Ekim Devrimi ve Kadın – Derya Koca

About Latest Posts Sosyalist Gündem Latest posts by Sosyalist Gündem (see all) Keşmir’in Kitlesel İsyanı: Ezilenlerin Ayaklanması – Umar Shadid – Ekim 2, 2025 Akbabaların Gazze’ye Çökme Planı – Emre Güntekin – Ekim 1, 2025 TRUMP VENEZUELA’YA SALDIRGANLIĞINI YOĞUNLAŞTIRIYOR! – Eylül 29, 2025 Kadının ezilmesinin tarihi Engels’in Ailenin, Özel Mülkiyetin ve Devletin Kökeni’nde ortaya koyduğu üzere özel mülkiyetin ortaya çıkışıyla “insanlığın tarihsel yenilgisi” olarak ortaya çıkmıştır. Toplumsal üretim sürecinden dışlanarak ailenin içine ve ev işlerine hapsolan kadına tanımlanan bu rol onun toplumsal yaşamdaki yerini şekillendirmiş, bu konumlandırma kültürel dokulara yerleşmiş ve buradan tüm sınıflı toplumların tarihine taşınmıştır. Bugünün modern kapitalist toplumunda kadının rolü yeni işçi kuşaklarını yetiştirmek üzere doğum yapmak ve doğurduğu işçilerin bir sonraki iş gününe hazırlanmasını sağlamak üzere evdeki yemek, temizlik gibi ömür çürüten işleri yapmak olmuştur. Kadın çalışma yaşamının bir parçası olduğunda da iş süreci ev işleri ve çocuk bakımının üstüne ikinci bir yük olarak sırtına yüklenmiştir. Kadınların bu ezilmişliği kabullenmeleri de çeşitli burjuva egemen ahlaksal değerler ve kültürel kodlarla mümkündür. Hatta öyle ki kadın her alanda ikincil pozisyona itilmektedir. Altını özellikle çizmek gerekir ki kadının ezilmesi sınıflı toplumlarda var olan onlarca ezilme ilişkisinden sadece birisidir. Yani tüm toplumsal eşitsizliğin kaynağı olan özel mülkiyet, kendi etrafında yarattığı eşitsizlikler yumağı ile ayakta durmaktadır: Sınıflar arasındaki eşitsizlik kadınların, ulusların, cinsel kimliklerin ve daha nice unsurun ezilmesinin önünü açmıştır. Marksistler, sınıflı toplumlar ortadan tamamen kalkmadan ezilme ilişkisinin sonra ermeyeceğini savunurlar. Lenin’in Bolşevik parti modeli ile Ekim Devriminde somutlaştırdığı eylem rehberi tarihsel dönüşümün kitlelerin kendi elleriyle mümkün olabileceğini gösterdi. Kitleler, mücadele içinde sınıfsız toplum mücadelesi verirken sınıflı topluların pisliklerinden, ahlak ve kültüründen ayrışır. Bu pratik sonuç kadının özgürlüğü için de kadınların erkeklerle birlikte mücadele ederek onların hemen bugün erkek egemen kültür ve düşüncelerden uzaklaşmasını savunur. Alman devriminin kadın önderlerinden olan Clara Zetkin kendi döneminde burjuva kadın hareketi ile amansız bir mücadeleye girerek komünist kadınların sınıf mücadelesine de önderlik etmiştir. Çünkü kadınların kurtuluşundan ve özgürlüğünden bahsedeceksek bu dönüşüm toplumdaki iki temel sınıfın programının bir parçası olarak gerçekleşir: Ya burjuva düzen devam edecek ve kadınlar bunun içinde küçük reformlarla yetinecek ya da işçi sınıfı iktidarı alacak ve tam bir eşitliğin yolu açılacak. O halde: “Tek başına kadın hareketi diye bir şey yoktur. Bir kadın hareketi sadece tarihsel gelişme bağlamında vardır. Bu yüzden burjuva ve işçi kadın hareketleri oluşmuştur ve işçi kadın hareketi burjuva toplumda sosyal demokrasinin [komünistlerin] yaptığından farklı hiçbir şey yapamaz. Bu önemli tespitin mantıksal sonucu şudur: Feminizmin kız kardeş ilan ettiği kadınlar kendi aralarında derin bir sınıfsal uçurumla ayrışmıştır ve işçi kadınlar burjuva kadınlara karşı verilecek mücadele olmaksızın özgürleşemeyeceklerdir.” Burjuvazinin feodalizme karşı savaşı tarihsel anlamda ilerici bir rol taşımış olsa da kurduğu yeni toplum feodalizmden devraldığı eşitsizlikleri aynen devam ettirmiş hatta daha da derinleştirmiştir. Öyle ki burjuva kadınlar uzun süre oy hakkı alabilmek için mücadele etmiştir. İngiltere’deki süfrajet hareket burjuva feminist dalganın önemli hareketlerinden birisidir ancak, radikal eylemlerine rağmen bile kazanım elde edememiştir. Buna karşın, Ekim Devriminin basıncı ile batılı burjuva devletler kadının oy hakkını tanımak zorunda kalmıştır. Yani burjuva kadınlar kendi sınıflarının tarihsel gericiliğinden kurtulamazlar. Bunu, işçi sınıfından kadınların devrimci enerjisi aşmaya muktedirdir. Bu enerji Ekim Devrimi ile dünyanın ilk başarılı sosyalist devrimini mümkün kılmıştır. Hem de kadınların tetiklediği bir ayaklanma ile. Kadınların Ekimi Ekim Devrimi sadece dünya proletaryasının ve sosyalizmin yaşanmış en yüksek aşaması değildir. O aynı zamanda uluslararası sosyalist kadın hareketinin de zirvesidir. 1917 gibi erken bir tarihte kadınlar eşitliğe işçi sınıfının iktidarı sayesinde kavuşmuştur. Yani işçi kadınların özgürleşmesi kendi elleriyle mümkün olmuştur. Ekim Devrimi’nin meşhur bir tarifi vardır: ezilenlerin şöleni. Gerçekten de Çarlık rejimi altında inim inim inleyen uluslar, dini azınlıklar, kadınlar Ekim Devrimi’nin Bolşeviklerin büyük dehası etrafında bir araya gelerek zincirlerini kırmıştır. Kadınlar, Çarlık rejiminde insanlık dışı her türlü zorbalığa maruz kalıyordu. Gerici gelenekler kadınları aşağılıyordu: Kız babaları düğün gününde damadına gerektiğinde otoritesini kullanabilmesi için bir kamçı hediye ediyordu. Rusya’nın bazı bölgelerinde kadınlar çarşaf giyiyorlar ve genç kızlar satılıyorlardı. Kız çocukları ortalama 12 yaşında evlendiriliyordu. Çarlık rejiminin karanlığından köklü Rus devrimci geleneği devrimci kadınlar çıkarmasını bilmişti. En gerici koşullar içinde dünyanın en ilerici devrimci atılımı yükseliyordu. Bolşevikler bunu tarihin ilk başarılı işçi iktidarına dönüştürdü. Tarihte ilk defa kadınlar için eşitlikçi yasalar 1918 yılında çıkan yasalar ile somutluğa kavuşmuştur. İşçi kadınların kapitalist üretimin sürmesi için hapsolduğu kölece işler işçi kadınların üretime el koymasıyla son buldu. Yemek, çamaşır, çocuk bakımı gibi işler toplumsallaştırıldı. Bolşevik kadınlardan Kollontay’ın verilerine göre 1919-1920 yıllarında Petrograd nüfusunun %90’ı ortak mutfaklardan (yemekhanelerden) beslendi. Aynı yıllarda Moskova nüfusunun %60’ı yemekhanelere kayıtlıydı. Yani kadının evden dışarı çıkmasının yolunu açan reformlar gerçekleştirilmişti. Tarihte ilk kez evlilikle mutfak ayrıştı. Bu basit bir yasama faaliyetiyle gerçekleşmedi. Bunun toplumsal gerçekliği Sovyetlere, yani burjuva devleti ve kapitalist toplumu yıkan ve iktidarı alan işçi sınıfının varlığına dayanıyordu. Öte yandan dünyanın en devrimci ve ilerici fikirleri, toplumun tutuculuğuna rağmen gayrimeşru çocuk ayrımını kaldırıyor, eşcinsellik tamamen özgür bırakılıyor, evlilik ve boşanma tarafların sadece başvurması ile mümkün olabiliyordu. Çocuklar ailenin değil, toplumun sorumluluğu altındaydı. 1920’de bugün halen tartışılan kürtaj yasalaştı ve parasız bir hizmet ve hak haline geldi. Kilise nikahı kaldırıldı. Eşit işe eşit ücret ve kadınları çalışma hayatında koruyan kazanımlar yasalaştı. Kısacası burjuva ailenin gericiliği ve baskısı ortadan kaldırıldı. Yeni toplumda aile maddi zorunluluklara ve ezilmeye değil gönüllü birlikteliğe dayanacaktı. Yine de kazanılmış haklar otomatik olarak kültürel ve ahlaki değerleri bir günde değiştirmeye yetmiyordu. Bunun için toplumsal gelişme ilerletilmeli, gerici fikirlerle savaşılması ve kuşaklara yayılacak olan komünizmin inşası gerekliydi. Kadınların çok geniş bir kısmı köylü ülkesi olan Rusya’da kırsalda yaşıyor ve okuma yazma dahi bilmiyordu. Krupskaya önderliğinde çok başarılı bir okuma yazma seferberliği başlatıldı. Devrimin özgürlüklerinin taşıyıcısı işçi kadınlar Bolşevik kadınların öncülüğünde kurulan Zjenodtel etrafında örgütlendi, kadınların Bolşevizme kazanılması ve işçi devletinin kadın haklarını ilerletmesi için kolları sıvadı. Çünkü erkek egemen fikirler toplumda sadece erkekleri değil, kadınları da ikna etmeden kalıcı olamazdı ve sosyalizmin zaferi, kadınların devrime katılımı oranında mümkün olabilirdi. Tüm Rusya İşçi Kadın Kongresi’nin 1918’de Kremlin’de yaptığı ilk kongre ile birlikte kadınları devrimci dönüşümün en önüne koymak üzere bir seferberlik başlatıldı. Buna göre emekçi kadınlar Sovyet modeli bir yapılanma ile kendi taleplerini iktidara taşıyordu. Buna göre kadınlar Sovyetlere kazanılacak, parti hükümet ve sendikada daha aktif hale getirilecek, ev içi kölelikle savaşılacak, kadın emeğinin ve … Ekim Devrimi ve Kadın – Derya Koca okumayı sürdür