Çocuk Hapishaneleri Öldürüyor! (Hukuka Marksist Bakış/Öykü Eylem Kuş)
16 Kasım tarihinde Trabzon E tipi Kapalı Ceza ve İnfaz Kurumunda tutuklu olan 15 yaşındaki Emirhan Nas koğuşun kapısına kendisini asarak yaşamına son verdi. Islahevi olmadığı gerekçesiyle çocuk tutuklunun kapalı cezaevinde kaldığı ortaya çıktı. “Adalet sistemi” hapishanedeki insanlık dışı uygulamalarıyla psikolojisini bozarak “hırsızlık suçundan” tutuklu Emirhan’ın hayatını çaldı. Bununla birlikte son 6 yılda hak ihlallerinden ve ihmallerden dolayı cezaevlerinde 10 çocuğun hayatını kaybettiği, 172 çocuğun işkence ve kötü muameleye maruz kaldığı çeşitli araştırmalarda ifade ediliyor.
Adalet Bakanlığı’nın Eylül sonu verilerine göre 2 bin 435 çocuk hapiste ve yaşadıkları şunlar:
-Çocuklar, hapishane yönetimi tarafından verilen üç öğün yemek dışında, içecekleri su dâhil tüm temel ihtiyaçlarını kantinden satın almak zorunda. Parası olmayan çocuklar suyu musluktan içiyor.
– Ailelerini aramaları için 3 lira, mektup gönderebilmeleri için 1.25 kuruşa sahip olmaları gerekiyor.
-Kapalı görüşlerde aradaki camdan ötürü ailelerine sarılamıyorlar, çoğunun ailesi parasızlıktan dolayı ziyarete gelemiyor.
-Hapishane kurallarına uymadıkları takdirde günde 21 saat olmak üzere 5 gün boyunca odaya kapatma gibi disiplin cezası alıyorlar.
-Çıplak aramalara maruz kalıyorlar.
-İnfaz koruma memurlarının sayısı 38 bin civarında iken psiko-sosyal görevlisinin sayısı bin 300’le sınırlı.
”Çocuğumu Sağ Aldılar Ölü Geri Verdiler”
Çocuk hakları savunucusu avukat Tülay Bingöl, cezaevinde intihar eden 15 yaşındaki Emirhan Nas’ın annesiyle görüşmüş. Anne Sema konuşmasına “Benim çocuğum yaşamı seven bir çocuktu” diyerek başlamış.
Bir gün eve polisler gelmiş ve “parmak izi alacağız” diyerek çocuğu götürmüşler. Sema anne iki gün boyunca evladından haber alamayınca polisleri aramış ve onun tutuklandığını öğrenmiş! Oğlunun kapalı yerlerde duramadığını anlatan anne, çocuğunun “Anne her gün yanıma gel” isteğini de yerine getirmeye çalışmış. Ancak cezaevi yönetimi “bir hafta sonra gelin, bugün müsait değil” diyerek çoğu zaman anneyi geri yollamış. Oğlunu görme imkânına kavuştuğu ilk anda “Neden bu kadar zayıfladın?” diye sormuş, Emirhan ise “Burada bize 1 dilim ekmek veriyorlar, kantinden bir şey alırsam da diğer büyük çocuklar elimden alıyor. Tuvaleti temizletiyorlar, çamaşırlarımızı kendimiz yıkayıp asıyoruz, bardak-tabakları yıkıyoruz.” şeklinde cevap vermiş.
“Çocuğumu sağ aldılar, ölü geri verdiler.” diyen anne, gerçekleri bilmek istiyor. Çocuğun dayıları kamera kayıtlarını görmek istemiş ancak göstermemişler.
İntihar Meclis Gündemine Taşındı
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal, 15 yaşındaki Emirhan’ın ölümünü, ”Kimlerin kusuru var, bu olay gerçekten intihar mı?” “Buralar adeta suç üretme merkezine dönüşmüş durumda. Çocuklar suç örgütü üyesi lideriymiş gibi yetiştiriliyor. Yasaya göre aynı yaş ortalamasına sahip çocuklar bir arada kalabilir ama buna dikkat edilmiyor” sözleriyle meclise taşıdı.
Bu noktada, çocukların devlet eliyle suça yöneltildiğinin altını çizmek lazım. Küçük bir “suçtan” tutuklanan çocuk hapishane sürecinin sonunda dışarıya “suç psikolojisine” alışkın bir şekilde çıkıyor. Devlet çocukları ya katlediyor; ya da suça yönlendiriyor!
2012 yılında Pozantı cezaevindeki çocuklara taciz, tecavüz olayları ve Kürt çocuklarına ”siz teröristsiniz” diyerek yapılan kötü muameleler de gösteriyor ki cezaevleri çocuklar için tam bir cehennem.
20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü’nde 22 Sivil Toplum Kuruluşu ”çocuk tutukluluğuna hayır’‘ diye haykırmıştı.
Yeni hapishaneler, ıslahevleri inşa ederek çocukları cezalandırmak yerine, buraların kapatılarak, çocukları koruyan ve destekleyen yöntemlerin temel alındığı bir sistemin mümkün olduğuna inanıyoruz.
bolsevik.org/ Hukuka Marksist Bakış