Elektrikte Soygun Nasıl İşliyor?
2022 yılı başında elektrik fiyatlarına yapılan fahiş zam toplumda ciddi bir tepki oluşturmayı sürdürüyor. Sert kışla birlikte iyice kabaran faturalar hem yoksul emekçilerin hem de işyerlerinin belini büküyor. İktidar sözcüleri dünyadaki enerji fiyatlarıyla Türkiye’yi karşılaştırarak fiyatların uygun olduğunu sıkça dillendirirsen, yükselen tepkiler karşısında topu elektrik dağıtım şirketlerine atıyor.
Elektrik fiyatlarında yaşanan bu fahiş zamların olağan şüphelisini uzaklarda aramaya gerek yok: AKP’nin iktidara geldiği günden bu yana IMF’ye verilen taahhütler doğrultusunda uyguladığı özelleştirme politikaları sorunun temelini oluşturuyor. AKP’nin iktidara geldiği dönemde kamu elektrik üretiminin % 60’ını ve dağıtımın tamamını gerçekleştirirken; bugün üretimin yaklaşık % 16,6’sı kamunun elinde. Dağıtım ise tamamen özel sektörün elinde. Kamu kurumları elektrik üretimi ve dağıtımından elini çektiği ölçüde, halk özel şirketler için yolunacak kaz haline dönüştürüldü.
Zamlarla birlikte oluşan tablo şu: Elektrik dağıtım şirketleri elektriğin kilowattını kamudan 31,86 kuruştan alırken; aynı elektriği aylık 150 kWh’ya kadar tüketilecek her 1 kWh elektrik için 1,37 TL’den, 150 kWh üstünde ise 2,06 TL’den satacak. Bunun üzerine elektrik dağıtım bedelleri de eklendiğinde ortaya devasa bir soygun çıkıyor. Elektrik Mühendisleri Odası üyesi ve eski TMMOB YK üyesi Neriman Usta’nın hesabına göre ayda 8 milyar TL ile sınırlandırılabilecek elektrik faturası, araya özel şirketlerin girmesi ile birlikte 42 milyar TL’ye ulaşıyor. Bu sistem her ay enerji şirketlerinin cebine onlarca milyar liralık bir servet aktarılması demek.
Sonuç? Sonucu görmek için şiddetli kar yağışının ortasında elektriksiz kalan Isparta’ya bakabiliriz. Ya da tam da Enerji Bakanının elektrik dağıtım şirketleriyle toplantı yaptığı sırada ironik bir şekilde elektriğin kesilmesine…
Erdoğan geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamayla elektrik zamlarında geri adıma şimdilik kapıyı kapattı. Sebebini anlamak için bugün elektrik dağıtımını gerçekleştiren ve özelleştirmelerden aslan payını alan şirketlere bakmak yeterli: Sabancı, Cengiz, Kolin, Limak ve daha niceleri… Evet vurgun sadece beşli çeteyle sınırlı değil. İktidar ayrıca oluşturduğu Yenilebeilir Enerji Kaynaklarını Destekleme Mekanizması aracılığıyla bu şirketlere her yıl bütçeden devasa teşvikler aktarıyor. Öte yandan bu şirketlerin ormanları, dereleri, sit alanlarını, tarım arazilerini yok etmesine askeriyle polisiyle destek oluyor.
İktidarın bu talana kol kanat germesinin en önemli sebebi ise enerji şirketlerinin borçluluğunun tavan yapması… Bu şirketler neredeyse 50 milyar dolara ulaşan borçlarıyla kamunun sırtında. Ağır bir yük haline gelmiş durumda. Bu fatura dönüp dolaşıp yine iktidarın marifetiyle bize çıkarılıyor.
Bu faturayı ödemeyeceğiz demenin tam sırasıdır. Elektrik, doğalgaz ve diğer enerji kaynakları ekmek su gibi en temel ihtiyaçtır. En temel ihtiyacımızın böylesi bir soyguna malzeme yapılmasına göz yumamayız. Bu şirketler derhal kamulaştırılmalı ve elektrik halka ücretsiz bir şekilde ulaştırılmalıdır.