Hayatımızdan Tarık Akan Geçti

Türkiye sinemasının en sevilen isimlerinden, Yol, Sürü, Maden, Canım Kardeşim gibi pek çok önemli filmde oynamış, oynadığı filmlerde toplumun sömürülen ve ezilen kesimlerinin sesi olmuş, hayatının sonuna kadar da muhalif kimliğini korumuş bir sanatçıydı Tarık Akan. Uzun süredir akciğer kanseri tedavisi gördüğü biliniyordu. Yakın dostları günde 4 paket sigara içmesinden yakınıyordu. Ne yazık ki dün gece 1.00 sularında tedavi gördüğü hastanede, 66 yaşında hayatını kaybetti. Bu ülkenin acılarına, toplumsal eşitsizliklere karşı durma onurunu gösteren sanatçılarımızdandı Tarık Akan. Bugün, yandaş  medya organlarında bile adından bahsediliyor ama sinemasının, tercihlerinin içi boşaltılarak. Onu yalnızca Türk sinemasının yakışıklı jönü, melodramların, salon filmlerinin vazgeçilmez aktörü olarak göstermek, popüler kültürün görüntüye dayalı içi boş kalıplarına uyar, ama bizler için toplumsal gerçekçiliğin yansıtıldığı ve hala gerçerliliğini koruduğu filmlerin unutulmaz aktörü olarak, Yılmaz Güney, Tuncel Kurtiz gibi isimlerle birlikte yaşayacak.

 Tarık Akan’ın Hayatı

ses-dergisi-yarismasi-ile-oyunculuga-adim-atar-listelistAsıl adı, Tarık Tahsin Üregül olan oyuncu 13 Aralık 1949 yılında İstanbul’da dünyaya geldi. Akan, babasının subay olması sebebiyle Türkiye’nin pek çok noktasında yaşamış, ilkokulu Kayseri’de bitirmiştir. Babasının emekliliği üzerine  Bakırköy’e taşındıktan sonra ortaokul ve liseyi burada tamamlamıştır. Lise’yi bitirdikten sonra, Yıldız Teknik Üniversitesi’ne girdi ve burada makine mühendisliği bölümünü okudu. Sinemaya geçmeden önce Bakırköy’deki plajlarda can kurtaranlık aynı zamanda sokaklarda işportacılık  yapmaya başladı. Yıldız Teknik Üniversitesi’nde, Makina Mühendisliği okuduktan sonra Gazetecilik Yüksekokulu’na girdi ve bu okuldan mezun oldu. 1969 yılından sonra, 1970 yılında dönemin pek çok aktör ve aktristinin sinema hayatının başlangıcı olan Ses derginin düzenlediği Sinema Artist Yarışması adlı yarışmaya katılarak birinci oldu. Yarışmada birinci olduktan sonra 1971 yılında ilk kez Filiz Akın ve Ekrem Bora’nın başrol oynadığı sinema filmi Emine ile  oyunculuk kariyerine başlamış oldu.  Bundan sonra  Tarık Akan adını alır. Usta oyuncu 1970-1975 yılları arasında  12 film çeker ve giderek ünü artar. O dönem Yeşilçam’da yaygın olarak görülen güzel kadın ve yakışıklı adamların aşk hikayelerinin anlatıldığı filmlerinin aranan yüzü olur.

“Zengin aile çocuğunu oynuyorum ama ben öyle değilim ki”

canim-kardesim

Tarık Akan sinema hayatı boyunca 111 filmde yer almıştır. Onun toplumsal olarak halk tarafından sevilmesini sağlayan en önemli filmlerden biri 1973 yılında çocuk oyuncu Kahraman Kıral ve  Halit Akçatepe’yle başrolü paylaştığı, Kemal Sunal’ın da ilk filmlerinden olan Canım Kardeşim filmidir. Bu filmde yoksullukla boğuşurken kanser olan kardeşinin mutlu etmek için savaşan ve yoksulluğun çaresizliğiyle boğuşan Murat karakterini canlandırır. Ertem Eğilmez’in yönetmenliğini yaptığı bu filmin en önemli özelliklerinden biri o dönem ki toplumsal koşulları yansıtması; kara borsa, tefecilik üzerinden yoklukla hayatta kalmaya çalışan insanların kanını satarak para kazanma çabası gibi pek çok gerçekliğe değinmesinde yatar. 1974 yılında yine Ertem Eğilmez’in yönettiği Rıfat Ilgaz’ın aynı adlı eserinden uyarlanan “Hababam Sınıfı”nde yer alır. “Habamam Sınıfı”ndaki Damat Ferit adlı karakteri ile özdeşleşir. “Hababam Sınıfı” 1975 yılında vizyona girer ve  bir klasik haline gelir. Ardından “Hababam Sınıfı Sınıfta Kaldı” adlı serinin ikinci filminde rol alır.  Tarık Akan uzun süre boyunca yakışıklı jön sıfatıyla çektiği filmleri ve Yeşilçam’ın o dönemki anlayışından kopuş sürecini şu şekilde ifade eder ;

“1970’te sinemaya başladığım zaman yalnızca yakışıklılığımdan dolayı salon filmlerinde oynadım. O zaman oyunculuğun, sanatın ne olduğunu bilmiyordum. Her yıl yaklaşık 12 film çektim. Aradan dört yıl geçtikten sonra sonra şunu sorgulamaya başladım: zengin aile çocuğunu oynuyorum ama ben öyle değilim ki! Öyle de büyümedim… O zengin sınıfı da bilmiyorum. Bunları sorguladıktan sonra yaptığım işten dolayı rahatsız olmaya başladım. Hayatımı değiştiren insanlardan biri Vasıf Öngören’dir. Öngören, Brecht’i en iyi bilen, sosyalist bir kişi. Gecem gündüzüm onunla geçmeye başladı.”

O dönem yükselen toplumsal muhalefet ve sınıf hareketi dönemin pek çok sanatçısını ve eserlerini etkilediği gibi Tarık Akan’ı da etkilemiş sinema hayatı bu kopuştan sonra özellikle Yılmaz Güney’in de hayatına girmesiyle toplumcu gerçekçi anlayışa yönelmiştir.

Sürü ve Yol

Artık Tarık Akan’ın ‘bıyıklı’ fillerinin dönemi başlar. Bu dönemde baskı ve ambargoyla da karşılaşır;

Salon filmleri çekmek istemediğim için Ertem Eğilmez bana yasak koydu. “Aç kalacaksın, benim dediğimi yapacaksın” dedi. İnat ettim… Ve hiç film teklifi gelmiyordu. Bir buçuk yıl hiç film çekemedim. Bir buçuk yıl boyunca elimde biriktirdiğim paraları yavaş yavaş yedim ve bitirdim. Bu dönemde de Yavuz Özkan’ın bana vermiş olduğu “Maden”in senaryosunu okudum. Ama para yoktu. Yavuz Özkan, “Cüneyt Arkın’a da teklif edelim iki star ilk defa Türk Sineması’nda yan yana gelirse ortalığı karıştırırız” dedi. Cüneyt, senaryoyu okudu ve kabul etti. Anlaşma yaptık, şirkete ortak oldu. Ben o anlaşmayla Anadolu’da film satın alan bütün şirketlere gittim ve “Maden”i sattım. Torbalar dolusu senetlerle Yeşilçam’a geldim. Bu fimle büyük iş çıkardık! Bana ambargo koyan yedi şirketin ağzı açık kaldı, onların ambargosunu tamamen yıktım.

Senaryosu Yılmaz Güney tarafından hapishanede yazılan ve 1978’de Zeki Ökten tarafından çekilen Sürü filmi, Türkiye toplumcu gerçekçi sinemanın en güzel örneklerinden biridir. Tarık Akan bu filmde Tuncel Kurtiz’in oynadığı aşiret reisi Hamo ağanın oğlu Şivan karakterini canlandırır. Köydeki ağaların yerini şehirde, zenginlerin aldığı; köyden kente gelenlerin bir kurtuluş, bir medeniyet olarak gördükleri şehir hayatının da farklı olmadığını görmeleri filmin temel vurgusudur. Yine senaryosu Yılmaz Güney tarafından yazılan yönetmenliğini Şerif Gören’in yaptığı Yol filminde de Seyit Ali karakterini canlandırır. Yol, Türkiye sinemasının en önemli filmlerinden biri olmasının yanında 1982 yılında Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye Ödülü’nü kazanır.

Tarık Akan muhalif sanatçıların tümünün yaşadığı süreçlerden de nasibini aldı; 1979 yılında İzmir’de Nâzım Hikmet’in doğum yıl dönümü etkinliğine katılmak ve Barış Derneği’ne üye olmak suçlarından  yargılandı, bu davadan da 1987 yılında beraat etti. 1980 darbesinin olduğu dönemde hapse girdi, 2.5 ay hücre hapsi cezası aldı, bu davadan da  31 Mart 1982’de beraat etti. 2002 yılında çıkardığı “Anne Kafamda Bir Var” kitabında hayat öyküsünü ve hapishane süreçlerini anlattı.

Bundan sonra bazı Tv dizilerinde ve filmlerde yer aldı. En son filmi 2009 yılında çekilen Şerif Sezer’le birlikte başrol oynadığı “Deli Deli Olma” filmidir.

Hayatı boyunca sanatçı pek çok ödül almıştır;

1973 – 1973 Antalya Altın Portakal Film Festivali, En İyi Erkek Oyuncu, “Suçlu”
1978 – 1978 Antalya Altın Portakal Film Festivali, En İyi Erkek Oyuncu, “Maden”
1980 – Antalya Altın Portakal Film Festivali, En İyi Erkek Oyuncu,”Adak ve Sürü”
1982 – Cannes Film Festivali, En İyi Erkek Oyuncu, “Yol” ile Aday
1984 – Antalya Altın Portakal Film Festivali, En İyi Erkek Oyuncu, “Pehlivan”
1985 – Berlin Uluslararası Film Festivali, Gümüş Ayı, “Pehlivan” ile Mansiyon
1989 – Antalya Altın Portakal Film Festivali, En İyi Erkek Oyuncu, “Üçüncü Göz”
1990 – Antalya Altın Portakal Film Festivali, En İyi Erkek Oyuncu, “Karartma Geceleri”
1992 – Adana Altın Koza Film Festivali, En İyi Erkek Oyuncu, “Karartma Geceleri”
1996 – Antalya Altın Portakal Film Festivali, Yaşam Boyu Onur Ödülü
2003 – Antalya Altın Portakal Film Festivali, En İyi Erkek Oyuncu, “Gülüm”
2006 – Sinema Yazarları Derneği Ödülleri, Onur Ödülü
2007 – Çağdaş Sinema Oyuncuları Derneği Ödülleri, Sinema Emek Ödülü

66 yaşında geride pek çok eser bırakarak hayatını kaybeden sanatçı,  Tarık Akan’ı saygıyla anıyoruz.

 

 

 

KATEGORİLER
ETİKETLER