Gerçekler Radikaldir – Derya Koca
Dünyada ciddi bir değişim isteği var. Kitlelerin tepkisi kendisini bazen sokak hareketinde, kitle mücadelelerinde ya da bir seçim sonucunda ifade ediyor. Memnuniyetsizlik değişim istencinin başlangıç noktası ve kabul edelim, dünya düzeni bu istenci yaratmak konusunda epey başarılı. Kitlesel yoksulluğun derinleştiği, savaşların durmadığı, eşitsizliklerin doğal kabul edildiği, doğanın yok oluşa sürüklendiği bir dünyadan kimsenin memnun olması beklenemez. Ama bu sorunlara gerçekçi ve hakiki cevaplar üreten bir siyasi alternatif de öne çıkmış değil.
Peki, değişim nasıl mümkün? Bu soruyu toplumun gündemine sokmak çok önemli.
İnsanların büyük çoğunluğu olağan koşullar altında kendisini ılımlı tanımlama eğiliminde. Ama aynı insanlar çoğu zaman yaşamlarının daha iyi olmasını ister, bir şeylerin değişmesi beklentisi içindedir. Belki çelişkileri derin olan Türkiye’nin koşullarında ılımlı/merkez eğilimler bile muhalif bir tona sahip gibi görünür. Ama aslında çoğu tarihin gerisindedir bu yüzden de toplumsal bir değişim beklentisi aslında bu ortacı söylemlerle çok derin çelişkilere sahip.
Biraz açalım.
Merkezde/ılımlı olma, var olan sınırların içerisinde bir yerde konumlanmak demek. Oysa sorunların kaynaklandığı yer o sınırların içi. Sorunların, kökene inmeden çözülebildiği tarihte görülmüş şey değildir. Hiçbir dönemde toplumlar dönemin genel geçer, genel kabul gören fikirleri ile değişmedi. Değişim her zaman sınırların dışından, radikal düşüncelerle yükseldi. Çünkü değişim denilen şey (eğer reformlarsa) esas olarak var olan dengelerde kitleler lehine değişim yaratmak veya (devrimse) kurulu düzeni yıkmaktan başka bir şey değildir. Tarihin hangi dönemine bakarsanız bakın; kölelik karşıtı mücadele, kadın hakları, oy hakkı, düşünce özgürlüğü, 8 saatlik iş günü, eylem özgürlüğü… Hepsinde dönemin “marjinal” ilan edilmiş insanlarının radikal mücadelelerini göreceksiniz. Troçki der ki, “Tarihte hiçbir büyük gelişme yoktur ki fanatiklik düzeyinde istenmemiş olsun.” Tüm hak mücadeleleri, onun için kendini adayan ve somut olarak baktığımıza var olan sınıfsal dengeleri yerinden oynatan mücadeleler var olduğu için kazanıldı. Şimdi bu hakların hepsi en doğal insan hakları olarak görülüyor. Tarihsel ilerleme böyle olur.
Ilımlı olmak; ortalamaya, genel geçer kabul görene dahil olmak derdine düşülse, bu sınırlar aşılmasa, birileri bunu örgütleme ve toplumda hiç değilse bir süre azınlık olmayı göze almayıp baskı karşısında bunlardan vazgeçilseydi bugün insanlık nerede olurdu? Ya da bu insanlar hayalperestlik, ütopik , marjinal sözlerine kulak assalardı?
Yani, düşüncelerin radikal olması da tek başına yetmiyor. Marks der ki, “Eleştiri silahı, silahların eleştirisinin yerine geçmez, maddi güç yine bir maddi güç tarafından alaşağı edilmelidir. Ancak teori de kitleleri kavradığında maddi bir güç olacaktır.” İşte bu maddi güç, kitlelerin değişim düşüncesiyle donatılması ve bu düşünce etrafında örgütlü somut bir güç haline gelmesi sayesinde mümkün olabilir.
Eğer bu dünyaya dair bir değişim arzunuz varsa o halde sınırların dışına bakmayı öğrenmemiz gerekiyor. Türkiye’de ve dünyada artan eşitsizliklere, baskıya, ekolojik yıkıma dair dertleriniz varsa bunun cevabı daha geniş ufuklara bakmayı gerektiriyor. Mesela, demokrasi, özgürlük, “yeşili koruyalım” gibi genel geçer ve nereyi hedeflediği belirsiz ılımlı cevaplar sorunları çözmeyecek. Bugünkü temellere kökten saldıran cevaplara sahip olmak zorundayız; burjuva sınırlara dayalı demokrasinin karşısına özel mülkiyete dayanan ayrıcalıklardan arındırılmış bir demokrasi anlayışı, insanca ve refah bir yaşamı sürdürmeyi temel hak alan en geniş özgürlükler, kapitalist rekabetin yok oluşa sürüklediği gezegenin sil baştan planlı ve gerçek anlamda ihtiyaca dayalı bir toplumla yeniden inşa edilmesi, en büyük eşitsizlik olan sınıfsal eşitsizliklerin yok edilmesi… Vereceğimiz bütün köklü çözümler bizi kapitalizmin dışına çıkma zorunluluğu ile yüz yüze bırakıyor.
Devrimci radikalizm bu nedenle en gerçekçi şeydir.
Verdiğimiz cevaplar size ütopik mi geldi?
Ortalamanın vasatlığına takılmadan bir daha düşünün derim.