İktidarın Sosyal Medyayla Bitmeyen Savaşı – Fadıl Güçlü
İktidar, meclise getirdiği “dezenformasyon yasası” ile basına ve sosyal medyaya yönelik yeni bir ablukaya hazırlanıyor. Son dönemde özellikle Kürt basınına yönelik tutuklamalar basın üzerindeki baskının yoğunluğunu gösterirken; sıra sosyal medya kullanıcılarına geldi.
AKP’nin sosyal medya ile savaşı yeni değil. 2014 ve 2015 yıllarında Twitter ve Youtube gibi sosyal medya mecralarına çeşitli sürelerde yasaklar getirilmişti. Erdoğan bu dönemde sosyal medyaya yönelik saldırıları “Twitter mivitır hepsinin kökünü kazıyacağız. Uluslararası camia şunu der, hiç beni ilgilendirmiyor.” sözleriyle başlatmıştı.
29 Nisan 2017’de ise herhangi bir mahkeme kararı olmadan Vikipedi’nin tüm dillerdeki edisyonlarına Türkiye’den erişim engeli getirilmiş, yasak 2 yıl 8 ay 15 gün sürmüştü.
Sosyal medya kullanıcılarına yönelik baskılar ise yıllardır zaten sürüyor. Sosyal medya paylaşımları nedeniyle hemen her gün insanların gözaltına alındığı ve tutuklandığı bir ülkede yaşıyoruz. Bu tutuklamalar ile ilgili en ironik cevap geçtiğimiz ay Bekir Bozdağ’dan gelmişti: “Türkiye’de tweet attı diye hakkında soruşturma başlatılan bir kişi yok. Tweetin içinde yazandan dolayı soruşturma açılıyor.”
Öte yandan özellikle iktidara muhalif olan internet haber siteleri de baskıdan nasibini alıyor. 2007 yılından beri yürürlükte olan İnternet Yasası baz alınarak Oda TV, Independent Türkiye, sendika.org ve siyasihaber.org gibi haber portallarına süreç içinde engellemeler gelmişti. İfade Özgürlüğü Derneği’nin 2020 yılı sonu istatistiklerine göre Türkiye’de 467.011 alan adına, 150.000’den fazla internet adresine, 50.000’den fazla tweete erişim engeli bulunuyordu.
Ekim 2020’de yürürlüğe giren yeni bir yasa ile iktidar sosyal medya ile olan savaşında yeni bir adım atmış; Türkiye’de şirketlere ofis açma zorunluluğu getirmişti. Ofis açmayan şirketlere ise yasa ile ağır yaptırımlar öngörülmüştü.
Son olarak hayata geçirilmek istenen yasa ise sosyal medyada ifade özgürlüğünü tamamen ortadan kaldırmayı amaçlıyor.
Meclisten geçmesi durumunda 1 Ocak 2023’te yürürlüğe girecek olan yeni yasal düzenlemenin en çarpıcı yönü ise 29. madde de yer alıyor. TCK’ya eklenen yeni maddeye göre “Sırf halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak saikiyle, ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili gerçeğe aykırı bir bilgiyi, kamu barışını bozmaya elverişli şekilde alenen yayan kimse” 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası ile yargı önüne çıkacak. Eğer bu “suç”un gizli bir kimlikle ve örgütlü bir faaliyet kapsamında işlendiğine kanaat getirilirse ceza yarı yarıya artırılacak. Yasa teklifiyle internet haber siteleri de Basın Kanunu kapsamına alınırken, ‘Basın ahlak esaslarına aykırılık’ olduğuna karar verilerek gazetecilerin basın kartı iptal edilebilecek. İnternet sitelerinde uygun bulunmayan içeriklerin uyarılar sonrasında kaldırılmaması durumunda ise erişim yasağı getirilebilecek.
Eylem yasakları, konser yasakları, sansür, tutuklamalar… İktidar seçim sürecine halkın biraraya gelebileceği, düşüncesini ifade edebileceği hemen her mecrayı baskı altına alarak girmek istiyor. Sosyal medya yasası bu sürecin yeni bir adımı olacaktır. Baskı ve yasaklara karşı susyamayacağımız açık. Emekçiler, gençler, ezilenler bu yasaklara karşı seslerini omuz omuza yükseltmelidir.