Amazon Ormanları'nda Yıkım Büyüyor! – Denizhan Eren
Türkiye’de geçtiğimiz günlerde yaşadığımız gibi, dünyanın akciğerleri olan Amazon Ormanları’nda son dönemde yangınlar hızla artıyor ve ormanlar üzerinde büyük tahribatlar yaratıyor. Amazon Ormanları’nda bir yıllık süreçte toplamda 72 bini aşkın, geçen Perşembe gününden bu yana da çoğu Amazon Bölgesi’nde olmak üzere Brezilya’da 9 bin 500’den fazla yangın çıktığı kaydedildi. Brezilya’nın kuzeyindeki Roraima eyaletinde gökyüzü de yangınlar nedeniyle siyah dumanla kaplandı.
Amazon Ormanları’nda geçtiğimiz yıllarda da rutin yangınlar gerçekleşiyordu. Bu yangınlar sadece sıcak hava veya güçlü rüzgarlardan değil, genellikle çiftçilerin ve çiftlik sahiplerininin tarım arazisi açma isteklerinden kaynaklanıyordu. Bu bölgede yapılan tropikal tarımda ateş hala rutin olarak kullanılıyor. Fakat Amazon bölgesinde geçen yılın aynı dönemine oranla çıkan yangınlarda bu yıl yüzde 83 artış var. Amazonlarda ki ormanlık alanların son 12 aya göre % 20 ile % 30 arasında bir azaldığı tahmin ediliyor.
Bu sene yangınların hızlı bir şekilde artışında Brezilya’da geçtiğimiz yıl iktidara gelen Bolsonaro’nun uluslararası kapitalist tekellerle işbirliği içerisinde sürdürdüğü çevre düşmanı politikaların büyük rolü var. Bolsanaro, yangınları hükümetini zor durumda bırakmaya çalışan çevre örgütlerinin çıkarıyor olabileceğini iddia ederken, asıl suçun Bolsanaro’nun hükümeti tarafından desteklenen ormansızlaşma projesinin etkisi olarak görmek gerekmektedir. Bolsonaro iktidarı özellikle Amazon Ormanları üzerinde gözü olan agrokapitalistlerle işbirliği yaparken, neredeyse günlük açıklamalar yaparak tarımın Brezilya için güçlü bir ekonomik sektör olduğunu ve tarımsal sınırın genişlemesi gerektiğini söylüyor. Bunun yolunu ise dünyanın akciğerleri olan Amazon Ormanları’nı yok etmekte arıyor.
Brezilya Çevre Ajansı da yeni düzenlemeler yaparken özellikle ormanların katledilmesine engel teşkil eden yasaları gevşetiyor. Brezilya Çevre Bakanı Ricardo Salles de benzeri şekilde tarımsal üretimde kanserojen pestisitlerin kullanımını yasallaştırırken (bu maddelerin çoğu diğer ülkelerde yasak); yağmur ormanlarının talanına yol açacak şekilde ruhsat alımlarını kolaylaştırdı. Bütün bu hamleler Amazon’u hammade ve kar kaynağı olarak gören kapitalistlerin işlerini daha da kolaylaştırıyor.
Bolsonaro rejimi, çevre tahribatını ortaya koyan kurumlar üzerinde de baskısını artırıyor. Brezilya Uzay Ajansı Başkanı Ricardo Galvao, ormansızlaşma istatistikleri konusunda Bolsonaro ile yaptığı tartışmanın ardından işini bırakmaya zorlandı. Ricardo Galvao ormansızlaşmanın Haziran ayında 2018’e göre % 88, Temmuz ayının ilk yarısında% 68 arttığını paylaşmıştı.
Ayrıca, toprakları için ve çevrenin tahribatına karşı savaşan yerli gruplar giderek daha fazla baskılanıyor. Örneğin, 23 Temmuz’da, bir yerli kabile lideri öldürülürken, BM cinayeti “yerli topraklarda – özellikle ormanlarda – Brezilya’daki madenciler, oduncular ve çiftçiler tarafından artan işgal sorununun bir belirtisi” olarak nitelendirdi. Ancak Amazon Ormanları’ndaki yıkımın BM açıklamasında belirtilen grupların gerçekleştirebileceğinden çok daha geniş çaplı olduğunu söyleyebiliriz.
Daha şimdiden Brezilya’da saldırgan bir orman politikasının yarattığı kirliliğin potansiyel olarak yıkıcı sağlık etkilerini görüyoruz. Sağlık Bakanlığı’nın resmi verileri, kardiyorespiratuar sorunlardankaynaklanan ölümlerin hava kirliliği nedeniyle son 10 yılda % 14 oranında arttığını gösteriyor. Amazon Ormanları’nın dünyadaki oksijenin % 20’sini sağladığını düşünürsek, orman yangınlarının küresel ısınma dahil, ne kadar büyük bir ekolojik zarara yol açtığını tahmin etmek zor değil.
Bolsonaro’nun saldırgan politikaları küresel kapitalizmin genel yönelimini ortaya seriyor. Brezilya’da tarım ticaretini, genetiği değiştirilmiş tohumların, böcek ilaçlarının, gübrelerin üretimini, siloları ve lojistik dağıtımı kontrol eden şirketlere bakıldığında uluslararası nitelikleri göze çarpacaktır. Brezilya’da tarım sektöründe en etkin dört şirket Brezilyalı değil: ikisi Amerika Birleşik Devletleri’nden, biri Fransa’dan, biri Hollanda’dan. Bu dört şirket tek başına Amazon Ormanları’nın içinde olan Mato Grosso eyaletindeki soya ticaretinin %80’ine sahip. Sözde “çevre dostu” olan Norveç kapitalizmi bile Amazon Ormanları’nın yıkımından yararlanıyor. Dünyanın en büyük gübre şirketi olan Norveçli Yara’nın Brezilya’daki tarım sektöründen elde ettiği gelir dünya cirosunun %25’inden fazlasını kapsıyor. Bu yüzden her ne kadar bazı ülkeler kendilerini çevre dostu olarak konumlandırmaya çalışsalar da, uluslararası kapitalizm Amazon Ormanları’nın yıkımını kendileri için ciddi bir kar kaynağı olarak görüyor.
Brezilyada olanların benzerleri AKP’nin rant politikası uğruna Türkiye’de de yaşanıyor. Kar uğruna orman tahribatlarından, maden de siyanür kullanımına kadar birçok kirli yöntem kullanılırken, halk için nefes alacak alan bırakılmıyor. Ekoojik yıkım artık küresel olarak insanlığın geleceğini tehdit ediyor. Amazon Ormanları’ndaki yangın bizim ciğerlerimizi de etkiliyor, tam tersinden bugün Kaz Dağları’nda ağaçları kesip siyanürle çevreyi zehirleyecek olan Alamos Gold firması, zamanında hem Brezilya’yı, hem de Latin Amerika’nın diğer ülkelerini altını üstüne getiren uluslararası kapitalist bir şirket. Yani Amazon’da ki bu talana karşı uluslararası bir perspektifle muhalefet etmek bir zorunluluk haline gelmektedir.
Bir diğer önemli nokta ise ekolojik bir savunma hattının “siyaset üstü” değil, sistem karşıtı, yani sınıfsal içerikli olması gerektiğidir. Marks’ın tabiriyle kapitalizm gölgesini satamadığı ağacı kesiyor. Bu yüzden antikapitalist bir mücadeleye girmeden doğa katliamlarını durdurmak hiç bir zaman yeterli olmayacaktır. Bu düzeni yıkıp sosyalist bir alternatif yaratırsak ekolojik yıkım ancak o zaman durdurulabilecektir.