Arjantin’de Üniversite İşgalleri: Milei’ye Karşı Mücadelede Yeni Bir Aşama
Aşırı sağcı devlet başkanı Javier Milei, kamu üniversitelerine bütçe sağlanması ve eğitim bütçesinin korunmasını öngören bir Kongre tasarısını veto etti. Hali hazırda tüm kamusal bütçede “elektrikli testere” programı adı verilen kesinti programıyla kamuda istihdamı azaltan, sendikal hakları kriminalize etmek üzere baskıcı yasaları ülke gündemine getiren Milei iktidarına karşı Peronistlerin etkisi altındaki sendikalardan da gerçek bir tepki gelmemişti. Mahalle mutfaklarının kapatılması ve Piquetero hareketinin liderliğindeli PO’ya yönelik düzmece mahkemelerle saldırganlığın dozunu arttıran Milei, süredir üniversitelerin bütçe kesintilerine karşı ve eğitimin özelleştirilmesi hamlelerine karşı kitleleri sokak eylemleri ile karşı karşıya. Gençlik eylemleri son derece kitlesel ve sosyalist devrimcilerin liderliğinde sürüyor. Bu eylemlere, yine sosyalistlerin tabandan bastırdığı mücadeleci sendikalar da katılıyor. Sınıf mücadelesinin bu sıcak noktasında Milei’nin eğitime ağır saldırı anlamına gelen veto kararı ardından büyük üniversite meclislerinde alınan kararlarla üniversitelerde öğrenci işgalleri başladı. 14-15 Ekim tarihleri arasında öğrenciler ve öğretim görevlileri aşırı sağcı hükümetin saldırılarına karşı mücadeleyi nasıl örgütleyeceklerine karar vermek için tabandan örgütlenen 100’den fazla forum düzenledi ve birçoğu üniversitelerini işgal etme yönünde oy kullandı. Öğrenciler şu anda ülke çapında 72 farklı okul ve bölümü işgal ediyor. Arjantin genelinde 30 üniversitede sokaklarda halka açık dersler veriyor. 100’den fazla bölüm ve okul kamu eğitim bütçesinin boşaltılmasına karşı protesto etmek için bir tür eylemde bulunuyor. İşgaller Buenos Aires’le sınırlı değil. Córdoba, Santa Fe, Tucumán, Catamarca, Chubut, Jujuy, and La Pampa, to Neuquén, Río Negro, Salta, San Juan, San Luis ve Santa Cruz gibi önemli kentlerde mücadele yayılıyor. İlerleyen günlerde işgallerin yayılması ve başka eylemlerle mücadelenin yaygınlaşması bekleniyor. Partido Obrero’ yoldaşlarını ve tüm üniversiteli gençliğin militan mücadelesini selamlıyoruz. Sürecin detaylarını etraflıca ele alan makalenin çevirisini sunuyoruz.
Milei’nin vetosuna karşı ülke çapında üniversite fakülteleri ve kolejlerinin işgalinin yaygınlaşması, hükümete karşı mücadelede niteliksel bir sıçramayı işaret ediyor. Bunlar, AGD UBA’nın militan eğitimciler tarafından derhal başlatılan grevler ve halka açık derslerle ve ayrıca öğretim görevlisi olmayan personellerin katılımıyla birleştirildi. Ve ülke çapında öğrenci mücadelesi, rektörlüklerle en yakın bağlantıları olanlar da dahil olmak üzere üniversite sendikalarını desteğe mecbur bıraktı. İşgaller; üniversite rektörlerinin, Peronizm ve liberal Radikal Parti (Radikaller) ile birlikte hareket ederek bütçe mücadelesini parlamentoya sıkıştırma ve burada da ayak sürüme hamlelerine karşı bir tepki olarak gelişti. Öğrenciler, çıtayı yükselterek öğrenci hareketinin doğrudan eylem ve mücadele şeklindeki tarihi yöntemlerine başvurarak tepki gösterdi. Milei, başkanlığı döneminde ilk kez, hem patron muhalefetinin hem de sendika bürokrasisinin müzakereye yönelik göstermelik eylemlerinin ötesine geçen, açık bir kitlesel mücadeleyle karşı karşıya.
Bu nedenle, devam eden öğrenci hareketliliği hükümete karşı mücadelede bir dönüm noktasıdır. Devlet üniversitelerinin savunulması ulusal gündemin odak noktası haline gelmiştir. Öğrenciler ve eğitimciler, yoksulların zaten üniversitelere girmediğini belirten açıklamalar yapan Milei’ye karşı, hükümetin en yoksul öğrencilerin kitlesel terk oranını artırmasından sorumlu olduğunu belirterek yanıt veriyorlar. Milei’nin iddia ettiğinin aksine, hükümetin gençlerin elinden almak istediği üniversite eğitim hakkı, genç nüfusun %70’inin yoksulluk sınırının altında olduğu bir ülkede, geniş işçi katmanları tarafından sosyal anlamda ilerleme için bir mekanizma olarak görülüyor.
Bu durum, üniversite mücadelesinin muazzam popülaritesini açıklıyor; mücadele, yoksul öğrencileri üniversiteden kapı dışarı etmek isteyen hükümete karşı büyük destek görüyor. İşgallerin bir diğer merkezi noktası, ülke çapında milyonlarca işçiyi yoksulluk sınırının altındaki ücretlere mahkûm eden hükümete karşı ücret mücadelesidir. Üniversite mücadelesi, tüketimin yıllık bazda %15 düştüğü bir ülkede, hükümet politikaları nedeniyle yoksullaşan tüm işçi sınıfının mücadelesiyle iç içedir. Günlerce süren grevler ve kitlesel eylemsellik deneyimiyle kuşanmış Garrahan Hastanesi işçileri üniversitelerle birlik içinde yeni bir büyük eyleme hazırlanıyorlar. Hastanelerinin kapatılmasına karşı direnen Bonaparte Hastanesi gibi farklı hastanelerden gelen sağlık çalışanları da onlara katılıyor. Rio Tercero’da dört bin kişi, büyük bir fabrikanın kapanmasına karşı sendikayla ve kimya işçileriyle birlikte eyleme çıktı. Dün emeklilerd konusunda bir kez daha gözler önüne serildiği gibi sendika bürokrasisinin işbirlikçiliğine rağmen halkın sempatisi büyük.
Milei’nin ikiyüzlülüğünün sınırı yok, çünkü güya ‘fakirlerin ödediği’ vergiler hükümetin aldığı önlemlerle güvence altına alınırken, zenginlerin ödediği vergiler azaltılıyor (Özel Mülk vergisinde olduğu gibi) ve bütçe planlamasının tüm amacı, bu vergilerin üniversitelere değil, dış borcun faizinin ödenmesini garanti altına almak. Bütçenin düzenlenmesi konusunda Milei’ye yetki veren yasa maddesinden yararlanarak ultra-milyarder uluslararası alacaklılara bütçeyi akıtıyorlar.
Milei’nin bir diğer argümanı da “denetim argümanı”, bütçenin %92’sinin ulusal hükümet tarafından yatırılan ve maaş bordrosu tüm devlet kurumlarına açık olan ücretlere harcandığı göz önünde bulundurulduğunda çöküveriyor. Ancak elbette bedavaya çalışan binlerce eğitim emekçisini hariç tutuyoruz, onlar bütçeye çok yük olmuyorlar! Liberaller ve Peronist klikler ihale ve işe alma rejimini yönetiyor, ancak bu başka bir konu, belki de liberteryen “faşolar” Insfrán’ın Formosa’sındaki gibi kontrolü ele geçirmek istiyor.
Bu şekilde, öğrenciler anketlerde Milei’yi terk eden sessiz çoğunluk adına konuşuyorlar. Ulusal krizin içinden yükselen mücadele atmosferi, hem hükümetin hem de muhalefetin tüm siyasi stratejilerine meydan okumaya hazırlanıyor.
Arjantin’de Devlet Üniversitelerinin Talanına Karşı Seferberlik
Yüz binlerce eylemci Arjantin’de devlet üniversitelerinin talanına karşı sokaklara döküldü.
Aşırı sağcı Javier Milei’in işçi sınıfına karşı saldırılarının arttığı bir dönemde öğrenciler, üniversite bileşenleri ve… pic.twitter.com/Vpc8Y3sRb5
— Marksist Fikir Toplulukları (@MarksistFikir) October 9, 2024
İşçilerin üniversitesi; kliklerin değil!
İşgaller ayrıca öğrenci hareketi ile taleplerin gündeme getirilmesi konusunda ön planda olan üniversite klikleri arasındaki yöntem ve amaç farklılıklarını da ortaya koydu.
Üniversite mücadelesi büyürken, Santa Fe eyaletinde liberal Maximiliano Pullaro ile yöneten Buenos Aires Üniversitesi (BAU) Rektör Yardımcısı liberal Yacobitti ve liberal peronist senatör Lousteaul yönetimi, öğretmenlere ve eyalet çalışanlarına karşı acımasız bir emeklilik reformu saldırısı uyguladı. Bu reforma karşı çıkan halk sokaklara döküldü. Üniversitede kendilerini “ilerici” olarak pazarlayanların yerel iktidarları, eyaletteki beş öğretmen ve eyalet çalışanı liderini tutuklattı ve dava etti. Liberaller, kamu eğitimine ve ücretlere olduğu kadar demokratik özgürlüklere darbe indiriyorlar.
Bu nedenle, Milei ile üniversite klikleri arasındaki çatışma, bütçe kesintisinin büyüklüğü ve üniversitelerin özelleştirilmelerinin hızı konusunda dolaylı bir anlaşmazlık olarak görülmelidir. Bu kesinlikle ilkeli bir muhalefet değildir. Üniversiteleri birlikte yöneten radikaller ve Peronistler, PAMI’deki Milei yönetimine memurlar atayarak işbirliği yapıyorlar. Üniversitede onlarca yıldır bir özelleştirme politikası izliyorlar ve Milei mevcut kesintileri uygulamadan çok önce tam zamanlı bir işin aile bütçesini karşılamaya yetmediği gerçeği yüzünden asla uykuları kaçmıyordu. Onları köşeye sıkıştıran sadece Milei hükümetinin olağanüstü baskısı oldu. Bu, burjuva muhalefetin iki sokak gösterisi düzenlemelerine yol açtı. Bu yüzden şimdi tüm odaklarını işgalleri etkisizleştirmeye yöneltecekler. Kaçınılmaz olarak, öğrenci hareketinin ve militan öğretmenlerin bağımsız müdahalesi, üniversitede kimin dost kimin düşman olduğunu açıkça gösterecektir.
Milei’nin Halka Darbesi
Hükümetin eylemlere verdiği diğer tepki, öğrencilerin hükümeti istikrarsızlaştırmak amacıyla solun arkasına saklandıklarını iddia etmek oldu. Bu, öğrenci hareketine saldırmanın klasik McCarthyci bir yoludur, çünkü öğrencilerin talep ettiği şey üniversitenin işlemesi için gerekli temel bütçe. Onları ‘kısır’ bir alana yerleştiren Milei, çünkü hükümetinin dış borcun ödenmesi için son pesoya kadar sömürmek amacıyla ülkeyi uluslararası finans sermayesinin talepleriyle uyumlu hale getirememesi durumunda tökezleyeceğini çok iyi biliyor.
Her zamanki gibi, McCarthycilik oynamak en temel taleplere yanıt vermekten kaçınmaktır. Gabriel Solano, her kitlesel talebi veto ederek, bunun sağlık, eğitim ve maaşlarla bağdaşmaz olduğu sorununu ortaya çıkaranın hükümetin kendisi olduğunu belirterek bu iddialara yanıt verdi. Bu bağdaşmazlık, temel haklarının gasp edildiğini gören insanların gözünde, hükümetin düşmesi için verilen mücadele sorununu gündeme getiriyor.
Hastaneleri kapatan, emeklileri aç bırakmayı planlayan, fabrikalarda işleri yok eden, mahalle mutfaklarını kapatıp stoklarını azaltan, işçi haklarını tasfiye eden; Arjantin’i emperyalizmle ve Siyonist soykırımla kusursuz bir şekilde aynı çizgiye getirmeyi ve uluslararası alacaklıların önünde diz çöktürmeyi dayatan, her kuruşu dış borcun ödenmesine yatırmayı öneren bir hükümet var karşımızda.
Milei Peronizmi, 2025 listelerini; Partido Obrero Milei’yi nasıl yeneceğini tartışıyor.
Bu durum karşısında, Peronist lider Máximo Kirchner’in veto etmenin başkanlık yetkisi olduğu argümanıyla geri dönmesi, 2025’te sandık başına gitmek için listeler oluşturulması çağrısı yapması ve Juan Grabois’in de aynı şekilde milletvekili adaylığını ilan etmesi halk hareketi için muazzam bir önem taşıyor. Bu arada, tüm üniversite fakültelerindeki [Peronist gençlik örgütü] La Cámpora, işgallere mani olmak için elinden geleni yaptı ancak işgaller fiili boyuta ulaştığında da manevra yaptı. La Matanza’nın PJ’si yerel üniversiteyi işgal eden öğrencilere karşı bir kalabalık bile gönderdi. Kongreyi ‘vetoya karşı’ Peronizm temsilcileriyle doldurma çağrısı, Catamarca ve Tucumán’da Peronist milletvekillerinin Milei’nin eğitim bütçesi saldırısına verdikleri destekten hemen sonra geldi.
Bu yönelime karşı Partido Obrero, siyasi durumun bir bütün olarak ortaya koyduğu meydan okumayı üstlenerek Milei DEFOL! sloganını yükseltiyor. Bu slogan, işçi sınıfının bir bütün olarak siyasi duruma müdahalesiyle geliştirilmelidir. Bu nedenle bu sloganı tüm mücadelelere destek ve genel grev hazırlığıyla ilişkilendiriyoruz. Tüm kapitalist siyasi güçlerin ülkeyi birlikte içine sürüklediği felaketi aşmak için bir siyasi alternatif ve progra ortaya koymayı hedefliyoruz. Bu hedefi aklımızda tutarak, ülke çapında mücadele eden tüm kesimleri güçlerini birleştirmeye çağırıyoruz ve 9 Kasım’da Lezama Park’ta bir kampanya ve büyük bir merkezi etkinlik koyacağız, ayrıca ülkenin geri kalanında da etkinlikler ve konuşmalar düzenleyeceğiz.
Bunu, fabrikalarda, mahallelerde, üniversitelerde onlarca yıllık tutarlı mücadeleyle ulusal siyasi yaşamda fethettiğimiz yerden yapıyoruz, ülkeyi batıran sermaye hükümetlerine karşı her bir halk talebini savunuyoruz.
Milletvekili yoldaşımız Vanina Biasi’nin Filistin’deki soykırım karşı yükselen sesini susturmak için Siyonist örgüt Daia ve Siyonizm tarafından dayatılan yargı terörü, Polo Obrero ve Partido Obrero’ya karşı yükseltilen büyük baskı dalgasının bir parçası olarak devam ediyor. Bu militanlıkla, Milei’dnin işçi karşıtı hükümetini sona erdirmek, mücadeleleri zafere götürmek, baskının sahiplerini yenmek ve bir işçi hükümeti için mücadeleyi güçlendirmek üzere büyük bir kampanya başlatıyoruz.