Britanya’da Seçim Komedisi – V.U. Arslan

Yazının başlığı konunun bir yönünü vurguluyor. Neyin komik olduğunu anlamak için önce sonuçlara bakalım:

      (Parti)                                        (Lider)                 (Oy Oranı)         (Milletvekili)

1) Muhafazakâr Parti:             David Cameron       (%36.9)              (331)

2) İşçi Partisi:                           Ed Miliband              (%30.4)              (232)

3) UKIP:                                     Nigel Farage              (%12.6)               (1)

4) Liberal Demokratlar:           Nick Clegg                  (%7.9)                 (8)

5) İskoç Ulusal Partisi:            Nicola Sturgeon       (%4.7)                 (56)

6) Yeşil Parti:                            Natalie Bennett        (%3.8)                 (1)

7) Demokratik Birlik Partisi:    P. Robinson                (%0.6)                (8)

 

Görüldüğü üzere Britanya siyasi skalasını sarsacağı düşünülen milliyetçi sağcı UKİP hiçbir şeyi sarsamamış. Zira 4 milyona yakın oyun karşılığı sadece 1 milletvekili olmuş. Yani oyunu yaklaşık %9 arttırarak %12.6 oy alan bir parti, dar bölge seçim sistemi yüzünden sadece bir milletvekili elde edebiliyor. Benzer şekilde 2.4 milyon oy alan (%8) Liberal Demokratlar da ancak 8 milletvekili kazanabilmiş. %4.7 oy alan İskoçya Ulusal Partisi (SNP) ise 56 milletvekili ile toplamdaki 59 İskoçya milletvekilliğinin tamamın yakınını elde etmeyi başarmış. Yine myazı içievcut seçim sistemi yüzünden. Ana burjuva partilerin her daim iktidarı sürsün diye bir seçim sistemi uydurulmuş, adeta bir orta oyunu ortaya konmuş ve son seçimlerde olduğu gibi bu program meyvesini vermiş. %36.9 oy alan Muhafazakârlar, parlamentoda %51lik bir çoğunluk sağlayarak tek başına iktidar olmayı başarmış.

Dar bölgeli seçim sistemi, görece küçük bir seçim bölgesinde birinci olan partinin o bölgeye ayrılan tek milletvekilliğini alması anlamına geliyor. Yani ikinci ve üçüncü olan partiler hiçbir şey kazanamıyorlar. Kısacası büyük partilerin işine gelen, son derece adaletsiz ve statükoyu her durumda koruyan bir seçim sistemi söz konusu. Radikal küçük partilerin ile statükonun dışındaki diğer unsurların baştan önü kesilmiş oluyor. Diğer taraftan İskoçya örneğinde olduğu gibi ulusal partilerin kendi bölgelerinde birinci olmalarından kaynaklı avantajı söz konusu oluyor. Nitekim Kuzey İrlanda ve Galler merkezli ulusal partiler de milletvekili çıkarmayı başarmış durumdalar. %12.6 oy alan UKİP ise hemen her bölgede 2. ya da 3. olabildiğinden hiçbir yerde milletvekili çıkaramıyor ve 1 parlamenterle yetinmek zorunda kalıyor. Yine Yeşiller de %3.8 oy almasına rağmen sadece 1 milletvekili elde edebiliyor.

Muhafazakâr Parti Zaferi Ne Anlama Geliyor?

Muhafazakâr Parti kimsenin beklemediği, anketlerin öngörmediği bir seçim zaferine imza attı. Sandıktan koalisyon çıkacağına kesin gözüyle bakılıyordu. Ama İşçi Partisi’nin koalisyonda İskoç milliyetçilerine mahkum olacağı ve onlara ödünler vermek zorunda kalacağı fikri, İşçi Partisi’nin önünü keserken son dönemeçte sağ oyların yoğunlaşmasına yol açmışa benziyor.

Neticede Muhafazakârlar sosyal kesinti paketlerini hızlandıracaklar. Emekçilerin haklarına yönelik saldırılar şiddetlenecek. Kemer sıkma politikaları bağlamında Britanya işçi sınıfının sıkı durması gereken bir dönem olacak. Britanya’da yaygın bir tartışma olan AB üyeliği meselesi de yeni iktidar döneminde gündeme geleceğe benziyor, çünkü Muhafazakârlar AB üyeliğini referanduma götüreceklerini vaat etmişlerdi.

Özellikle Liberal Demokrat Parti’den Muhafazakârlara, Muhafazakârlardan da UKİP’e önemli bir kayışın yaşandığı gözüküyor. Neticede seçimin en büyük kaybedeni %15’ten fazla oy kaybederek bitme noktasına gelen Liberal Demokratlar oldu. Liberal Demokratlar, önceki dönemde hükümetin küçük ortağı olarak Muhafazakârdan hiçbir fark ortaya koyamamışlardı. Sonuçların belli olmasından sonra parti lideri Nick Clegg istifasını açıkladı.

Seçimin bir diğer mağlubu olan İşçi Partisi’nde de lider Ed Miliband istifa etti. İşçi Partisi silik ve sağ politikaları ile hiçbir fark ortaya koyamamanın sancısını yaşıyor. UKİP lideri Nigel Farage da söz verdiği üzere milletvekili seçilemediği için istifasını verdi. Oysa partisi %12.6’lık bir oy oranına ulaşarak patlama yapmıştı.

İskoç Ulusal Partisi’nin Zaferi

İskoç Ulusal Partisi (SNP), geçen yılki bağımsızlık referandumunun rüzgarını arkasına alarak İskoçya’daki milletvekilliklerini silip süpürdü. SNP bağımsızlık kampanyası üzerinde durmak yerine sol bir retorik kullandı ve kemer sıkma politikalarına muhalefet yürüttü. SNP’nin çıkışından en büyük darbeyi geleneksel İskoç sandalyelerini kaybeden İşçi Partisi aldı. Neticede SNP’nin burjuva bir parti olduğunun altını çizmek gerekir. İskoç yerel parlamento seçimlerinde SNP’nin ayrılıkçı gündemi yeniden öne çıkarmasını beklemek gerekir.

Radikal Solun Etkisi

Britanya’daki radikal sol, TUSC (Sendikacılar ve Sosyalistlerin Koalisyonu) ve Left Unity (Sol Birlik) olarak seçimlere katıldı. Sonuçta beklendiği gibi seçimlerde pek bir varlık gösteremediler. Ama mevcut seçim sistemi ile böyle bir iddianın gösterilmesi de pek mümkün değil. Radikal solun yapması gereken sokak mücadelesini güçlendirmek, seçim sisteminin ve göstermelik demokrasinin saçmalığını ortaya koymak ve kemer sıkma paketlerine karşı sınıf mücadelesini yükseltmektir. Kaldı ki Britanya’daki sosyalist hareketin geçmişinde bu tarz başarılı çıkışlar mevcuttur. Örgütlenme, aktivizm ve direniş çizgisini güçlendirmek Britanya solunun esas yapması gerekendir. Seçim sisteminin değiştirilmesi, sendikal kanunların emekçiler lehine yeniden düzenlenmesi de uğruna mücadele edilmesi gereken önemli başlıklardandır.

 

KATEGORİLER
ETİKETLER