Bir Kriz Göstergesi Olarak Ayçiçek Yağı – Emre Güntekin

Bir Kriz Göstergesi Olarak Ayçiçek Yağı – Emre Güntekin

Bir süredir Tiktok’ta yoksul vatandaşların ayçiçek yağı ile çektiği videolar sıkça karşımıza çıkmaya başladı. Zira Türkiye’de hemen hemen her evin en temel tüketim maddelerinden birisi olan ayçiçek yağındaki fiyat artışı durdurulamıyor. 

https://www.youtube.com/watch?v=fEFRCvsQGA8

Resim

5 lt’lik ayçiçek yağı fiyatları 70-80 TL civarlarında dolaşırken; bugün Bitkisel Yağ Sanayicileri Derneği Başkanı Tahir Büyükhelvacıgil’in açıklamasında ham maddedeki yakın zamandaki maliyet artışlarının henüz raf fiyatlarına yansımadığı ve bu maliyet artışına paralel olarak yakın gelecekte fiyatlara % 20’lik bir zam daha geleceği belirtildi. 

Ayçiçek yağının fiyat artışında iki önemli noktayı dikkate almak gerekiyor. İlki buna neden olan dönemsel faktörler. Özellikle Covid-19 pandemisi ile birlikte dünyada üretici ülkelerin ayçiçeği gibi ürünlerde ihracatı kısmaları, biyodizel üretiminde ayçiçeği, mısır gibi yağlı tohumlara yönelimin artması arzın düşmesine yol açıyor. Trakya Birlik Genel Müdürü Hakan Çalen’in dile getirdiği ifadeler bu durumun Türkiye’de ayçiçek yağı üretiminde yaratacağı sorunlara ışık tutuyor: “Ukrayna gibi Rusya’da artık ayçiçeği tohumu yerine ham yağ satmak istiyor. Ayçiçeğini kendileri kırıp ham yağ ve küspeyi ayrı ayrı ihraç ederek katma değerin kendilerinde kalmasını istiyorlar. Türkiye’de yıllık 7.5- 8 milyon ton kırma kapasiteli kırıcılar var. Kırıcıları tümüyle kaybetme riski var. Kendimiz üretmezsek, sadece yağ sektörü değil, hayvancılık sektörü de bundan olumsuz etkilenir.”

Fiyatlar bu durum nedeniyle uluslararası piyasalarda da oldukça yükselmiş durumda: Eylül ayında tonu 430 dolar olan ayçiçeği tohumu Aralık ayının sonu itibarıyla yüzde 52 artışla 655 dolara, ham yağ fiyatı ise yüzde 32 artış ile tonu 890 dolardan 1200 dolara yükseldi. Bundan en çok etkilenense Türkiye gibi ithalata bağımlı ülkeler. Hatta Türkiye, şu anda dünyada en çok ayçiçeği ithal eden ülke konumunda. Tarım Bakanlığı’nın Kasım 2020’de yayınladığı raporda dünyada ayçiçeği ithalatında Türkiye’nin açık farkla ilk sırada olduğu görülüyor:

Doğal olarak dünyada arzın kısılmasına, son bir yılda dolar kurundaki artışı da eklerseniz ayçiçek yağının fiyat artışında rol oynayan etkenlerden biri ortaya çıkacaktır. Öte yandan dünya tüketiminde önemli bir payı bulunan Çin ve Hindistan gibi ülkelerde kanola ve soya yağı fiyatlarındaki yükseliş de daha düşük fiyatlı bir ürün olan ayçiçek yağına talebi artırarak fiyatların yükselmesinde bir rol oynuyor. 

Çalen’in dile getirdiği bir başka sorun ise fiyat artışı beklentisi ile ayçiçeğinin adeta karaborsaya düşmesi. Şöyle aktarıyor: “Hububat ürünlerinde olduğu gibi fiyatın yükseleceği beklentisi ile kuyumcu, inşaatçı, petrolcü ve daha bir çok kesimden yatırımcı ayçiçeği alıyor. Lisanslı depolara koyuyor ve bekletiyor. Satmıyor.”

Türkiye ayçiçek yağı ihtiyacının yaklaşık % 65’ini ithalatla karşılıyor. Dolar kurunun düşük seyrettiği dönemlerde yağ üreticileri için ayçiçek yağı üretiminde hammaddeyi dışardan almak oldukça karlıydı. Üstüne iktidarın tarımsal ürünlerde gümrük vergilerini düşüren ve kimi zaman bunu sıfıra kadar çeken politikaları ve ürün alım fiyat artışını aşan maliyet (yakıt, gübre, tohum vs.) artışları içerde % 35’lik talebi karşılayan yerli üreticinin doğal olarak üretimden uzaklaşmasına yol açtı. Örneğin Ziraat Mühendisleri Odasının verilerine göre 2002-2014 yılları arasında alım fiyatlarındaki artış %165 olarak gerçekleşirken, söz konusu dönemde kimyasal gübre fiyatları cinsine göre %240-%320 düzeyinde artmış; karma yem ve mazot fiyatlarındaki artış ise %300`ü bulmuştur. 

İktidar ayçiçeği fiyat artışı karşısında yine en iyi bildiği yola başvurdu ve Kasım ayı içerisinde aldığı iki ayrı kararla yağlık ayçiçeği tohumunda gümrük vergisini sıfırladı, ham ayçiçeği yağındaki gümrük vergisi ise 1 Temmuz 2021’e kadar yüzde 36’dan yüzde 3’e düşürüldü. Bu durum 2021 yılında yerli üreticinin ithal ürünle rekabet etmek yerine, daha karlı gördüğü ürünlere yönelmesine yol açabilir. Yani evin en temel tüketim maddelerinden biri olan ayçiçek yağı emekçi için bir lüks tüketime dönüşmeye devam edecek.

Gelelim meselenin diğer yüzüne ki bu Türkiye’de hem tarımsal üreticiyi hem de milyonlarca yoksul emekçiyi derin bir krizin içine sokuyor. Ayçiçek yağındaki fiyat artışları yukarıdaki nedenlere bağlı olmakla birlikte bir istisna değil. Yumurtadan et ve süt ürünlerine kadar hemen her şeyde gerçekleşen fiyat artışları mutfağa adeta ateş düşürmektedir. Bunda ise yıllara yayılan neoliberal uygulamaların, tarımın ve hayvancılığın çok uluslu şirketlerin oyun sahası haline getirilerek küçük üreticinin tasfiye edilmesinin doğrudan bir rolü var. Hemen her tarımsal üründe Türkiye’nin ithalata bağımlı hale getirilmesinin faturası son noktada yoksul emekçi vatandaşa kesilmektedir. İktidar üretimi desteklemek, tarımsal üreticinin üzerindeki maliyet yükünü azaltmak yerine; büyük sermayeye ve çok uluslu şirketlere alan açan ithalata dayalı politikaları forse ediyor. Sonuç karşımızda: geçen yıl soğanı tartışıyorduk, bu sene ayçiçek yağını… Yarın bir başka ürünü konuşuyor olmamız kaçınılmaz. 

2,5 yıl önce başkanlık sistemine geçerken Erdoğan faizle, onla bunla nasıl uğraşacağını ekonomiyi nasıl uçuracağını anlatıyordu. Şimdi geriye dönüp baktığımızda uçan kaçan, en temel gıda maddelerinin fiyatları oldu. 

KATEGORİLER