Sansür Yasası Neden Şimdi? – Koray Duranlı
TBMM’de 40 maddelik “Dezenformasyonla Mücadele Yasası”nın ilk iki maddesi kabul edildi. Peki bu yasa neyi amaçlıyor?
Erdoğan geçen yıl ülke çapında gündeme oturan orman yangınlarıyla ilgili sosyal medya paylaşımlarının ardından dezenformasyon ve yalan haberle mücadeleye yönelik yasal düzenlemeler yapılacağını duyurmuştu. İlgili düzenlemeler 8 aylık bir süre boyunca AKP cephesi tarafından oluşturuldu ve dün itibariyle meclise sunuldu.
Yasa neden “Sansür Yasası” olarak nitelendiriliyor?
Yasanın içeriği Ceza Kanunu’nu doğrudan ilgilendiriyor. Soyut kavramlardan iktidar kendi ihtiyacına göre suç isnat edebilecek. İktidarı zor durumda bırakacak haberler “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” kapsamında suç sayılacak. Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma kapsamında incelenecek suçlarda aranacak şartlar ise muğlak. Haberler; yayılan haberin gerçek olup olmadığı, kamu güvenlik ve sağlığını ilgilendirip ilgilendirmediği, kamuda korku, güvensizlik veya panik oluşturma kastının olup olmadığı gibi ölçütlere göre incelenecek. Yasayla ‘Dezenformasyon’ suçunun cezası 1 yıldan 3 yıla kadar hapis ve bu ceza, ‘failin kimliğini gizli tutması’ durumunda, yani ismini belirtmek istemeyen kaynaklarla yürütülen habercilik faaliyetinde yarı yarıya artıyor. Yasa sosyal medya haberciliğinde de aynı ilkeler doğrultusunda işliyor. Sosyal medya platformlarının bir temsilcilik açmaları yönünde bir istek zaten vardı, bu yasayla birlikte bu platformlar için bu bir zorunluluk haline getirilerek iktidarın kontrolünde bir sosyal medya yaratılmaya çalışılıyor. Eğer bu platformlar bunu kabul etmezlerse Türkiye pazarından çekilmek zorunda kalarak büyük kar kaybedecekler. Dolayısıyla zaten tamamen iktidarın elindeki ana akım medya yetmezmiş gibi toplumun geniş muhalif kesimlerinin kendilerini ifade ettikleri sosyal medya da bu yasa ile kontrol altına alınmak isteniyor.
Seçime giderken medyanın önemi artıyor
Türkiye seçime giderken iktidar son kozlarını oynayacak. Her geçen gün halkın artık kanıksadığı, yolsuzluk, çetecilik, devletin kaynaklarını kullanarak halkı yağmalama halk nezdinde görünür oldukça AKP sıkışıyor. Hatırlayalım; lüks aracında pudra şekeri çekenden, Binali Yıldırım’ın Venezüela’ya adetle maske götüren oğluna, kendi bakanlığına şirketinden dezenfektan satan bakandan, yurtdışına insan kaçakçılığı yapan belediyeye kadar neler gördük neler. Tüm bunların yanında AKP’yi asıl yoran ve iktidarını sarsan yoksulluk çoktan ele geçirilmiş ana akım medyada zaten bahse konu edilmiyor. Muhalefetin birkaç kanalına ise uydurma gerekçelerle cezalar yağıyor, programlar kapatılıyor. Basın İlan Kurumu’nun reklam yasağı ile özellikle sol içerikli medya kuruluşları ve basılı yayınlar maddi külfet altında bırakılarak ortadan kaldırılmak isteniyor.
Tüm bunlara rağmen iktidar yine de istediği toplum mühendisliğini gerçekleştiremiyor. Özellikle de genç nesiller zaten sosyal medya mecralarını kullanıyor ve bu zırvalarla ilgilenmiyor. Sedat Peker’in düzenli yayınladığı videolarla çeşitli sosyal medya platformalarında görüntülenmesini de hesaba katarsak milyonlarca izlendiğini ve sesi kesilene kadar özellikle de muhafazakar mahallede ciddi bir etki yarattığını biliyoruz. Seçim dönemecinde ortaya çıkacak yeni skandal ve yolsuzluklar AKP’nin canını sıkacak ve toparlamasını güçleştirecektir. Dolayısıyla sansür yasası ile yapılmak istenen şey sosyal medya ve kalan muhalif kanalların, gazetecilerin de baskılanmasıyla yaşanacak aleyhte gelişmelere karşı ön almaktır. Fakat artık mızrak çuvala sığmıyor. AKP’nin iktidarda kalmak adına su alan gemisine yaptığı her yama diğer taraftan çözülme yaratıyor.
Bu yasa düzenlemesi Orwell’in kült distopyası 1984’ü de andırmıyor değil. “Geçmişi kontrol eden, geleceği de kontrol eder, şimdiyi kontrol eden geçmişi de kontrol eder.” Mottosu halkın geçmişte yaşanılanları hatırlamasının engellendiği, partinin ve Büyük Birader’in iktidarının mutlak ve sorgulanamaz olduğu bir distopya. Bu distopyadan çıkmak için mücadele etmek zorundayız. Yoksulluğu ve sefaleti saklansa da kendi hayatından bilen milyonlarca emekçi ve genç ile iktidarın baskılarına karşı gelecek yollar bulunabilir. Gezi’de penguen belgeseliyle başaramadılar. Bunca çelişki AKP’nin iktidara tutunmasını da zorlaştırıyor.