Asgari Ücret ve Zam Mücadeleleri Stratejileri – Engin Kara
Asgari ücrete 2022 ve 2023’te yılda iki artış yapılmıştı, malum seçimler vardı. Seçimlerin geride kalmasının ardından 2024’te, yine yüksek enflasyon olduğu halde, asgari ücrete ara zam olmadı. Tüm diğer ücretlerde benzer bir durum yaşandı. Enflasyon ateşinin devam etmesi sonucunda 2024 asgari ücreti ve diğer maaşlar geçen 11 ay içinde alabildiğine eridi.
Böyleyken, kitlelerdeki zam beklentisi geçtiğimiz yıllardan daha fazla.
Ne var ki hem asgari ücret hem de üstündeki diğer ücretlere yapılacak zamlar konusunda emek-muhalefet ve sermaye-hükümet cephesinin hazırlıkları, emekçilerin hayrına olacak şekilde ilerlemiyor.
Egemen cephe bugüne, bütün yıla yayılan bir programla ve 3 aşamalı bir planla hazırlandı:
2024’ün ilk yarısını “ara zam yok” sloganıyla geçirdiler.
Daha yılın son çeyreği gelmeden “gerçekleşen değil beklenen enflasyona göre yılsonu zammı” kampanyasına başladılar.
Şimdilerde “%25 zam” korosunu kurdular.
Hatırlanacak olursa Mehmet Şimşek daha 2023’te yeniden bakan olur olmaz, faturayı emekçilere kesecek bu planın sinyalleri vermeye başlamıştı.
Dönelim bizim cepheye. Kasım ayının yarısını, yılın tam on buçuk ayını geride bıraktığımız bu an itibariyle henüz ortaya derli toplu bir kampanya ortaya konabilmiş değil. Kaybetme lüksümüzün olduğu pek fazla zaman da kalmış sayılmaz. Bu yüzden asgari ücret ve genel ücretlere zam mücadelelerine ilişkin stratejimizi belirginleştirmek ve elden gelen bütün adımları atmak mecburiyetindeyiz.
Solun Açık Artırma Mantığı
Muhalefet cephesindeki sendikalar, siyasi partiler vb. asgari ücret olarak talep ettikleri rakamları belirlerken her yıl bir yarışa giriyor. Öyle ya, DİSK’in rakamı Türk-İş’inkinden yüksek olmalı! Örneğin Dem Parti’nin hesap yöntemi, CHP’den daha büyük bir rakamı seçmek. Sosyalist örgütlerin önemli bir bölümü daha yüksek rakamlar açıklamayı devrimciliğinin kanıtı sayıyor.
Oysa, örneğin, asgari ücretli üyesi hemen hemen olmayan, asgari ücretliyi örgütlemek gibi bir gündemi de olmayan DİSK’in asgari ücret açık artırmasında el yükseltmesinin samimiyetsizliği ortadadır. Ülkedeki emekçilerin yarısı asgari ücrete talim ederken ve bu emekçilerin neredeyse tamamı sendikasızken, DİSK’in bu emekçiler için kılını kıpırdatmaması ama bir yandan da asgari ücret şöyle olmalı diye üfürmesi ilk bakıştakinden daha zararlı olabilir. Hal böyle olunca emekçiler için sahici bir mücadele planı gündemden düştüğü gibi söz de ağırlığını yitiriyor ve AKP iktidarı da böylelikle rahatlıyor.
Bu açık artırma mantığı kime yarıyor?
Emekçilerin dayanaksız şekilde açıklanan rakamlardan bir çıkarı oluyor mu? Pek sayılmaz. Tersine, ortak bir kampanya ve buradan doğru AKP iktidarına bir yüklenme açığa çıkmadıkça, rakam enflasyonu egemen cephenin işine yarıyor.
Bu cendereden kaçınmak isteyenler ise “insanca yaşamaya yetecek asgari ücret” ya da genel kapitalizm karşıtlığı gibi asgari ücret gündeminde soyut kalan noktalara sıkışıyor. Bu da haliyle kitlelerde yine karşılık yaratmıyor.
“Asgari Ücret Tespit Platformu” Şart
Öyle ha bire kurulan ve hiçbir işlevi olmayan platformlardan değil. Yılın son çeyreğinin başında bir araya gelecek, ülkenin ekonomik gerçeklerini, emekçi sınıfın ihtiyaçlarını ve taleplerini gözeterek bütün emek hareketine ve muhalefete mal olabilecek ortak bir rakam tespit edecek bir platform.
Böylece AKP’nin bir tiyatroya dönüşen “Tespit Komisyon”unun tek yanlılığına son verilebilir hem de ortak bir rüzgâr ile iktidara ve sermayeye karşı baskı oluşturulabilir. Pekâlâ, böyle bir örgütlenme, parçası olacak sendika ve emek örgütlerinin tabanda etkileşimler yakalayarak büyümelerinin önünü de açacaktır. 2025 sonunda aynı sıkışmayı yaşamamak için şimdiden buna yönelik bir hazırlık geliştirmekte fayda var.
Asgari Ücret Neye Göre Belirlenmeli?
Bu sorunun kestirme ve kesin bir cevabı, en azından Türkiye koşullarında bulunmuyor. Enflasyonu temel alırsak, iktidarın TÜİK eliyle yaptığı düzenbazlıklar ciddi kayıpların önünü açıyor. Büyüme rakamları önemli bir etken olsa da bölüşümün emek aleyhine mevcut dengesizliği nedeniyle yüksek enflasyon koşullarında kendi başına işlevselliğe sahip değil. Aynı şey Aziz Çelik’in en son önerdiği Kişi Başına Gayrı Safi Yurtiçi Hâsıla (KB GSYH) için de geçerli.
Mesele, farklı verileri dinamik bir şekilde ele alabilmeyi gerektiriyor. Yine de pratikte etki alanı, tartışmanın akademik kriterlerinden ziyade, emekçi kitlelerin hâli ve beklentilerini ileriye çekebilecek, onları mücadeleye kazanabilecek bir seçeneği inşa etmekten geçiyor.
Örneğin CHP’nin “30 binin altına yokuz” kampanyası tabanında karşılık bulmuşa benziyor. Sosyal liberalizm, bu talebi ne ölçüde örgütleyecek ve AKP’nin karşısına dikilecek göreceğiz; ancak bu kampanyanın belirli bir somutluk taşıdığını söylemek gerekiyor.
Sosyalistler olarak böyle bir kampanyanın daha güçlüsünü, daha sahicisini, kitleleri daha çok harekete sevk edebilecek bir alternatifini örgütleyemeyecek miyiz?
Fark yaratmak istiyorsak, başka bir alternatifimiz yok.
Uğruna Mücadele Edilebilecek Hedefler
Gelecek sataşmalara önden cevap verelim. Meseleye bizim, yani küçük örgütlü azınlığın ne için mücadele vereceği noktasından değil, kitlelerin mücadeleye kazanılması noktasından yaklaşıyoruz. Elbette bu mücadele minimal taleplere sıkıştırılırsa ve asgari ücret meselesinin kapitalist sistemdeki yeri konusu irdelenmezse kitlelerde politik ilerlemeler sınırlı olacaktır. Ne var ki, asgari ücret artışı konusunda verilecek reform mücadelesi daha ileri ufuklara bakmak için oldukça elverişli bir süreç olacaktır.
Bugün neredeyse, gerçekleşen enflasyon oranında asgari ücret zammı talebi bile geçiş talebi niteliği kazanmak üzere. Sendikal mücadelenin bu kadar zayıfladığı, emekçi kitlelerin uyuşukluğa ve hareketsizliğe mahkûm edildiği bu dönemde, tabanda karşılık bulabilecek bir asgari ücret hedefinin gündem edilmesi kitleleri mücadeleye kazandığı ölçüde daha büyük, daha devrimci hedefler için mücadelenin önünü aralayacaktır.
Eğer süreç olarak bir mücadele vermek yerine sadece açıklama yapıp geçecekseniz ya da sosyal medya paylaşımlarıyla yetinecekseniz, en afakî rakamları, örneğin 50 bin hatta 100 bin TL, talep etseniz ne olacak! En fazla dalga konusu olursunuz. Belirleyeceğimiz hedefin kitleler tarafından benimsenmesi ve harekete geçilebilmesi mümkün olacaksa bu ancak onlarla bağ kuracak, gerçekçi, sadece olanaklılığı üzerinden değil aynı zamanda ekonomik koşullara karşı emekçilerin yaşamsal ihtiyaçları açısından da gerçekçi bir belirlemeyle söz konusu olabilir.
Asgari Ücretin Genel Ücret Olmasına Karşı Mücadele
Asgari ücret zammının neredeyse bütün emekçi kitleler tarafından pür dikkat takip edilmesinin sebebi, genel ücretlerin asgari ücrete doğru sıkışması oldu. Asgari ücret en alt sınır olması gerekirken, “asgari ücretin bir ya da birkaç tık üstü” ortalama ücrete dönüşmeye başladı, asgari ücret zammı da ana belirleyen oldu. Asgari ücrete ara zam yoksa diğer ücretler de yerinde saydı.
Bu durumda, zam mücadeleleri stratejisini belirlerken tek atımlık rakam tartışmalarını aşacak ve mücadeleyi işyeri temelli örgütlenmelere taşıyacak, bunları koordine ederek de AKP’nin karşısında ulusal çapta bir emek hareketi olarak dikilecek bir programı hedeflemek gerekiyor.
Zam Oranlarını Tamamlayacak Önlemler
Asgari ücret ve genel ücretler bakımından yıllık zam döngüsünün sınırlarını aşmak ve enflasyonun etkilerini gerçek zamanlı olarak dengeleyebilmek için en önemli talep eşel mobil: ücretlerin enflasyona endekslenmesi ve pahalılaşmanın otomatik olarak ve sık aralıklarla (aylık ya da 3 aylık) maaşlara yansıtılması.
İkinci mesele, asgari ücret tespit yetkisini, yıldan yıla işlevsizleşen Tespit Komisyonu’ndaki Hükümet-sermaye koalisyonunu tekeline bırakmamak. Bu açıdan, asgari ücret tespit süreci, grev hakkı da olan ulusal bir toplu sözleşme niteliği kazanana kadar, sahici mücadeleler örgütleyerek fiili bir toplu sözleşme yaratabilmek önem taşıyor.
Nihayet en önemlisi, asgari ücret cenderesinden çıkabilmek için emekçilerin sendikal örgütlenmesinin gelişmesi ve esas gündemin asgari ücret değil de işyerlerinde başlayan ücret mücadelelerine dönüşmesi gerekiyor.
Asgari Ücret Mücadelesinde Sermaye Cephesinin Stratejisi – Engin Kara