ABD Ara Seçimlerinin Ardından

ABD Ara Seçimlerinin Ardından

ABD’de sonuçları merakla beklenen ara seçimler gerçekleşti. Seçimlerin sonuçları Amerikan siyasetinde çalkantılı bir sürecin başlayacağının işaretlerini verdi. Temsilciler Meclisi’nde Demokratlar 2010 yılından beri ilk kez çoğunluğu ele geçirirken, Senato’da çoğunluk Cumhuriyetçilerin oldu.

Trump’ın Temsilciler Meclisi’nde çoğunluğu kaybetmesi ABD’de iki yıldır sürdürülen aşırı sağ politikaların frenlenmesini sağlayacaktır. Trump yönetiminin meclisten istediği yasaları geçirebilmesi için iki parti arasında bir uzlaşma sağlaması gerekiyor. Aynı şekilde Demokratların da Temsilciler Meclisi’nde çıkardığı yasaların Senato’dan geri dönme ihtimali bulunuyor. Seçim döneminde birbirlerini göçmen sorunu gibi konularda sert sözlerle eleştiren iki partinin gelecek dönemde nasıl bir uzlaşma sağlayacağı ise merak konusu. İlk işaretler Trump’ın bu konuda çok istekli olmayacağı yönünde. Seçim sonuçları açıklanmadan Trump’ın başkanlık seçimleri sırasında Rusya ile girdiği ilişkileri soruşturan Başsavcı Jeff Sessions görevinden alınırken, seçim sonuçlarının değerlendirildiği basın toplantısında CNN Beyaz Saray Raportörü Jim Acosta ile girdiği tartışmada Trump gazeteciyi “halk düşmanı” olarak niteleyerek oldukça saldırgan davrandı ve Acosta’ya Beyaz Saray’a giriş yasağı getirildi. Benzerleri gibi Trump’ta iktidar gücü üzerinde medya ve yargı gibi kontrol mekanizmalarına karşı gelecekte daha agresif olacaktır.

Seçimlerin ardından Temsilciler Meclisi’nde Demokrat Lideri Nancy Pelosi, seçimlerde zafer kazandığını ilan ederken, Trump yönetimini dengelemek ve anayasanın gerekliliklerini yerine getirmek için çabalayacaklarının mesajını verdi. Seçimlerde zafer ilan eden tek lider Pelosi değil. Başkan Trump’ta seçim sonuçlarını muazzam bir başarı olarak nitelendiriyor. Ancak seçimlerde ne Demokratların ne de Trump’ın kazandığını söylemek gerekiyor. Trump’ın oyları 2016 seçimlerinde güçlü destek aldığı bölgelerde erime yaşarken, özellikle yüksek gelir seviyesine ve yüksek eğitime sahip kesimlerde Demokratlara eğilimin artış gösterdiği gözlemleniyor.

Seçim sonuçlarında Demokratların elinin güçlenmesi sağ ve ırkçı yönelimlerin Trump öncülüğünde iki yıldır açtığı gediği tamir ettiği söylenemez. Aksine Amerikan siyasetinin her iki kanadı da sağ ve militarist politikaları savunma konusunda canhıraş bir yarış içerisindeler. Seçim kampanyası boyunca Trump göçmenlere yönelik ırkçı söylemleri dile getirmiş, Honduras’tan binlerce kişiyle başlayan göçmen karavanına karşı ordu birliklerini güney sınırına yerleştirme kararı almış ve iç savaştan bu yana anayasada temel bir hak olan doğuştan vatandaşlık hakkını kaldıracağını beyan etmişti. Trump ayrıca göçmenler konusunda sıklıkla Demokratları suçlarken, Orta Amerika’daki göçmen hareketinde Demokratların payı olduğunu dile getirmişti.

Ayrıca daha önce benzeri görülmemiş şekilde sancılı bir süreci yaşandı. Barack Obama, Hillary Clinton, Joe Biden, Robert de Niro, George Soros gibi birçok isme bombalı paketler gönderilirken, bombayı gönderen kişinin Trump hayranı bir Cumhuriyetçi olduğu ortaya çıkmıştı. Ayrıca, 28 Ekim’de Pittsburg kentinde bir sinagoga silahlı saldırı düzenlenmiş ve 11 kişi katledilmişti. Bunlar Trump tarafından Amerikan kamuoyunu “güven” ve “istikrar” gibi sihirli laflar etrafında kenetlemek için kullanılacaktır.

Seçimlerde birçok ilk yaşandı: İlk kez kadın bir Müslüman Temsilciler Meclisi’ne seçildi. Filistin asıllı Rashida Tlaib ve Minnesota’dan Somali asıllı Ilhan Omer Temsilciler Meclisi’ne seçildiler. Colorado Valisi seçilen Jared Polis ABD tarihinin ilk eşcinsel valisi oldu. Kansas ve New Mexico gibi iki muhafazakâr eyalette ise ABD tarihinin ilk Kızılderili meclis üyeleri seçildi. Kansas’tan eşcinsel Kızılderili Sharice Davis, New Mexico’dan Debra Haaland Temsilciler Meclisi’ne seçildiler. Ancak bu ilkler Amerikan siyasetinde ancak geçici bir makyaj olabilir.

Trump’ın seçim “zaferi” tartışmalı olsa da, kapitalist kriz tüm dünyada iktidarları aşırı sağ politikalar uygulamaya yöneltiyor ve şu an buna dur diyebilecek bir bariyer oluşturulabilmiş değil. Trump yönetiminin gücü tüm dünyada esen bu aşırı sağ rüzgardan gelmektedir. Aslında ABD’de ağır çekim Türkiye’nin izlediği rotayı takip etmektedir. Bunun başarıya ulaşıp ulaşamayacağı ise ABD egemen sınıfları içerisindeki çatışmadan kimin daha güçlü çıkacağına bağlı olacaktır.