Direnen Mephisto İşçileriyle Röportaj

Direnen Mephisto İşçileriyle Röportaj

Sosyalist Gündem: Direnişinizin kaçıncı günündesiniz?

Direnişçi 1: 32. günündeyiz.

Sosyalist Gündem: Direnişe geçmenize sebep olan koşulları biraz açıklayabilir misiniz?

Direnişçi 1: Şöyle özetlenebilir. Bizim kimi taleplerimiz vardı. En nihayetinde işten çıkartıldık. Direnişin başlama sebebi olarak bu söylenebilir. Ama daha genel olarak da şu söylenebilir. Mağaza sektöründe çok kötü çalışma şartları var. Günün 9 saati haftanın 6 günü buradayız. Haftada 54 saat çalışıyoruz. Bir insan hafta da 54 saat uyumuyor örneğin. Dolayısıyla amacımız çalışma şartları üzerinde söz sahibi olmak. Burada çalışmadığım saatlerde dahi işlerle ilgili şeyler düşünüyoruz. Çalışma şartları hakkında söz sahibi olmak bir işçinin en temel hakkıdır diye düşünüyorum. Direnişe çıkma sebeplerinden biri de 9.60 TL olan yemek ücreti. Mephisto yönetimi tarafından bu konuyla ilgili hala bir açıklama gelmedi. İşimiz gereği ayakta çalışıyor olmak birşeydir ama doğru düzgün bir dinlenme alanı bulamamak mantıksızlıktır. Bunların hiçbiri açıklanamıyor ve çarpıtılıyor. Mephisto yönetiminin yaptığı açıklamada yemek ücretine cevap verilmedi, dinlenme alanıyla ilgili sorumuza ise oturarak çalışma durumu karşılanamaz dendi. Bizlerin oturarak çalışma talebimiz yoktu. Bizim söylediğimiz şey çok basit. Yedi buçuk saat ayakta çalışıyoruz, bir buçuk saat molamız var ve dolayısıyla o molayı sağlıklı bir şekilde kullanabilmek… Talebimiz budur ve çok açıktır. Ama bu mantıksızlık açıklanamıyor ve kamuoyuna yapılan açıklamada çarpıtılıyor. Yaptıkları şeylerin mobbing olduğunun farkında değiller. Yapılanların mobbing olduğu dile getirmiştik. Direnişimiz de böyle başladı. En başında söylediğimiz gibi burada çalışanların kendi çalışma koşulları üzerinde söz sahibi olması… Direnişin temel ekseni bu diyebiliriz. Taleplerin karşılanması buna yardımcı olacaktır diye düşünüyoruz.

Sosyalist Gündem: Neden işten atıldığınız çok açık. Sınıf mücadelesinde işçilerin kazanımları patronların elindeki gücü ortadan kaldırır dolayısıyla bu yönde talebi olanlar egale edilmek istenir. Peki hangi gerekçeyle işten çıkartıldınız?

Direnişçi 1: Bana söylenen; alınacak idari kararlara uymama potansiyeli göstermek… Bir varsayım üzerinden işten çıkartıldım. Diyorlar ki bizde şartlar böyle beğenmiyorsanız gidin başka yerde çalışın. Piyasa denen birşey var. Patronlar o piyasadan faydalanıyorlar. Her yerde çok benzer çalışma koşulları var. Ben direnişe başladıktan sonra ve dışardan da görmeye başladıktan sonra mağazada çalışanların çok daha fazla haklara sahip olması gerektiğini düşünüyorum. Haftanın 6 günü çalışıyorsunuz, hafta sonu çalışıyorsunuz. İnsanların sosyalleştiği zaman diliminde siz çalışıyor oluyorsunuz ve vardiyalı çalışıyorsunuz. Hafta sonu ve vardiyalı çalışmak biyolojik saatinizi ve hayat ritminizi dağıtan bir şey. Dolayısıyla daha fazlasını hakediyoruz. Burada yemek ücreti 250 TL’dir yan mağazada 500 TL’dir ama bu değil mesele. Çalışanların hak ettiği bu değildir. Piyasadan patronlar böyle faydalanıyor. Yan tarafta çalışsam da aynı koşullarda çalışacağım. Mimar arkadaşlar ziyaretimize geliyorlar. Akşam 8’de 9’da işten çıkmak bizim normalimiz oldu. Birgün sordum neden itiraz etmiyorsunuz diye, patronla birlikte çalışıyoruz itiraz ettiğimizde kibarca gidip başka yerde çalışabilirsiniz deniyor. Başka yere gitsek orda da benzer çalışma koşulları var. Yoğun mesailer düşük maaşlar. Buna mecbur bırakılıyoruz. Dolayısıyla patronlar her yerde aynı şeyleri yapıyor. Bu yüzden çekip gitmek bir seçenek olmuyor. Mesele bu.

Sosyalist Gündem: Peki burada çalışmaya devam eden arkadaşlar var. Onlar da aynı zamanda sizin vardiya arkadaşlarınız. Her gün 16.00 ile 20.00 arası burada bulunuyorsunuz, çalışmaya devam edenlerle iletişiminiz var mı? Onlar direniş ile ilgili ne düşünüyor? 

Direnişçi 1: Buradaki talepler çalışan arkadaşlar için minimum talepler. Bunların karşılanması gerekiyor. Sürdürülebilir olmayan bir şey var içeride. Bir yandan ayın 15’inden sonra karnımı nasıl doyuracağım sorusu çok insani bir soru, zaten içerideki arkadaşların burayla kurduğu bağ o sorunu da gösteriyor. Örneğin müdürler var çok uzun yıllardır çalışan bir de maksimum 6 aydır çalışanlar var çoğu arkadaş böyle. İnsanlar ya itiraz ediyorlar işten çıkartılıyorlar ya da başka yerlerde iş arıyorlar dolayısıyla buradaki talepler içeride çalışmaya devam eden arkadaşlar için de karşılanması gereken talepler. Diğer mesele ise mücadele ile aranızdaki bağ. Buradaki çoğu arkadaş mücadeleyle hakkını aramakla ilk defa tanıştılar. Onlar açısından da bizim açımızdan da çok öğretici.

Sosyalist Gündem: Kısaca taleplerinizi özetleyebilir misiniz?

Direnişçi 2:  1- İşe geri dönmek,en temel talebimiz.Haksız yere işten çıkartıldık.

2-Yemek ücretinin insani sınıra getirilmesi. En az 500 TL olması gerekiyor. 2019 asgari yemek ücreti günlük 20 lira 50 kuruş. Şu an 9 lira 60 kuruş veriliyor.

3-Sağlıklı bir dinlenme alanının tesis edilmesi. Alternatif olarak gösterilen yer bodrum katta. Bizim sadece oturacak bir sandelyeye değil aynı zamanda oturduğumuzda insan yüzü görmeye sohbet etmeye ihtiyacımız var. Dinlenme denince tek başına oturmayı anlamıyoruz. Bunun sağlanmasını istiyoruz.

4-Kamera üzerinden dönen mobbingin son bulması.

Sosyalist Gündem: Bu sektör özelinde hemen hemen bütün sektördeki bütün işçilerin ortak talepleri denebilir taleplerinize. Peki bundan sonra ne yapmayı düşünüyorsunuz? 32 gündür buradasınız,pek çok destek de aldınız.

Direnişçi 1: Bir çok insan bizleri destekledi, Mephisto kamuoyu denen alanda insanların bizi desteklediğini patronun yanlız kaldığını görüyoruz. Kim bu kamuoyu dediğimiz? Çalışanlar, eski çalışanlar, yayınevleri, yazarlar, müşteriler… Mephisto patronu şu an yalnız. Baskıyı arttırarak mücadele ederken buna başvurmalıyız. Patronu çözüme götürecek adımlar atmayı düşünüyoruz.

Sosyalist Gündem: Son olarak şunu soralım. Türkiye’de hiçbir şey değişmez fikriyle umutsuz olan çok insan var ya da birileri hak aradığında her zaman daha büyük haksızlığa uğrar, işten atılır, kimse de dönüp arkasına bakmaz diye düşünülür. Aslında şu an var olan süreçte krizin de etkisiyle birlikte işten çıkartılan ve bunun için direnen, sendikasız olduğu için direnen çok fazla emekçi var.  Bütün bu süreçte size bakan insanlara ne söylemek istersiniz?

Direnişçi 1: Mesele şu an insanlar çok fazla edilgenler. Düşünün haftanın 54  saati çalışıyorsunuz, kendi çalışma koşullarınız hakkında söz sahibi olmanız gerekir. Çünkü sizin hayatınız burada. Yaşadığımız ülkede birileri bizim adımıza ülkeyi yönetiyor. Belediye başkanı bizim adımıza karar veriyor. Onu biz seçtiğimiz için. Ya da meclis, cumhurbaşkanı bizim adımıza karar veriyor. Biz hep seyreder pozisyondayız. Bunda mevcut ana akım siyasi öznelerin katkısı var. Yaz aylarında Türkiye seçime gitti. Bir tane adam eğer % 50,1’le kazansaydı Türkiye müthiş bir ülke olacaktı. % 49,9 ile kaybetseydi bitmiştik. 80 milyonluk bir ülkede bir toplum kendine bunu yapabilir mi? Ülke de yurttaşsınız ve ülkenle bağ kuruyorsun ama çok edilgen bir pozisyon. İnsanların bu edilgen pozisyondan çıkması gerekiyor. Bizim yaptığımız direniş çok basit. İnsanlarla temas kurduğumuz hakkımızı aradığımız ve kaybetmesi mümkün olmayan bir direniş. Çünkü her gün onlarca insanla tanışıyoruz. İnsanlara dokunuyoruz burada. Emekten yana olan, mücadeleye saygı duyan… Patronun karşısında duran bir çok insanla temas ediyoruz. İlk başladığımız günden beri kazandığımız bir şey bu.

Yıllardır Mephisto patronu bizim indirdiğimiz solcu maskeyle insanları sömürüyordu. 12 yıl önce çalışan biri geldi. İzmir’de yaşıyormuş. Sahafmış. İstanbul’a yolu düşmüş bize uğradı. 2007 yılında 11 ay çalışmış burada kameradan rahatsız olurduk, tedirgin olurduk dedi. 11 ay sigortasız çalışmış, haksız yere işten çıkartılmış, hakkını vermemişler. 14 yıl çalışan biri geldi yanımıza, buradaki bütün sistemleri o kurmuş, mühendismiş. Bunlardan bir halt olmaz dedi bize. Bu solcu maskesinin düşmesi bizim için önemliydi. Niye önemli? Çünkü, içeride belki biz geri döneceğiz belki bir yıl sonra başka yerlerde çalışıyor olacağız ama burada insanlar var olmaya, emek vermeye devam edecekler ve ellerinde araçları olsun istiyoruz. 2 ay önce Mephisto’ya dair bir haber yapıldığındaki haber değeriyle, bu direnişten sonra haber yapılmaya başlanmasıyla, emek gündemiyle bir haber yapılmasıyla kamuoyundaki etkisi farklı olacak. Mephisto patronu kimseyi gözünün üzerinde kaş var, hakkımız var sizi çıkartırız parasıyla değil mi, cezası neyse öderiz tazminatı kastederek. En doğal hakkımız olan tazminatımıza ceza diyor onlar. Bundan sonra kimseyi böyle işten çıkartamayacaklar. İnsanların elinde bir araç var artık. Patron artık şunu düşünecek. Çalışanın hakkını yersem yine başıma bela olurlar diye düşünecek. Burası kaybetmesi mümkün olmayan bir mücadele. İnsanlar çıksınlar ve hayata dokunsunlar. Kendi hayatlarına, ülkeye, coğrafyaya, dünyalarına dokunsunlar. Bunun önemli olduğunu düşünüyorum. Bunu yapmaya başladıktan sonra kendi hayatlarına ve ülkede bazı şeyleri değiştirebiliriz diye düşünüyorum.

Sosyalist Gündem: Teşekkür ederiz.