Brexit’ten Sonra Krizden Önce – Tilbe Akan

Daha önceki yazımızda AB’den çıkışa “Evet” demenin yani sermayenin projesi AB’den çıkışın bariz bir şekilde AB ülkelerini krize sokacağını söylemiştik. (Yazıyı okumak için: http://bolsevik.org/guncel/ingilterede-brexist-referandumu-tilbe-akan.html). Ve daha şimdiden yani İngiltere’nin AB’den çıkış bileti referandumda çıktığı andan itibaren İngiltere ve AB ülkelerinde dengeler değişmeye başladı bile. AB patronları İngiltere’ye yönelik sert açıklamalar yaparken, İngiltere’de de Tory’ler (Sağ Parti) bunalıma girdi ve Başbakan Cameron(Tory) istifa etti.13444251_10208376713190881_267131926_n

Referandum kumarı Cameron’a ve partisine yaramadı. Parti ikiye bölünmüş durumda. Cameron referandumu başbakanlığa seçilirken vaat olarak sunmuştu, desteklediğinden değil. AB’de kalma kampanyası Toryler, İşçi Partisinin sağ kanadı, Yeşiller ve diğer sermaye partileri tarafından desteklenmiş olsa da büyük çoğunluk ayrılmayı destekledi.

Daha önce de bahsetmiştik. Ayrılma kampanyası özellikle emek cephesinin zayıflığı ve bölünmüşlüğünden dolayı
büyük çoğunluk faşistlerin elindeydi. Hatta Jo Cox’un öldürülmesi de artan tansiyonun ve göçmen karşıtlığının somutlaşmış örneği olarak gözler önüne serildi. Ancak yine de referandumdan önceki göçmenlerin etkileri üzerine yapılan ankette ayrılık yanlıları kendi bölgelerindeki göçmenlerin etkileri üzerine sorulan soruya genelde iyi ya da etkisi yok cevabını vermişler. (https://www.ipsosmori.com/Assets/Docs/Polls/EU%20immigration_FINAL%20SLIDES%2020.06.16%20V3.pdf).

Türkiye’de de Brexit’in önemli bir etki yarattığını söyleyebiliriz. Herkes bu kararın Türkiye’yi de etkileyeceği konusunda hemfikir. TÜSİAD’ın yapılan açıklamanın satırbaşları şu şekilde: “Son krizlerin de ortaya koyduğu şekilde, AB’nin kendi içinde farklılaştırılmış bir entegrasyon modeli yönünde evrildiğini görüyoruz. Bununla birlikte değişmeyen ve kesin olan bir nokta AB’nin bir değerler birliği, çıkarlar dayanışması ve değişimci bir proje olduğudur. Ulusüstü birlik projelerinin en geniş ve kapsamlısı olan AB’yi ekonomik ve sosyal sorunların kaynağı olarak değil, çözümü olarak gören anlayışın güç kazanması arzumuzdur.”

TÜSİAD’ın haklı olduğu bir konu var: evet, AB bir çıkarlar birliği. Ama emekçilerin değil patronların! AB’den çıkışın dünyayı etkileyen bir krize sebep olacağını söylemiştik. Euro ve sterlin düşüşte, dolar ise yükseliyor. Önemli olan bu kriz sonucunda kitleleri sola yönlendirebilmektir. İngiltere’de de Yunanistan’da olduğu gibi kesinti paketleri gibi bir takım kısıtlamalar bekleniyor. Bunlar karşısında antikapitalist, antifaşist bir mücadele vermek ve emek cephesi etrafında örgütlenmek gerekiyor. Bunu sol gruplarla ortaklaşarak yapmak ise bir zorunluluk. Zira emperyalist kapitalistler krizin faturasını emekçilere ödetmeye uğraşacaklar. Yapmamız gereken bir yandan göçmen karşıtlığına ve ırkçılığa karşı mücadele ederken diğer taraftan AB’nin patronlar kulübü olduğu ve işçi sınıfı ve göçmen karşıtı bir politika güttüğünü bir kez daha kitlelere unutturmamak. Aksi takdirde faşist saldırılar, ekonomik kriz, kesinti paketleri gibi emekçilerin üstüne binecek olan yükler her zaman olduğu gibi egemen sınıfın işine yarayacak.

Yaşasın Sosyalist Avrupa!

KATEGORİLER
ETİKETLER