Vergi Yükü Emekçinin Sırtında! – İnci Gürkan
Elektrikten doğalgaza, sudan iletişime, giyecekten yiyeceğe, tütün mamullerinden alkollü içeceklere kadar tüm tüketim ürünleri üzerine yüklenen; özel iletişim vergisi, damga vergisi, ÖTV, KDV gibi dolaylı vergilerin ağırlığı emekçilerin sırtına yüklenmeye devam ediliyor. Dolaylı vergilerin toplam vergi gelirleri içindeki payının yüksek olması, AKP’nin vergi politikasındaki adaletsizliğini gözler önüne seriyor.
AKP iktidarı dolaylı vergi toplamada zirveye tırmanıyor!
Türkiye, OECD (İktisadi İşbirliği ve Gelişme Teşkilatı) ülkeleri içinde en çok dolaylı vergi toplayan ülkeler arasında ilk sıralarda yerini aldı. 2020 yılı dolaylı vergi gelir ortalamasına baktığımızda; OECD ülkeleri ortalaması % 35 iken Türkiye’nin ortalaması % 65 olarak kaydedildi. 2020 yılında elde edilen 158,8 milyar liralık gelir vergisinin yaklaşık 85 milyarı maaşlı emekçilerden toplandı. Maaşlı bir emekçinin gelirinin % 42’den fazlası doğrudan ve dolaylı vergilere gidiyor.
AKP dolaylı vergiler başta olmak üzere birçok alanda vergi artışına ve zamma giderek bütçe açığını kapatmak istiyor. Ay sonu gelen faturaları ödemek için emekçilerden cebe uzanan eli yakan bir serzeniş duyuluyor. Elektrik faturasından KDV, TRT payı, enerji fonu, elektrik tüketim vergisi olmak üzere dört ayrı kalem vergi ve fon alınıyor. Su ve doğalgaz faturasında da durum çok farklı değil. Su faturasından atık su bedeli, sayaç okuma bedeli, KDV gibi dolaylı ve doğrudan vergiler alınıyor. Doğalgaz faturasından usulsüz kullanım bedeli, tüketim bedeli, gecikme bedeli, KDV, açma-kapama bedeli gibi vergiler alınıyor. Özel iletişim vergisinin % 10’a çıkarılmasının ardından telefon faturalarına ödenen ücretin %35’i de vergiye gidiyor.
2020 yılında toplanan vergi gelirinin hatırı sayılır kısmı alkol ve tütün ürünlerinden alınan KDV ve ÖTV vergilerinden toplandı. Toplam vergi gelirinin % 11’ini alkol ve tütün ürünlerinden alınan 92,2 milyar liralık vergiler oluşturdu.
Emekçilerden toplanan vergiler büyük sermaye gruplarına akıtılırken, milyonlarca emekçinin geçindiği asgari ücrete düşen pay sefaleti artırıyor. 2021 yılı için asgari ücret brüt 3 bin 577 lira 50 kuruş, net 2 bin 825 lira 90 kuruş olarak belirlenmişti. Asgari ücret vergiden muaf tutulmadı. 2021 yılında brüt ve net ücret için yapılan hesaplamalara göre SGK prim kesintisi, gelir vergisi kesintisi, damga vergisi kesintisi, işsizlik sigortası işçi payı kesintisi 2020 yılına oranla 133 lira artarak 752 TL oldu. Türkiye’de asgari ücretle çalışan emekçilerin yaygınlığını düşünürsek vergilerin yükü altında ezilen yine emekçiler oluyor. İktidar sermaye gruplarının vergi borçlarını tek kalemde silerken, devlet bütçesindeki büyük açığı dolaylı doğrudan vergilerle emekçiler üzerinden kapatmak istiyor.
AKP iktidarının vergi politikasındaki adaletsizliğini emekçiler can yakıcı biçimde hissediyor. Gelir farkına bakmaksızın herkesten aynı oranda vergi alınıyor. Nitekim toplanan vergilerin ekonomik gelirle ters orantılı olması iktidarın patronları kayırdığını ortaya koyuyor. Gelir arttıkça ödenen verginin oransal miktarı azalıyor, gelir azaldıkça ödenen verginin oransal miktarı artıyor. Sermaye grupları ve işçi-emekçi kitlelerin geliri arasındaki uçuruma baktığımızda burjuva devlet ve patronlar, işçi sınıfının sırtında kambur oluyor. Emekçiler bir taraftan sermaye tarafından sömürülürken bir taraftan AKP iktidarı tarafından sömürülüyor. İktidarın vergi kıskacından kurtulan sadece patronlar oluyor.