Damada Şirketlere İştirak Yetkisi: Devlet, Kimleri Kurtaracak? – Engin Kara

Damada Şirketlere İştirak Yetkisi: Devlet, Kimleri Kurtaracak? – Engin Kara

ekonomik kriz ile ilgili görsel sonucu

Dün (7 Ağustos) Resmi Gazete’de yayımlanan 43 no’lu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’ne göre Hazine ve Maliye Bakanlığı’na, Cumhurbaşkanı kararı ile yurt içindeki ya da yurt dışındaki şirketlere iştirak etme yetkisi verildi. Erdoğan ile birlikte dümeninde damadı Berat Albayrak’ın oturduğu Hazine’ye verilen bu yetki ne anlama geliyor?

Bu yetkiden, emekçilerin yararına bir şeyler çıkmayacağına kimsenin şüphesi yok herhalde. Devletin Cumhurbaşkanı kararı ile şirketlere ortak olma yetkisi, ekonomik kriz döneminde batan ya da risk taşıyan şirketleri kurtarma operasyonuna dönüşecek. Yani yeni yetki, burjuvaziye uzatılan bir can simidi. Öte yandan, özel sermayenin çeşitli kesimlerinde derinleşen ekonomik krizin yükü, devlet ortaklığı aracılığıyla hızla kamunun üzerine aktarılacak.

Devlet Batan Şirketleri Kurtaracak!

Ekonomik kriz nedeniyle pek çok şirketin zor dönemler yaşamaya başladığı biliniyor. Özellikle inşaat, enerji gibi Türkiye kapitalizmi için de oldukça önemli olan sektörlerde ciddi bir tıkanma yaşanıyor.

Yeni iştirak yetkisi, şirketlerin yaşadığı ekonomik tıkanmayı aşmak için devletin şirketlere sermaye yaratması ve kamu kaynaklarını peşkeş çekmesinin önünü açıyor. Verilen yetki ile Erdoğan ve damadı, istedikleri şirkete devleti ortak etmek suretiyle devletin kaynaklarını özel sermayeye aktaracak.

Yeni yetkinin Erdoğan ve damadının eline verilmiş olması keyfiliğin sonuna kadar gideceğini gösteriyor. Tabii ki ilk elden yandaş sermaye gruplarına para musluklarının sonuna kadar açılacağını tahmin edebiliriz.

Türkiye Büyük Burjuvazisinin Çıkarları: Bir Örnek

Enerji üretimi alanında son yıllarda yapılan yatırımların çok ciddi bir kısmı, çoğunlukla yabancı, bir miktar da yerli bankaların finansmanı sayesinde gerçekleştirildi. Dövizdeki yükselişle birlikte enerji şirketleri borçlarını ödeyemez duruma gelince bankalarla yapılandırma görüşmelerine başlandı. Bu süreçte, şirketler bankalar tarafından çeşitli müdahalelere de maruz kaldılar.

Örneğin Türkiye’nin en büyük enerji şirketlerinden biri olan Bereket Enerji’ye geçen yılın sonunda CEO olarak atanan İdris Küpeli, ABD’li yatırım bankası Morgan Stanley gibi uluslararası finans sermayesiyle yakın ilişkileri olan bir isim. Bu atamanın, Bereket Enerji’nin borçlarının yönetimi için yapıldığı medyada konuşulmuştu ki bu yılın ortalarında şirketin 4,6 milyar dolarlık borcu için bankalarla yapılandırma anlaşmasına varıldığı açıklandı.

Emperyalist tekelleşmenin kaçınılmaz eğilimi olarak şirketlerin uluslararası finans kapital tarafından yutulması riski oluşuyor. Ancak ortada tek bir yamyam yok. Şirketlerin, yabancı bankalar tarafından ele geçirilmesi şeklindeki tekelleşmeye karşı, Türkiye sermayesi de kendi tekelleşmesini güçlendirecek adımlara ihtiyaç duyuyor. Devlete, Cumhurbaşkanı kararı ile şirketlere iştirak etme yetkisi tanınması özel sektöre devlet aracılığıyla kaynak yaratarak bu gibi ihtiyaçları karşılamak için kullanışlı olacak.

Özel Sektörün Krizi, Kamunun Krizine Dönüşecek

Devletin batan, batmak üzere olan şirketlere ortak olması, onların riskini paylaşması anlamına gelecek. Kamu kaynakları ile özel sermayeye yapılan katkılarla birlikte batma riski devletin yatırımlarını da kapsayacak. Neticede batan şirketler, direksiyonlarını elleyen herkesi birlikte dibe çekecek.

Böylece özel şirketlerin borçları kamu borçları haline gelecek, özel şirketlerin batması devleti de iflasa sürüklemenin önünü açacak.

Emekçiden Çalıp Sermayeye Verecekler

Bugüne kadar olduğu gibi, yetkinin kullanılacağı sıralarda da AKP iktidarı, diğer yandan emekçilerin sırtına yeni yükler yüklemeye devam edecek. Artan vergiler, harçlar, düşen reel ücretler, yasaklanan grev ve toplu sözleşme mücadeleleri…

Ekonomik krize karşı AKP’nin tek reçetesi, faturayı emekçilere kesmek. Emekçilerden çaldıklarını ise sermayeye peşkeş çekmenin yeni yollarını yaratıyorlar.

Düzenlenen yeni yetki, sermayenin içine düştüğü ekonomik buhranı, emekçilere aktarmanın yeni bir yolu olacak. Damat Berat Albayrak’ın sözde ekonomide reform paketini açıklarken utanmadan “vergileri tabana yayacağız” demişti, görülüyor ki özel sektörün krizini de emekçilerin sırtına yayacaklar!

Örgütlü Olan Kazanacak!

Ekonomik kriz devam ediyor. Yaz aylarından istifade çeşitli hamlelerle rakamlar birkaç ay daha toparlansa da ekonomide aşağı iniş devam edecek.

Sermaye sahiplerinin ve AKP’nin, krizin bedeli emekçilere ödetmek dışında hiçbir programı ya da planı yok. Ancak kendi aralarında oldukça örgütlüler. Hatta devlet düzeyinde bir örgütlülükten bahsediyoruz. Toplumdan elde edilen tüm kamu gelirlerini (kara gün akçelerini bile!) sermayeyi kurtarmak için kullanabilirler.

Emekçiler için de kendi sınıf çıkarlarını savunmak için örgütlü mücadele vermekten başka çaresi yok. Emekçi halk, sömürücülerin oluşturduğu karşı taraf kadar fazla imkâna sahip olmayabilir. Ancak üretici gücü her şeye bedel. Sermaye, AKP ve düzenin her türlü imkânını ve gücünü, emekçilerin üretici gücü sağlıyor. O güç bir isyan ederse, her şey altüst olur. İşte o zaman ekonomik krizin bedelini, krizi yaratan sermayedarlar kendileri öder; AKP iktidarının halk düşmanı bütün hesapları da bozulur.

KATEGORİLER