İktidarın Zor Günleri – Emre Güntekin

İktidarın Zor Günleri – Emre Güntekin

16 Nisan’a sayılı günler kalırken, AKP ve Erdoğan belki de ilk kez  böylesine dağınık motivasyonla ve tam anlamıylahuzursuz bir kampanya dönemi  geçiriyor. Bugüne kadar iktidar at benim meydan benim diyerek koşturmuş ve 2009 yerel seçimleri ile 7 Haziran genel seçimleri haricinde istediğini elde etmeyi başarmıştı. 2002 seçimlerini bir kenara bırakırsak girdiği her seçimde iktidar olmanın nimetlerini kullanmış, dönem dönem farklı taktiklerle  liberalleri arkasına yedeklemiş, kimi zamanda milliyetçi-İslamcı söylemleri yükseltmişti.

Erdoğan ve AKP’liler bu 15 yıllık süre boyunca ilk kez ne söylese ters tepecek bir süreç yaşıyor. Başkanlık yasası MHP’nin önerisiyle gündeme gelmiş ve meclisten geçirilmişti. Tabi ki bunda AKP’nin son birkaç yıldır Kürt kentlerinde sürdürdüğü dizginsiz savaş ve katliam politikasının, faşizan söylemlerin etkisi tartışılmaz. Haliyle AKP hem mecliste yasanın sorunsuz geçirilebilmesi hem de referandumda gerekli desteğin elde edilebilmesi için bu söylemi sürdürmek zorundaydı. Erdoğan  hayır diyenleri vatan haini ilan ederek, terör örgütleriyle yan yana telaffuz ederek milliyetçi-sağ- İslamcı partileri teyakkuza geçirebileceğini düşündü. Fakat gelinen noktada tek başına bu söylemle böylesi bir kamplaşmanın yaratılmayacağı, aksine bu politikanın ters teptiği görüldü.

İktidarın tüm basıncına rağmen Milli Görüş geleneğinin temsilcisi Saadet Partisi hayır dedi; BBP hayır demeye yeltendi fakat pazarlıklarla yönetiminin evet dediği tabanının büyük oranda hayır dediği bir noktaya savruldu; Demokrat Parti, ANAP gibi küçük ama geçmişi olan sağ partiler hayır kampına katıldı.

Üstelik AKP içerisinde de % 10-15 arasında hayırcı bir kitlenin olduğu, % 6’lık bir oranın da kararsız olduğu tartışılıyor. Buna son dönemde Erdoğan’ın eski yol arkadaşları Abdullah Gül ve Bülent Arınç gibi isimlerin sessiz boykotu; Abdüllatif Şener, Ertuğrul Günay gibi geçmişte iktidar partisinde önemli görevler üstlenmiş isimlerin hayır çağrıları eklendi. Öyleki Abdullah Gül’ün Kayseri mitingine katılmaması Bahçeli’yi bile kızdırmış görünüyor. Erdoğan’ın nasıl bir tepki verdiğini tahmin etmek zor değil.

Tek başına sağ oylarla evet çıkarmanın zorluğu nedeniyle Erdoğan gözünü Kürt oylarına dikmiş görünüyor. Diyarbakır mitinginde tek millet söylemini yumuşatmaya çalışması, Kerkük’te özerk yönetimin bayrağını göndere çeken Barzani yönetimine çıt çıkaramaması Kürt oylarında beklenen rüzgârı getirmediği gibi, MHP cephesinde de rahatsızlığı derinleştirmiş görünüyor. Kürt sorununda Erdoğan’ın milliyetçi-dinci söylemi terk etmesi milliyetçi tabanda ters tepecektir. E, Kürt kentlerinin yakılıp yıkıldığı, insanların bodrumlarda katledildiği, siyasetçilerinin tutuklandığı, belediyelerin gasp edildiği bir ortamda Kürt halkının Erdoğan’ın yalanlarına kanmayacağı da bir gerçek. Anket sonuçlarına göre bölgede hayır oranlarının % 65’e ulaştığı görülüyor.

Öte yandan anketlerden anlaşıldığı kadarıyla toplumun alt kesimlerinin başkanlık ile beraber istikrar geleceğine, ekonominin söylendiği gibi şahlanacağına, güven ortamının artacağına olan inancı zayıf. TİMES Araştırma Şirketi’nin yaptığı araştırmaya göre insanların % 51,2’si OHAL ortamında referanduma gidilmesini yanlış bulurken, % 12’ye ulaşan işsizliği başkanlık sisteminin azaltacağını düşünenlerin oranı % 51,8.

Bunlar yetmezmiş gibi Mart ayı enflasyon rakamları 2008 yılından bu yana en yüksek seviyeye ulaşırken, tüketici fiyatlarında da ciddi bir artış gerçekleşti. Bir önceki yılın aynı ayına göre ulaştırma yüzde 17,69, sağlık yüzde 13,28, gıda ve alkolsüz içecekler yüzde 12,53 zamlanırken; aynı zam oranının çalışan ücretlerine yansıdığını söylemek mümkün değil.

Emekçilerin yaşantısında karşılaştığı zorluklar elbette seçmen tercihlerine de yansıyacaktır. Ancak daha önceki yazılarımızda da defalarca kez vurguladığımız üzere toplum sadece ekonomik verilerle hareket eden canlıların toplamından oluşmuyor. Egemenler etnik-dini kimlikler, yaşam tarzları, futbol takımı taraftarlığı vs. gibi başlıklar üzerinden üzerinden sınıfları bölmeye çalışırlar ki Erdoğan iktidarı bugüne kadar toplumu kutuplaştırmak için büyük emek harcadı.

Yine de eldeki veriler referandumda hayırın önünde büyük şansı olduğunu gösteriyor. % 50+1’lik başarı bile hayır cephesine büyük moral sağlayacaktır. Böyle bir sonuç korku dağlarının yıkılması için ilk adım teşkil edebilir.

Tersi mi? İktidar kazansa bile bunun bir pirus zaferi olacağı şimdiden kendini göstermektedir. Uzun vadede Erdoğan iktidarının 15 yıldır yarattığı kirli düzenin güllük gülistanlık bir şekilde ayakta kalmasının imkânı yoktur.

KATEGORİLER
ETİKETLER