Demiryolu Emekçisine Sürgün Dayatması
TCDD’ye bağlı iş yerlerinde bir süredir kamu emekçilerine “zorunlu rotasyon” adı altında dayatılan sürgünler tepki çekmeye devam ediyor. Dün Ankara, Adana, İzmir ve Diyarbakır’da sürgünler protesto edildiler. Ankara’da yapılan eylemde polis TCDD Genel Müdürlüğü önünde eylem yapılmasına müsaade etmezken, emekçileri gözaltı ile tehdit etti.
@BTSGENELMERKEZ üyeleri TCDD'de yapılan sürgünleri protesto etmek için Ankara Garı'ndaki genel müdürlük binası önünde buluştu. Polis sendika üyelerinin oturma eylemi yapma talebine izin vermezken gözaltı tehdidinde bulundu. #tcddsurgunlerigerial pic.twitter.com/vRL8dA7aqa
— Sosyalist Gündem (@sosyalist_gundm) May 21, 2020
TCDD’de Neler Oluyor?
TCDD’de örgütlü bulunan KESK’e bağlı Birleşik Taşımacılık Çalışanları Sendikası (BTS) üyelerinin de aralarında bulunduğu 84 kişi salgın hastalık nedeniyle şehirlararası ulaşımın bile yasak olduğu bir dönemde herhangi bir gerekçe bile gösterilmeden yerlerinden edildiler.
Öyle ki sürgün edilen emekçilerin içlerinde kanser tedavisi görenler, bakıma muhtaç eşi bulunanlar bile bulunuyor. Diyarbakır’dan Malatya Hekimhan’a sürülen BTS üyesi Mehmet Budak Evrensel’e konuşurken, sürgüne gönderildiği Hekimhan’da gerekli tedaviye ulaşım imkanının bulunmadığını ve sürgün ile beraber tedavisinin yarım kalacağını belirtti.
BTS Genel Başkanı Hasan Bektaş tarafından; Zonguldak Çaycuma’da gar şefi olarak görev yapan bir personelin eşinin felçli ve bakıma muhtaç olduğu, fakat buna rağmen Sivas Divriği ilçesinde demir cevheri sevkiyatının oldukça yoğun olduğu Demirdağ Garı’na sürüldüğü belirtildi.
Demiryolu emekçilerinin sürgün edilmesinin arkasında ise TCDD Genel Müdür Ali İhsan Uygun ile birlikte Trafik Daire Başkanı Abdullah Özcanlı’nın bulunduğu belirtiliyor. Bu iki ismin de yükselişleri AKP dönemi bürokratlarının hikayelerinden farksız. TCDD’deki en önemli başkanlıklardan birine atanan Özcanlı’nın, Mezbaha Müdürlüğü ile başlayan kariyesi İstanbul Belediyesi Ulaşım A.Ş.’de devam ederken, seçimlerin kaybedilmesinin ardından Konya Büyükşehir Belediyesi özel kalemine “devlet memuru” olarak atandı. Sadece 52 gün sonra ise TCDD’de daire başkanı yapıldı. BTS Genel Başkanı Hasan Bektaş, Özcanlı gibi yerel seçimlerde İstanbul ve Ankara gibi belediyelerin kaybedilmesinden sonra TCDD’ye atanan yöneticilerin emekçilerden intikam almaya çalıştığını şu sözlerle aktardı:
“Özcanlı’nın atandığı yer demiryollarının en önemli birimi ve özellik isteyen bir yer. Buraya atanmasına BTS olarak itiraz ettik. Buranın önemli olduğunu ve kurumu bilen, dairenin özelliklerini bilen birisinin atanması gerektiğini söyledik. Önyargıyla gelen bu kişi bu itirazımızdan sonra sendikamıza karşı tutum içerisine girdi. Yani bir bakıma, İstanbul seçimlerinin intikamını demiryolculardan alıyorlar. Rotasyon adı altında yaşanan sürgünlerin yüzde 70’i bu birimde yaşandı. Dışarıdan gelen daire başkanının içinde intikam alma duygusu var. Görüştüğümüzde, ‘Siz belediyede olsaydınız ben sizi atardım’ cümlesini kullandı. Atmakla tehdit ediyor. Arkadaşlarımız devlet memuru olduğu için atamadığından sürgün uyguluyor.”
Liyakatsiz yöneticilerin eline teslim edilen TCDD ile ilgili CHP Milletvekilleri Utku Çakırözer ve Ali Haydar Hakverdi tarafından geçtiğimiz günlerde gündeme getirilen konular ise 168 yıllık kurumun nasıl yönetildiğini gözler önüne seriyor. TCDD’de son dönemde 200 kişinin bankamatik memuru haline getirildiği belirtilirken, demiryolcu bir geçmişten gelen tecrübeli emekçilerin yerine mesleki yeterliliği bulunmayan insanların getirildiği aktarıldı.
Çakırözer ayrıca AKP içi gerilimlerin yansıdığı TCDD’de emekçilerin bundan zararlı çıktığını şu sözlerle dile getirdi: “Ulaştırma Bakanlığı’ndaki bürokratik kadrolara yapılan atamalarda AKP içindeki ‘ekipler savaşının’ etkileri gözleniyor. Önce İstanbullular gelmişti. Onlar gitti, şimdi karayolcular ve Trabzonlular var. Aynı iktidar içinde birbirinin kuyusunu kazan ekiplerin savaşında bedel ödeyen hep demiryolu emekçileri oluyor.”
HDP Milletvekili Filiz Kerestecioğlu’da hazırladığı soru önergesiyle TCDD’de yaşanan sürgünleri meclis gündemine taşıdı.
TCDD’deki sürgünlere, emekçilere yönelik baskılara derhal son verilmelidir. Liyakatsiz atamaların, piyasacılığın demiryolu ulaşımında nasıl felaketlere yol açabildiğini Pamukova, Çorlu ve Ankara gibi onlarca kişiyi yitirdiğimiz tren kazalarında gördük. Yeni kazaların, yeni felaketlerin önüne geçmek; emekçilerin halklarını korumak ve kamu kurumlarının yağmalanmasının karşısında durabilmek için sınıf mücadelesini büyütmek zorundayız.