KHK'ların İç Yüzü: Uluslararası Mahkumiyeti ve Baskıyı Engelleme
2 Ocak’ta Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu toplantısında hükümet tarafından imzalanan ve dünkü Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren yeni KHK’ların detayları AKP’nin uluslararası hukuka başvurulmaması için attığı adım atması yönüyle diğerlerinden farklı bir niteliğe sahip.
Türkiye’nin 15 Temmuz sonrasında gözaltı süresini düşürme, gözaltında avukatla görüşme hakkını tanıma ve AYM ile AİHM yolunu açan Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu kurmasını öngören yeni Kanun Hükmündeki Kararnameleri, dün Strazburg’da Türkiye konusunun acil gündemle ele alınmasını durdurdu. Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi’nin (AKPM), gündemindeki ‘Türkiye’deki demokratik kurumların işleyişi’ konusunun acil gündem maddesi, yapılan oylama sonucunda düştü. Bu karar ile Türkiye’nin tekrar denetim sürecine dahil edilip edilmeyeceğine yönelik tehlikeyi de önledi; kararın bahar veya yaz oturumunda ele alınması bekleniyor. Ancak Türkiye ile ilgili kaygılar hâlâ komisyonlarda ele alınmaya devam edecek.
Oysa KHK’ların içeriği göz boy boyamadan ibaret. Dün yayınlanan KHK’ya göre OHAL döneminin ilk KHK’sı ile en fazla 30 gün olarak düzenlenen gözaltı süresi 7 güne indirildi. Ancak gözaltı süresindeki zaman indirimine terör istisnası getirildi. OHAL döneminde gözaltına alınanların ezici kısmının “terör” suçlaması ile alındığı düşünüldüğünde KHK’nın işlevsel ve hak koruyan hiçbir yanı olmadığı anlaşılıyor. Terörle Mücadele Yasası kapsamına giren suçlar ve toplu işlenen suçlar nedeniyle gözaltına alınan kişiler hakkında gözaltı süresi en çok 30 gün olarak uygulanmaya devam edecek. Fakat, gözaltındaki şüphelinin avukatı ile görüşme hakkının Cumhuriyet savcısının kararıyla beş gün süreyle kısıtlanabileceğine ilişkin düzenleme de yürürlükten kaldırıldı.
Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu
OHAL döneminde KHK’lara her tülü hukuksuzluğa uğratılarak mağdur edilen yüz binlerce insan, hiçbir temyiz hakkı tanımayan KHK diktasına karşı AİHM yolu dışında bir yol yoktu. Bu da AKP’nin uluslararası hukuk tarafından mahkum edilmesinin kesin olduğu bir süreç anlamına gelecekti. AKP, bu süreci ertelemek için KHK ile Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu kurdu. Hukuk adına tam bir felaket olan bu komisyon sadece 7 üyeden oluşacak. Ve bu 7 kişinin sadece 3’ü hukukçu olacak. Üyelerden 3’ünü kamu görevlileri arasından Başbakan, birini Adalet Bakanlığı merkez teşkilatında çalışan hâkim ve savcılar arasından Adalet Bakanı, birini mülki idare amirleri arasından İçişleri Bakanı, birer üyeyi Yargıtay ve Danıştay’da görev yapan tetkik hâkimleri arasından HSYK belirleyecek. 2 yıl süreyle görev yapacak.
KHK’larla işinden atılan 95 bin kamu görevlisi ile kapatılan kuruluşların haklarında yapılan işlemlere karşı başvurabilecekleri Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu, 7 kişi ile 100 bini bulacak başvuruyu inceleyerek “karar verecek.”
Haklarındaki işlemlere karşı dava açanlar da Komisyon’a başvurmak zorunda olacak. Komisyonun AİHM’de Türkiye’yi mahkûmiyetlerden kurtarmak üzere kurulduğu belirtilirken dava sürecini uzatacağı ve mağduriyetleri artıracak.
TV Kapama
Yine dün yayınlanan KHK ile kapatılan iki televizyon kanalı kapatılmıştı. Kapatılan her iki TV kanalı da Caferilere ait. Farklı mezhephlere yönelik tahammülsüzlük, daha önce İstanbul’da Caferi’lere yönelik bir caminin yakılması örneğinde olduğu gibi mezhepçi dayatmaların ülkede yoğunlaşacağını gösteriyor.