti. O da 1936-39 arasında hüküm süren büyük temizlikten sağ çıkamayacaktı. Bütün bu karşı devrim sürecine karşı başlatılan Bolşevik direnişin lideriydi Troçki. Lenin hayatının son yıllarında Stalin’in başını çektiği bürokratik tehlikenin farkına varmış ve yaşamının son kavgasını bu eğilime karşı vermişti. Vasiyetinde Stalin’in partideki görevinden uzaklaştırılmasını istiyordu. Üstelik vasiyetini yazdıktan sonra Stalin hakkındaki kanaatleri daha da netleşmişti. Troçki’ye bir büyük kavga için daha işbirliğine var mısın diye soruyordu. Yaklaşan parti kongresinde Stalin’e karşı kendi deyişiyle “büyük bir bomba” hazırlamıştı. Ama ölüm Lenin’i bu son kavgasından alıkoyacaktı. Stalin’in denetiminde olan doktor ve hemşireleri Lenin’i aktif politikadan uzak tutmak için kesin emirler veriyorlardı. Gerekçe sağlık sorunlarıydı. Ne bir radyo, ne bir gazete girebiliyordu Lenin’in hasta odasına. Oysa bu ağır tecrit koşulları Lenin için dayanılmazdı. Mücadeleden asla yılmayan, pes etmek nedir bilmeyen Lenin bu tecridi karısı Krupskaya aracılığıyla Rusya’da olan biteni öğrenerek ve dışarıya mesajlar göndererek kıracaktı. Lenin’in kendisi hakkındaki planlarının farkında olan Stalin Krupskaya’nın Lenin’e aracılık etmesiyle deliye dönecek ve Krupskaya’ya hakaretler yağdıracaktı. Lenin, Stalin’e yazdığı mektupta karısına yapılan hakaretin aslında kendisine yapılmış olduğunu bildiğini dile getirerek Stalin’e kendisiyle olan tüm kişisel münasebetlerini sonlandırdığını yazmıştır. Lenin hastalığı süresince geçirdiği krizlerin ikisinden sonra ayağa kalkmayı başarmıştır ama her defasında tam işleri ele alacakken yeni bir kriz Lenin’i yatağa düşürmüştür. Lenin ancak üçüncü güçlü krize boyun eğmişti. Troçki’nin otopsi talepleri ise sonuçsuz kalacaktı. Stalinist bürokrasi Lenin’e şatafatlı bir anıt mezar yaptırdı. Hayatı boyunca mütevazılıği bir devrimci erdem olarak kabul etmiş Lenin’in böyle bir anıt mezardan olsa olsa midesi bulanırdı. Üstelik böyle bir anıt mezar Ekim Devrimi’nin ruhu ile de büyük bir çelişki içindeydi. Ama Stalin Leninizm’in içini boşaltmak zorundaydı. Krupskaya bu anıt mezar işine itiraz ettiğinde bir kez daha Stalin’in hakaretlerine maruz kalacaktı. Bu saatten sonra bütün sorumluluk Troçki’nin omuzlarındaydı. Lenin’in ölümüyle karşı devrim gaza iyice basıyordu. Bir yandan bürokratik ayrıcalıklar büyük aşamalar kaydederken işçi demokrasisi tümden yok oluyor, bir yandan devrimci Marksizm tek ülkede sosyalizm türünden zırvalarla tepeden tırnağa tahrif ediliyor, bir yandan da Komintern’i ele geçirmiş Stalinist eğilim Almanya’da, Çin’de, Britanya’da devrimci işçi hareketinin yenilgisini hazırlıyordu. Bütün bu süreci tersine çevirmek için Troçki Sol Muhalefeti örgütlemeye koyuldu. Bolşevik geleneğin eski ve yeni kuşaktan en iyileri, sadık ve korkusuz komünistler Sol Muhalefet saflarını doldurdular. Sol Muhalefetin en temel talebi tek ülkede sosyalizm çizgisinden vazgeçilmesi ve yeniden dünya devrimi programına dönülmesiydi. Bunun dışında Sovyet ülkesinde işçi demokrasisinin yeniden tesis edilmesi savunuluyor, sovyetlerin yönetimde söz sahibi olabilmesi için sanayileşmeye öncelik verilmesi gerektiği ortaya konuyordu. Bunun için de tarımda gönüllü kolektivizme hız verilmeliydi. Sol Muhalefetin savunduğu bu program her türlü sansüre ve engellemeye karşın son derece etkili olmaktaydı. Özellikle Komintern’in farklı ülkelerdeki komünist partilere dayattığı Menşevik yenilgici çizginin teşhiri Stalinist bürokrasiyi bir hayli zorlamaktaydı. Bunun sonucu olarak Troçki’nin başını çektiği Sol Muhalefet başta Çin olmak üzere tüm dünyadan komünistlerin desteğini kazanmaya başladı ve böylece Sol Muhalefet kendisini Uluslararası Sol Muhalefete dönüştürdü. Sol Muhalefetin eleştirileri daha vurucu hale geldikçe ve Sol Muhalefet etki alanını dünya geneline yaydıkça Stalinist baskılar giderek yoğunlaştı. Bütün bunlar sonunda Troçki’nin Alma Ata’ya sürgüne gönderilmesine dek vardı. Sol … Katledilişinin Yıldönümünde Troçki: Bir Devin Omuzlarından Dünyaya Bakmak – V.U. Arslan okumayı sürdür