AKP’den Sağlık Sistemine Yeni Saldırılar

AKP’den Sağlık Sistemine Yeni Saldırılar

AKP’nin meclise getirdiği “Sağlıkta Şiddet Yasası” sağlık sisteminde var olan köklü sorunları daha da şiddetlendiren değişiklikleri beraberinde getiriyor. Bilindiği üzere hekimlere görevleri başındayken uygulanan şiddet son yıllarda büyük artış gösterdi. TTB’nin 2016-2018 Çalışma Raporuna göre her gün en az 30 sağlık çalışanı sözlü ve fiziki şiddete maruz kalıyor ve bunların içerisinde ölümle biten şiddet giderek artış gösteriyor.

İktidar ise hekimlerin karşı karşıya kaldığı sorunları çözmek yerine, yine var olan bir sorunu kullanarak kendi amaçlarını yerine getirme derdinde. Torba yasayla getirilen maddeler sağlık çalışanlarının özlük haklarında hak gaspları içerirken, bazı meslek odalarının yetkilerini elinden alıyor.

Yasa tasarısı içerisinde hekimler açısından en önemli konu ihraç edilen doktorların ve diş hekimlerinin kamuda ve özelde çalışma haklarının kısıtlanmasıdır. Yasa teklifinin 5. Maddesinde OHAL kapsamında ihraç edilen veya güvenlik soruşturması olumsuz sonuçlanan hekimlerden Devlet Hizmeti Yükümlülüğü bulunanların 600 gün süre ile hiçbir biçimde ve yerde hekimlik yapmalarına izin verilmeyeceği, bu durumda olup devlet hizmeti yükümlülüğünü daha önce yerine getirmiş olan hekimlerin ise ancak SGK ve kamu kurumları ile sözleşmesi bulunmayan özel sağlık kurum ve kuruluşlarında ya da muayenehane açarak çalışabilecekleri, ayrıca düzenledikleri raporların yargı organları ve idare açısından geçerli olmayacağı düzenlemeleri getirilmektedir. Bu maddeler fiilen ihraç edilen veya güvenlik soruşturmasından geçemeyen hekimlerin iş haklarının gasp edilmesi demektir. AKP iktidarı 15 Temmuz’un ardından kendisine muhalif hekimleri kamudan ihraç ederken, TTB’ye operasyon düzenlemiş ve yöneticilerini tutuklamıştı. Bu maddeler yasalaşacak olursa hekimlerin siyasal düşüncelerini açıklama hakkı da baskı altına alınmış olacaktır.

Diğer taraftan yeni düzenlemelerde şehir hastanelerini işletecek özel firmalara iktidar tarafından ciddi avantajlar sağlanmaktadır. Teklifte “hizmet bedeli” tanımında “ve ihtiyari hizmetlerde sözleşmede yer alan miktara bağlı tıbbi destek hizmetlerinde ise on yılı geçmemek üzere” ile yapılan eklemeyle şirketlere hasta garantisi verilen tıbbi hizmetlerde, 10 yıllık süre garantisi de verilmiş oluyor. Böylelikle Sağlık Bakanlığı’nın bugüne kadar söylediği “beş yılda bir pazar testi yaparak günün koşullarına göre en uygun şirketlerle çalışabileceğiz” savının gerçek olmadığı ortaya konulmaktadır. Düzenlemeyle ayrıca, şirketlerin Sağlık Bakanlığı’na vermek zorunda oldukları teminat miktarlarının her yıl TÜFE oranında artırılması öngörülürken, döviz cinsinden imzalanan sözleşmelerin devam etmesi dikkat çekiyor. Ayrıca düzenlemede sadece inşaat dönemine özgü olan harç ve damga vergisi muafiyeti işletme dönemini de kapsayacak şekilde değiştirilmektedir.

Yasa teklifinde yer alan meslek odaları ile ilgili maddeler ise bu örgütlerin fiilen işlevsizleştirilmelerine yol açacaktır. Torba yasada, tabip ve diş tabiplerinin kamu görev dışında birden fazla işyerinde çalıştırılmaları/çalışmaları   halinde; bu tür çalışmaların sağlık hizmetlerine ve sağlık hizmet ortamına etkilerinin odalar tarafından değerlendirilmesine ilişkin kuralların kaldırılması teklif edilmektedir. Bu değişiklik önerisinin gerekçesi olarak, hekim ve diş hekimlerinin çalışma izinlerinin Bakanlık tarafından verilmesi gösterilmektedir. Bu durum zincir özelliği taşıyan sağlık kurumlarında hekimlerin emeğinin sömürüsünü daha da artıracağı gibi, sağlık sisteminin de serbest piyasanın kuralsızlığına terk edilmesine yol açacaktır.

Yeniden düzenlemede aile hekimleri ile ilgili getirilen öneriler hem birinci basamak sağlık hizmetlerinin özelleştirilmesini hem de aile hekimlerinin haklarının gasp edilmesini beraberinde getirmektedir. Bu düzenlemeyle aile hekimlerinin çalışma yaş sınırı 72’den 65’e düşürülürken, kamu görevlilerine tanınan birçok haktan mahrum kalmalarına yol açacaktır.

Son olarak döner sermaye üzerinde Maliye Bakanlığı’nın denetim yetkisi sonlandırılırken, bu konuda tek yetkili olarak Sağlık Bakanlığı tayin edilmektedir. Döner sermaye üzerindeki denetimin gevşetilmesi yolsuzlukların ayyuka çıktığı bir ortamda kurda kuzuyu emanet etmek anlamına gelecektir.

AKP’nin sağlık sistemi her taraftan dökülmektedir. Piyasalaştırma, şiddet, kadrolaşma, sağlık emekçilerinin haklarının gaspı AKP’nin sosyal güvenlik rejiminin özetidir. Yeni torba yasa bu problemleri daha da derinleştirecektir.