Gazze ve Lübnan’da Askeri Dengeler Uçlaşıyor – V. U. Arslan

Gazze ve Lübnan’da Askeri Dengeler Uçlaşıyor – V. U. Arslan

Gazze’de Filistin direnişi karşısında önemli ilerlemeler kaydeden İsrail’in istediğini alabilmesi için savaşı (katliamı) daha aylarca sürdürmeye ihtiyacı var. Belki de bir yıl daha Gazze kana boğulmaya devam edecek. Diğer taraftan özellikle Batılı metropollerde ses getiren Filistinle dayanışma eylemleri, ateşkese gidilmesi için İsrail ve destekçisi ABD’yi sıkıştırıyor. İsrail’e füze ve drone’lar gönderen Hizbullah ve Husiler de İsrail kamuoyundaki iç basıncı arttırarak Netahyahu’yu ateşkese zorlamaya çalışıyor. Netanyahu ise savaşı Lübnan’a mümkünse İran’a yayarak ABD’yi savaşa dahil etmeye ve üzerindeki basıncı azaltmaya çalışıyor.

Aşırı sağ koalisyonunu bir arada tutmanın, böylece iktidarda kalmanın ve kendisine yöneltilen yolsuzluk suçlamalarıyla yüzleşmek zorunda kalacağı günü ertelemenin tek yolu olarak sürekli ve hatta artan bir savaşı gören Netanyahu’nun kişisel motivasyonlarından bahsedebiliriz. Burası doğru, ama meseleyi Netanyahu’nun kişisel dertlerinden ibaret göremeyiz.

Filistinli Direniş Örgütleri Yok Edilmeden İsrail Başarıdan Söz Edemeyecek

Lübnan’daki çatışmaların tırmanması doğrudan Gazze’deki savaşın gidişatı ile ilgili. İsrail en önemli direniş örgütü Hamas’ı tamamen yok etmeden zafer kazanmış olmayacak. Yani Hamas, güçlerinin çok büyük bir kısmı yok edilse dahi İsrail geri çekildiğinde kalan güçleriyle kendisini yeniden toparlayacak ve Gazze’deki etkinliğini tesis edecektir. Bu da Hamas’ın zaferi, İsrail’in yenilgisi demektir. Bu yüzden Netanyahu asla ateşkes yapmak istemiyor. Gazze’de Hamas’ı ve diğer direniş örgütlerini yok etmeden saldırıları durdurmak gündemlerinde değil. Bu da Gazze’de yürütülen operasyonun en az bir yıl daha sürmesi demek. Bu durumda giderek bitap düşecek olan Filistinli grupların direnme kapasitesi tükenecek. İşte bu noktada Hizbullah devreye giriyor. Hizbullah, Filistinli grupların tükenişini seyretmek yerine İsrail’e füze göndererek İsrail vatandaşlarının İsrail’in kuzeyinden göç etmelerini sağlıyor. Bu da iç kamuoyunda Netanyahu’ya yönelik ateşkes baskılarını arttırıyor. Şu ana kadar 80 bin İsrailli yerleşimci evlerini terk etmek zorunda kaldı. İsrail Hizbullah’ın bu baskısını kırmak için olabildiğince caydrıcı olmaya çalışıyor. Diğer taraftan Husiler de İsrail’e düzenledikleri saldırılarla Gazze’deki operasyonu durdurmaya çalışıyor. Husiler tarafından ateşlenen bir füze geçen hafta ilk kez İsrail’in merkezine ulaşmıştı. Temmuz ayında Yemen’in Hudeyde Limanı’na ağır karşı saldırılar düzenleyen İsrail’in bu son saldırıya karşı da yeni misillemeler yapması bekleniyor.

Filistin’e Gelen Uluslarrası Desteğin Önemi

İşte bu noktada Filistin’e gelen enternasyonal desteğin önemi ortaya çıkıyor. Başta ABD, Kanada ve Avrupa olmak üzere İsrail’e karşı yükselen protestolar Netanyahu’yu köşeye sıkıştırıyor. İsrail’in ABD’nin onayı olmadan bu ölçekte ve bu kadar uzun süre böyle bir katliamı sürdürmesi mümkün değil. İşte ABD’de yükselen eylemlerin Vietnam Savaşı’nda olduğu gibi ABD emperyalizmine diş geçirmesi bu yüzden çok belirleyici. Nitekim Biden-Harris yönetiminin İsrail’e yalandan da olsa itiraz ediyor gibi görünmesi bu baskı yüzünden. Avrupa yönetici sınıfı ise İsrail karşıtı protestolara karşı aşırı sert. Onlar da eylemlerin gücünün farkındalar.

Gazze’de Hamas’ın Durumu

Kendisinden çok daha güçlü bir düşmana karşı direnen ve bunu yaparken de ayakta kalmaya çalışan Filistinli direniş örgütlerinin işi hiç de kolay değil. Yer altındaki tünellerden doğru savaşı yürütmek en büyük avantajları olsa da uzayan savaşta kayıpların artması ve bir noktada askeri kapasitenin gerilemesi kaçınılmaz oluyor. Nitekim gelen raporlar (ISW- Institude for the Study of War), Hamas’ın Gazze’de düzenlediği karşı saldırıların sayısının ve bunların niteliğinin son aylarda önemli ölçüde azaldığını ortaya koyuyor. 

İsrail, insan gücü kaybına yol açmanın yanı sıra, Gazze’nin Mısır sınırı boyunca Hamas’ın hayati önemdeki tedarik rotası olan Philadelphia Koridoru’nu ele geçirdi. İsrail operasyonları uzadıkça Filistinli grupların kendi silah üretim kapasitelerinin de baskı altına girdiğini tahmin edebiliriz. Aynı şekilde Hamas ve diğer örgütlerin temel saldırı silahları olan füze ve antitank silah stoklarının da zamanla azaldığı düşünülebilir. Ayrıca İsrail ordusu Gazze’nin altındaki tüneller ağını da aylar içerisinde daraltmaya devam edecek. Bu yüzden zaman Hamas ve diğer direniş örgütlerinin aleyhine işliyor. Operasyonlar uzadıkça Hamas’ın işleyen bir komuta yapısı, iletişim sistemi ve güçleri eğitme, silahlandırma ve yeniden dağıtma yeteneği hasar almaya devam edecektir.  

İsrail Ne İstiyor?

Diyelim İsrail Filistin direniş örgütlerini tamamen ezdi ama bu durumda da İsrail ordusu, Gazze’deki Filistinli nüfusu Mısır’a süremediği ölçüde Gazze’yi devretmek zorunda olacak. Ama Gazze’de hangi gücün hakim olacağına İsrail kendisi karar vermek isteyecektir. İsrail her ne kadar oldukça uysal olsa da FKÖ yönetiminin Gazze’de de kontrol sahibi olmasını istemez. Batı Şeria’nın ardından Gazze’de de kontrol sahibi olan FKÖ liderliği, güdük de olsa bir Filistin devletini gündeme getirebilir ki bu siyonist rejimin en istemediği şeydir. Bu anlamda işbirlikçi Arap rejimlerinin askerlerinden oluşacak bir uluslararası “barış” gücü fikri gündeme gelebilir. Hatta ABD askerlerinin de bu güce katılması beklenebilir. Bu güç, Hamas ya da diğer direniş örgütlerinin Gazze’de yeniden toparlanmasını engelleme görevi üstlenebilir.  Suudi Arabistan, BAE, Katar, Mısır ve Ürdün ABD tarafından “ikna” edilebilir. Gelgelelim bu planlar diplomatik açıdan oldukça çetrefiilli olduğu kadar uygulaması da bir o kadar pahalı ve zahmetlidir. Diğer taraftan Mısır sınırından sokulan askeri mühimmat ve silah imalat imkanlarının engellenmesi, bu sayede Filistin direnişinin en fazla küçük gerilla grupları şeklinde kalması için bu tarz bir yapılanma olmazsa olmazdır. İsrail ordusu, Hamas’ı siyasi ve askeri olarak yok etmeyi başarsa bile Gazze’de istediği tipte yeni bir yapı oluşturamadığı takdirde hedeflerine ulaşamamış olacaktır. 

İran ve Hizbullah Bu Durumda Ne Yapabilir?

İran savaşın kendi topraklarına taşınmasını istemiyor. Burası net. Savaş yorgunu Suriye de İsrail ile kapışmaktan fellik fellik kaçınıyor. Savaşı sırtlaması beklenen güç esas olarak Hizbullah. Hizbullah aynı zamanda tüm Lübnan’ın sorumluluğunu taşıyor. Hizbullah son dönemde hiç beklemediği ağır darbeler aldı. Bu saldırılara cevabı nasıl olacak? Şoke edici çağrı cihazı ve telsiz saldırılarının ardından hiç vakit kaybetmeyen İsrail durmadı ve Beyrut’a yönelik son yılların en kanlı hava saldırısında önemli Hizbullah liderlerine suikast düzenledi. Hizbullah’ın topyekün savaştan kaçınmaya çalışmaya devam etmek için iyi nedenleri olsa da İsrail’in baskıyı arttıracağı ortada. Diğer taraftan aldığı son darbeler Hizbullah askeri etkinliği üzerinde yalnızca geçici etkiler yaratacaktır. Hizbullah’a karşı İsrail’in girişeceği Lübnan’a yönelik bir istila hareketi durumunda Yemen, Irak ve Suriye’deki diğer Şii kuvvetler de Hizbullah’a destek olacaktır. 2006’daki savaşa göre Hizbullah daha donanımlı. Suriye iç savaşında oyun değiştiren güç olan Hizbullah savaş tecrübesini arttırmış ve 2006’da sahip olmadığı bölge genelindeki müttefiklere sahiptir. Ama aynı şekilde İsrail ordusu da imkanlarını bir hayli genişletmiş ve Gazze’deki savaşta iyi gizlenen düşmana karşı savaş tecrübesi kazanmıştır. 

Nasrallah İsrail’e kendi belirledikleri bir zamanda cevap vereceklerini söyledi. Hatırlanacak olursa İran da İsrail’e karşı aynı seyi söylemişti. Bu da tıpkı İran gibi Hizbullah’ın da acil ve kesin savaş düğmesine basmaktan imtina edeceği anlamına gelebilir. Peki İsrail duracak mıdır? Gazze’deki savaşın yoğun ve zor aşamasını atlattığını düşünen İsrail ordusu Hizbullah’a darbeler indirmek için her fırsatı kullanacaktır.     

 

KATEGORİLER
ETİKETLER

Yorumlar

(0)