Röportaj | Manos Skoufoglou : "SYRIZA'ya Karşı Sol Alternatif Yaratılmalı"
Yunanistan’da AB Emeryalizminin memorandumunu, referandumda çok güçlü bir şekilde çıkan “Hayır”a
rağmen kabul eden SYRİZA hükümeti son virajını döndü. Kesinti paketlerine karşı olma iddiasını bu gelişme ile tamamen yitirmiş olan SYRIZA parlamento oylamasının gerçekleştiği gün greve ve sokağa yeniden çıkan emekçilere yönelik sert bir polis saldırısını da başlattı. Bu, sınıf hareketinin sonucu olarak iktidara gelen SYRIZA ile emekçilerin karşı karşıya kalması ve radikal bir sınıf mücadelesi olanaklarının ortaya çıkması anlamına da geliyor. ANTARSYA’nın içinde yer alan Devrimci Marksist OKDE Spartakos üyesi Manos Skoufoglou ile Yunanistan’daki son gelişmeleri ve solun olanaklarını konuştuk.
-
Ekonomik krizin ve yoksullaşmanın etkileri günlük hayatta ne kadar görünür?
Kapitalist krizin yıkıcı etkisi ve işçi sınıfının üstüne binen kesinti paketleri ve baskılar ülkenin her yerinde etkili. İnanılmaz derece yüksek olan işsizlik oranlarında belirgin bir şekilde görülüyor ki resmi rakamlara göre %27 ve Avrupa’daki en yüksek oranlara sahip. İşsizlerin %55’i genç nüfustan. İşçi ve emekçilerin net gelirinin %40-50’si son beş yılda düştü ve artan KDV’yi de hesaba katarsak bu kayıp çok daha fazla artıyor. Ve gerçek şu ki işçi ve emeklilerin aynı zamanda işsiz olanların da ihtiyacını karşılamak zorunda. İş bulma kurumları kapanıyor. Resmi olarak varlıkları hesaba katılmayan binlerce evsiz var. 2010’dan beri intihar rakamları 3.000’i aşmış durumda. Durum, hiçbir yanlış anlaşılmaya mahal vermeyecek kadar ortada.
-
SYRIZA halk arasında hala popüler mi? Destek anlamında memorandum öncesi ve sonrası arasında bir fark var mı?
SYRIZA hala popüler çünkü geleneksel bütün burjuva partileri oldukça büyük hayal kırıklığı yarattı ve işçilerin ve halkın nefretini üstüne çekti. Ancak yine de, yeni kesinti paketlerinin hükümet tarafından dayatılmasından sonra SYRIZA’nın popüleritesinde henüz çok etkili olmasa da bariz bir fark var. Yeni düzenlemeler sadece daha önce alınmış olan kesinti önlemlerini sağlamlaştırmakla kalmıyor aynı zamanda, maaşlarda ve emekli aylıklarında yeni kesintileri de gündeme getiriyor: emeklilik yaşının 67’ye uzatılmasını, KDV’nin temel ihtiyaçlara da uygulanmasını, evlerin tahliye edilmesini ve müzayedeye çıkarılmasını sağlıyor; limanların, havaalanlarının ve enerjinin (doğalgaz, elektrik gibi) kitlesel olarak özelleştirilmesinin kapıda olduğunun sinyallerini veriyor.
Anketlere göre, SYRIZA’nın popülerliği gittikçe düşüyor olsa da ikinci sıradaki sağcı Yeni Demokrasi Partisi’nden açık ara önde. SYRIZA’nın popülaritesinin düşüşündeki bu yavaşlığın sebebi ise SYRIZA’nın Avrupa Birliği ve IMF’nin onlara başka bir seçenek bırakmadığı bahanesinin arkasına sığınması. Buna rağmen, kesinti paketi kağıt üzerindeki rakamlardan işçiler ve ezilenler açısından gerçek uygulamalara dönüştüğünde bu bahane etkisini kaybedecektir. Bu etkinin kaybolduğu şimdiden, daha önce SYRIZA’ya güvenmiş olan örgütlü işçiler ve sendikacılar arasında hatta parti üyeleri arasında bile açıkça görülüyor. Bu yüzden SYRIZA liderliği muhtemelen sonbaharda yeni bir ulusal seçim için çağrı yapacak. Ancak SYRIZA’nın kaderi önceki kesinti yanlısı partilerden farklı olmayacak.
-
Yunan halkı referandumda “Hayır” dese de SYRIZA, AB’nin memorandumunu kabul etti. Tarihi boyunca, işçi sınıfı kozunu kullanarak genel greve gitti. SYRIZA hükümetinin de bir genel grev hareketiyle karşı karşıya kalacağını düşünüyor musunuz? Bu durumda sendika bürokrasisinin tutumu ne olurdu?
Grevler hep işçi sınfının elindeki en büyük silahtı, şimdi de öyle, yarın da öyle olacak. Şu an pratikte özel sektörde hemen bir genel grev olmasına bir engel var o da referandumda “Evet” diyecek kadar ileri giden İşçi Sendikası Koferedasyonu (GSEE) bürokrasisi- ki hala PASOK’un burjuvalaşmış sosyal demokratları tarafından yönetiliyor. Kamu sektöründe işler daha iyi. Kanımca bu sonbahar grevlerin yeniden başlaması söz konusu olabilir.
-
KKE(Yunanistan Komünist Partisi)’nin tutumu nedir? SYRIZA’dan ayrılan kitleler KKE’ye yönelebilir mi? Öyle olursa, bunun sınırları ve olasılıkları ne olur?
KKE SYRIZA’nın Troyka(AB, ECB, IMF)’ye sunduğu karşı öneriyi ve yanı sıra bütün anlaşmaları reddetmekte haklıydı. Parti en azından söylemde SYRIZA’nın politikalarını eleştirerek sola doğru bir dönüş yaşadı. Ancak referandumda boykot çağrısı yaparak kendilerini mücadele eden insanlardan ve onların idaresinden kendini soyutladı. Bir kez daha, kendi bürokratik çıkarları uğruna kitle hareketinin görevlerini ve ihtiyaçlarını bastırdılar. Sonuç olarak, en azından şimdilik SYRIZA’nın düşüşünden yarar sağlayabilecek bir pozisyonda değiller.
-
Peki, OKDE- Spartakos’un de içinde bulunduğu ANTARSYA? ANTARSYA’nın bu süreçteki pozisyonu nedir? Eğer SYRIZA’ya karşı yeni bir radikal sınıf hareketi başlarsa, ANTARSYA’nın bu harekete liderlik edebilme gücü var mı? Olasılıklar nelerdir?
ANTARSYA’nın tutumu doğruydu. İlk andan itibaren “Hayır” diyerek hareketin içinde olduk ve önemli bir rol oynadık. Bazı durumlarda, örneğin SYRIZA kendi yaptığı referandum çağrısında çok belirsiz davranırken kampanya örgütleyen ve çalışan açıkçası ANTARSYA’ydı- bu arada SYRIZA’nın referandum çağrısı yaptıktan birkaç gün sonra referandumu iptal etmeyi bile düşündüklerini unutmamak lazım. ANTARSYA “Hayır” çağrısı yaparken sadece Troika’nın önerdiği kesinti paketini reddetmedi, aynı zamanda küçük bir farkla Troyka’nın kesintilerini dayatan SYRIZA’nın taslağına da açık bir şekilde “Hayır” çağrısı yaptı. Güvenemediğimiz için hükümete destek çağrısı yapmadık ve çok geçmeden ne kadar haklı olduğumuzu gördük. Bu şekilde, SYRIZA’nın sol kanadı çekimser kalırken ve mobilize olamazken, ANTARSYA olarak SYRIZA’nın önerdiği kesinti paketlerine karşı eylem çağrısı yapmaya hazırdık.
ANTARSYA kesinlikle bu cephenin savaşçılığını takdir eden ve güvenen birçok militanı, öğrenci ve sendikacıyı etkiledi. Yani, ANTARSYA’nın şu anda işçi hareketini yönlendirebileceğini söylemek abartı olacaktır ancak kesinlikle çok önemli bir rol oynayacağı ve bazı sektörlerde yönlendirebileceğini söylemek yanlış olmaz. Ancak bu umut vadeden potansiyel, cephe içinde hafife alınıyor. ANTARSYA liderliğinin büyük kesimi, SYRIZA’nın arkasında bıraktığı teslimiyetin üstünü örtmek üzere sağa doğru bir kayış içinde gibi görünüyor. Lafazanis liderliğindeki SYRIZA’nın solundaki eski bürokratlarla anlaşmaya hevesliler. ANTARSYA’nın sahip olduğu en önemli şeyi riske atıyorlar: radikal bir şekilde sistem karşıtı ve antikapitalist olma özelliğini. OKDE-Spartakos bu yönelime karşı savaşıyor ve neyse ki yalnız değiliz.
-
Parlamento’da anlaşma muhtıraları oylanırken sokaktaydınız ve polisin şiddetiyle karşılatınız. Birçok kişi gözaltına alındı, ikisi OKDE- Spartakos’ten olmak üzere birçok insan tutuklandı. Yargılandılar ve 3 tanesi tutuklandı. SYRIZA’nın radikal sola karşı yeni bir baskı dalgası yarattığını söyleyebilir miyiz?
12 Temmuz sadece üçüncü memorandumun (AB, AB Merkez Bankası ve IMF ile anlaşılan kesinti paketleri) başladığı değil aynı zamanda yoğun bir polis baskısının başladığı gündü. Çevik kuvvet ve motosikletli polisler eylemlerde küçük bir kesimin provoke ettiği çatışmaları bahane ederek sebepsizce kitleye saldırdı, biber gazı attı, dövdü, tutukladı ve işkence etti. OKDE- Spartakos’ten iki genç sendikacı yoldaşımız tutuklandı. Polis şiddetinden dolayı gözaltındayken ve özellikle de tutuklandıktan sonra zarar gördü. Polislerden biri “ Üç yıldır bu kadar eğlenmemiştim” diyerek itirafta bulundu. Üç yıldır derken 2012 Şubat ayındaki büyük eylemleri kastediyordu- ki o zaman da Yeni Demokrasi, PASOK hükümetinin ve aşırı sağcı LAOS’un “ulusal birlik” hükümeti altında polis şiddetinin inanılmaz derecede yoğun olduğu bir dönemdi. Bu seferki ise SYRIZA iktidarında gerçekleşti. “Yöneten Sol” için utanç dolu bir gündü.
Tutuklananların yedisi ertesi gün mahkemeye sevk edildi, diğerleri ise daha sonra yargılanacak. Yedi kişinin yargılandığı mahkemede savcının hiçbir şekilde tolerans göstermeyeceği belli oldu. Çoğunlukla aslında hiçbirinin yaralanmadığı polislerin yalan ifadesine dayanan suçlamalar tam anlamıyla skandal ve saçmaydı. Sonuç olarak, sanıkların üçü suçlu bulundu, bir tanesi de bizim üyemiz. Kimsenin bilmediği bir polise (mağdur yok!) sopayla saldırmaktan (o da yok!) 13 ay hapis cezasına ve 3 yıl gözetim cezasına çarptırıldı.
Hiç şüphe yok ki bu şiddet içermeyen protestolara eşi benzeri olmayan saldırılar hükümet tarafından yapılmaktadır. Tsipras’ın kendisi tutuklananları “yabancı provokatörler” olarak nitelendirdi. İçişleri Bakanlığı ise bu şiddeti uygulayan polislere tam destek verdiğini açıkladı. Devletin işçi sınıfına memorandumu dayatmak için polisi dizinin dibinden ayırmayacağı açık.
-
Peki SYRIZA içindeki Sol Platform? Syria memorandumu onayladıktan sonra kabinede değişiklikler yaptı: AB tarafından bir “radikal” olarak görünen Ekonomi Bakanı Varoufakis kabine dışı kaldı. Yerine Tsakalotos atandı. Bu hamlelerle Tsipras’ın vermek istediği görüntü AB’ye güven verecek şekilde sol muhalafetle arasına mesafe koyduğu şeklinde. Şimdiyse, Lafazanis liderliğindeki Sol Platform bir parti kongresi çağrısı yapıyor ve ayrılık için hazırlanıyor. Peki, ANTARSYA’nın Sol Platformla ilgili düşüncesi nedir?
Varoufakis partinin solunda bir isim değil sadece pazarlık sırasında sert bir çizgi izlemek gerektiğini düşündü. Buyüzden söz dinleyen bir hükümet olduklarını göstermek istediklerinden onu gönderdiler. Sol Platform, SYRIZA içindeki kimi gruplarla beraber kesinti paketlerine karşı çıktı ama anlaşılan o ki bununla yüzleşmek için bütünlüklü ve ilkeli bir planları yok. Farklı taktikler izlediler. İki Troçkist vekil dışında, Sol Platform’un geri kalanı ya çekimser kaldı ya da Yunan temsiliyetini korumak için Troika ile anlaşma yapmak doğrultusunda oy kullandılar. Sonra, 12 Temmuz’da hepsi kesinti paketlerine karşı oy kullandılar. (149 SYRIZA milletvekilinden 32’si ve 6 çekimser). Sonuç olarak, Sol Platform’dan 4 kişi hükümetten uzaklaştırıldı. Geçen Pazartesi, Sol Platform yeni memoranduma karşı bir miting yaptı ama aynı zamanda, Lafazanis, kesinti paketlerini reddetseler de yine de SYRIZA hükümetinin bir bütün olduğunu ve tümüyle desteklediklerini açıkladı. Dolayısıyla verilen mesaj oldukça kafa karıştırıcıydı. Muhtemelen SYRIZA merkez komitesinde çoğunluğa ulaşmayı umuyorlardı, ancak geçen haftaki MK toplantısında öyle olmadı.
Sol Platformla ilgili sıkıntı sadece SYRIZA içindeki gelişmelere odaklanmış olmaları değil aynı zamanda hala kesinti paketlerine karşı “Euro için sıfır fedakarlık” diyen reformist bir programı destekliyor olmaları. Bu önünde sonunda kesinti paketlerinin uygulanmasıyla sonuçlanan yetersiz olduğu kanıtlanmış olan aşağı yukarı SYRIZA’nın programının kendisi. Euro’dan çıkmak için mücadele etmeye karar verseler bile (ki aslında Euro bölgesinde ilerici ve hiçbir şekilde devrimci çözüm mümkün değildir) bu ulusal çapta ilerici bir demokratik aşama sınırlarında olacak. Troçkist Kızıl Ağ ise bir şeylere karar veremeyecek kadar zayıf.
Yani, Sol Platform en fazla SYRIZA’dan ayrılmak için zorlanacak. ANTARSYA’nın onlarla ilgili görüşleri ortak değil. Sağ kanat onlarla kesinti paketlerine ve AB’ye karşı derhal bir cephe kurulmasını destekliyor (Sol Platform’ un AB’ye karşı tutumu bile net değilken). Bizse tam anlamıyla reformist bir programa sahip olduklarından onlarla kesinti paketine karşı ortak eylemlilik içinde olmayı ama politik bir ortaklıkta olmayı ve seçim birlikteliğine girmeyi reddediyoruz. Ortak eylemliliklerde beraber hareket eden ama bağımsız bir antikapitalist devrimci cephe olması gerektiği kanısındayız.
-
Son soru olarak (fakat bir o kadar daha önemli olan) konu, faşistler… Tarih boyunca, ekonomik kriz dönemlerinde orta yolcu politikaların bir çözüm getirmediğini gördük. Eğer devrimci umutlar yenilirse, hayal kırıklığı faşizm için alan açabilir. Şu anda Yunan Solu sahnede. Ancak sahne gerisinde faşist Altın Şafak da büyümeye devam ediyor. SYRIZA başarısızlığa uğradığı takdirde, Altın Şafak’ın daha da güçleneceğini düşünüyor musunuz?
Bu aralar, Altın Şafak’ın pekiyi bir momenti yok. Referandumda “Hayır” çağrıları tereddütlü ve çelişkiliydi çünkü faşistler kitle hareketinin olduğu herhangi bir zamanda kendilerini rahat hissetmez. Bunun yanı sıra, liderliği hala suç örgütünü yönlendirmekten yargılanıyor. Vasat açıklamalarına rağmen yine de popülerliklerini koruyorlar. Her şeyin ötesinde, SYRIZA onlara karşı onlara alan açacak şekilde alenen toleranslı davranıyor. Dolayısıyla, bütün sol düştüğü takdirde büyük bir tehdit olacaklar, özellikle de liderleri serbest bırakılırsa- ki serbest bırakılmaları oldukça muhtemel. Dolayısıyla kaybedecek zaman yok, bir an için bile faşizme karşı mücadeleyi görmezden gelemeyiz. Sokaklara geri dönmelerini engellemek için savaşmamız gerek. Aynı zamanda, SYRIZA’ya karşı soldan bir alternatif yaratmamız gerekiyor.