Kıdem Tazminatı Nedir? Ne Olacak? – Av. Engin Kara
Hükümetin “ekonomide yapısal reform” diye tutturduğu ve geçtiğimiz hafta Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak tarafından açıklanan sözde ekonomide reform paketinden çıkan emekçilere yönelik pek çok saldırının içinde kuşkusuz en önemlisi kıdem tazminatına yönelik olan. İktidar, yıllardır gündeminde tuttuğu ancak bir türlü adım atmak cesaretini gösteremediği planı bir kez daha gündeme sokmuş oldu: Kıdem tazminatının fona devredilmesi.
Kıdem tazminatının fona devri, kıdem tazminatının iş güvencesi niteliğini tamamen, işçinin iş sözleşmesi bittikten sonraki ekonomik hakkı niteliğini büyük ölçüde ortadan kaldıracak. Daha da kötüsü, oluşturulacak fonda biriken paralar, tıpkı işsizlik fonunda olduğu gibi patronlara kaynak olarak aktarılacak.
Kıdem Tazminatının Mevcut Yasal Durumu
AKP iktidarının ilk döneminde 2003 yılında çıkartılan 4857 sayılı yeni İş Kanunu’nda kıdem tazminatına ilişkin Geçici Madde 6 bulunuyor. Madde “Kıdem tazminatı için bir kıdem tazminatı fonu kurulur.” diyor ve fon kurulana kadar eski (1475 sayılı) İş Kanunu’nun 14. maddesinin yürürlükte kalmaya devam edeceğini söylüyor. Yani kıdem tazminatı hakkının fon adı altında gasp edilmesi AKP’nin iktidara geldiği günden bu yana hedefinde duruyor.
Eski İş Kanunu’nun halen geçerli olan maddesine göre ise kıdem tazminatı, o işyerinde en az 1 yıl çalışmış durumda olan işçi için şu koşullarda mümkün oluyor:
- İş Kanunu m.25/II (ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller) hariç patron tarafından işten çıkartılması (işveren tarafından madde 17 ya da madde 25/I, 25/III ve 25/IV uyarınca fesih)
- İşçinin iş sözleşmesini haklı nedenle feshi (madde 24)
- Erkek işçinin askere gitmesi nedeniyle ya da kadın işçinin evlendikten sonra 1 yıl içinde evlenme nedeniyle işten ayrılması
- İşçinin sigorta kurumlarından yaşlılık, emeklilik veya malullük aylığı yahut toptan ödeme amacıyla işten ayrılması
- İşçinin, emeklilik için gerekli yaş hariç sigorta süresi ve prim gün sayısını (15 yıl, 3600 gün) doldurması durumunda işten ayrılması
En az 1 yıl işyerinde kıdeme sahip olma ve bu koşullardan birini sağlaması durumunda işçi, işyerinde çalışmış olduğu toplam süre için “30 gün / 1 yıl” miktarınca kıdem tazminatı hakkı kazanıyor. Bu miktar iş sözleşmesi ya da toplu iş sözleşmesi yoluyla da artırılabiliyor.
Kıdem tazminatı miktarı, işçinin son brüt ücreti üzerinden hesaplanıyor. Tazminat miktarı hesaplanırken, giydirilmiş ücret yani ücretin yanı sıra işçiye yapılan diğer düzenli ödemeler de (ikramiye vb.) dikkate alınıyor.
Kıdem Tazminatında Fiili Gerçekler
Kıdem tazminatının yasal olarak hala açık ve net bir hak olmasına rağmen pek çok patron kıdem tazminatını ödemiyor ya da ödememek için çaba gösteriyor. Patron ile kıdem tazminatının ödenmesine yönelik anlaşamayan işçinin bu hakkını elde edebilmesi için dava açması gerekiyor. Ancak örgütsüzlüğün yaygın olduğu koşullarda, özellikle orta ve küçük işletmelerde pek çok işçi bu hakkı fiilen kullanamıyor. Resmi rakamlara göre işçilerin sadece %10’u kıdem tazminatı hakkını kullanabiliyor.
Patronların kıdem tazminatı ödemeye yanaşmaması, iktidarın kıdem tazminatının fona devredilmesi planını açıklarken dile getirdiği hususlardan biri. Yani AKP, patronların kıdem tazminatını fiilen ödemediğini söyleyerek fonu meşrulaştırmaya çalışıyor. Ancak bugüne kadar kıdem tazminatını hakkının gerçekten etkin olarak kullanılabilmesi için pek bir şey yaptıkları söylenemez…
Kıdem Tazminatı Fonu Nasıl İşleyecek?
Ortada hazır bir proje olmasa da genel itibariyle planlanan kıdem tazminatı fonunun işleyişi şu şekilde olacaktır:
Kıdem tazminatının güvence niteliği ortadan kalkacak.
- Patronlar, çalıştırdıkları her bir işçi için fona belirli oranda prim ödeyecek. Böylece çalışmakta olan işçinin kıdem tazminatı bedeli fonda birikeceği için, patronların örneğin toplu işçi çıkarmayı planladıkları durumda ödemeleri gerekecek kıdem tazminatı miktarını düşünerek dertlenmesine gerek olmayacak. Zaten peyderpey ödenmiş olan paraların işçiye tazminat olarak ödenmesiyle patronun hiç alakası kalmayacak. Keyfine göre ve topluca işten çıkarma yapabilecek.
Kıdem tazminatı miktarı yarıdan fazla düşecek.
- Hâlihazırda 30 günlük giydirilmiş ücret tutarındaki kıdem tazminatı miktarının 15 güne kadar indirilmesi de şimdiye kadar hükümetin ajandasında yer alan hususlardan biri. Böylece işçilerin alabileceği kıdem tazminatı miktarı yarı yarıya düşmüş olacak.
- Bugünkü sistemde işçi işten ayrıldığı sıradaki son ücreti üzerinden kıdem tazminatına hak kazanıyor. Fon devreye girerse, fonda biriken paraya faiz işlemeyeceği için yıllar sonra alınacak ödemelerde, önceki birikimlerin değeri kuşa dönmüş olacak.
- Örneğin, girmiş olsaydı, on yıllık kıdeme sahip bir asgari ücretli işçi için bugünkü sisteme göre hesaplanacak olursa en az 25 bin TL kıdem tazminatı olacak. Oysa fon daha önce devreye girmiş olsaydı fonda birikecek toplam para miktarı, yine 30 gün kalacağı varsayılsa bile sadece 11 bin 563 TL olacaktı. Bir de 15 güne düşerse sadece 5-6 bin TL arası bir miktar söz konusu olacak. Neredeyse %75’lik bir kayıp!
Kıdem tazminatının alınabilme şartları değişecek ve zorlaşacak.
- Şu an işçiler yukarıda sayılan durumlarda ve patron tarafından (ahlaka aykırılık hariç) işten çıkartıldıkları her durumda kıdem tazminatına hak kazanıyor. Ancak yeni durumda kıdem fonunda biriken paranın alınabilmesi, devlet tarafından yeni şartlara bağlanacak ve işçiler her istediklerinde bu parayı alma imkânı bulamayacak.
- Daha önce çeşitli Çalışma Bakanları döneminde medyaya yansıyanlara göre kıdem fonunda biriken paraların emeklilik öncesinde alınabilmesi neredeyse imkânsız olacak. Yani işçiler fondaki parayı sadece emekli olduklarında alabilecekler.
- Emeklilik şartlarının giderek zorlaştığı ülkede, fonda paralar birikse bile işçilerin ödeme alabilmesi belki de çoğunluk için imkânsız olacak.
Kıdem Tazminatı İçin Emekçiler Birlikte Mücadele Etmek Zorunda!
Kıdem tazminatının fona devredilmesi, on yıllardır patronların gündeminde. İktidara geldiğinden bu yana sermaye sınıfının ihtiyaçları neyse tastamam yerine getiren, emekçilere envai çeşit saldırıda bulunan AKP iktidarı da 2003’teki yasa değişikliğinden bu yana, kıdem tazminatını fona devretmeyi planlıyor.
Ancak bu kadar uzun süredir patronların ve iktidarın ajandasında olan bu değişiklik, nasıl oldu da bugüne kadar gerçekleştirilemedi? İşçi sendikalarından Disk ve Türk-İş, kıdem tazminatının kırmızı çizgileri olduğunu söylüyor. Bu net ifadelerle karşı çıkışın arka planında, tabandaki işçilerin kıdem tazminatı konusunda net olması yatıyor. Emekçi kitleler, kıdem tazminatının fona devredilmesine karşı. Sadece Disk tabanı değil, Türk-İş ve dahası AKP’ye yakın Hak-İş tabanı da aynı şekilde bu değişikliğin konuşulmasından bile hoşnut değil.
Ne var ki bugüne kadar kıdem tazminatı fonu için harekete geçmeye çekinen AKP iktidarı, şimdi 4,5 yıl boyunca seçim olmayacağına da güvenerek milyonlarca emekçiye yönelik ciddi bir saldırıyı devreye sokmayı hedefliyor. Ekonomik krizin derinleştiği koşullarda emekçilerin yıkımı pahasına patronları kurtarma çabalası da bir diğer etken. Sözde ekonomide reform paketindeki diğer (zenginlerden çok daha az vergi alıp devletin vergi yükünü tümüyle emekçilerin sırtına yükleme, ömür boyu bireysel emeklilik dayatması, bankalara ve sermaye gruplarına devlet kaynaklarının sonuna kadar açılması…) hususlar da dikkate alındığında, hükümet ekonomik krizin bedelini emekçilere ödeterek patronların kârlarını olabildiğince korumayı hedefliyor.
Bu gerçeklik karşısında emekçilerin, kıdem tazminatını savunmak için birlikte mücadele etmesi gerekir. Sadece konfederasyon başkanlarının “kırmızı çizgimiz” açıklamaları yetmez. Yapılması gereken, farklı konfederasyonlardaki sendikalara üye olan ya da sendikasız emekçi yığınlarının birlikte mücadele etmesini sağlayacak alanlar yaratmaktır.
Önümüz 1 Mayıs. Bu şartlar altında 1 Mayıs’ta işçi sınıfının başta kıdem tazminatı olmak üzere emekçilerin haklarına yönelik saldırılarına karşı birlikte haykırmaları gerekiyor. Sözde ekonomide reform paketinin açıklanmasından önce, üç konfederasyon da diğerlerine danışmadan kendi 1 Mayıs programlarını açıkladı. Şimdi bu somut saldırılar karşısında bütün kentlerde birleşik ve enerjik bir 1 Mayıs’ı örgütleme çabası, işçi sendikalarının ortak görevi.
Emek siyaseti yapmak konusunda kararlı olan siyasi örgütlerin de kıdem tazminatı ve diğer saldırıları, ekonomik krizin patronlar ve AKP iktidarı tarafından emekçilere fatura edilmesi çabasını hedef alan kampanyalarla emekçilere ulaşması gerekiyor.